CMK taslağının hazırlanması sırasında Meclis Adalet Komisyonu'na akademik danışmanlık yapan Doç. Dr. Adem Sözüer, "Vatandaşı korkutup daha az özgürlük talep etmek, suç politikası açısından yanlış" derken; Avukat Ercan Kanar, yeni CMK'nın emniyetin yetkilerini kısıtlamadığı ve kısmi bir - iki olumlu düzenleme dışında gerçek bir reform niteliği taşımadığı kanısında.
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, bir süre önce yaptığı basın açıklamasında polisin yetkilerinin yeni CMK ile kısıtlandığını iddia ederek "Nisan'dan sonra bizi daha çok suçlamamanız için CMK'yı iyi okumanızı tavsiye ederim" demişti.
Doç. Dr. Sözüer de Av. Kanar da, emniyetin bu iddiasını reddediyorlar; ancak Av. Kanar, Sözüer'den farklı olarak yeni CMK'nın ceza yargılamasında sanık hakları bakımından kısıtlamalar içerdiği ve tam anlamıyla demokratik bir düzenleme olmadığı görüşünde.
"Emniyetin istediği yasalarla suçluluk azaldı mı?"
Emniyetin iddiaları konusunda bianet'e bir değerlendirme yapan Doç. Dr. Adem Sözüer, "Polisin daha çok demokratikleşmeden yana, birey haklarını güvence altına alan bir kanuna bu üslupla muhalefet etmesi yanlış. 'Bu CMK ile suçluluk patlar, vatandaş sokakta yürüyemez' diyerek vatandaşı korkutmak doğru değil" diyor.
"Emniyetin istediği yasalarla suçluluk azaldı mı diye sormak gerekir" diyen Doç. Dr. Adem Sözüer, mevcut durumu, "Tam aksine, mevcut yasalarla hem vatandaşın hakları sınırlandı; hem suçluluk arttı" diye değerlendiriyor:
"Vatandaşı korkutup daha az özgürlük talep etmek suç politikası açısından yanlış. Polis tam aksine vatandaşa güven vermeli; yasalarla ilgili şikayetini de bu tür dolaylı ve dolaysız yoldan korkutma yöntemleri ile değil, gerekçeleri ile birlikte ilgili mercilere iletmeli."
CMK'nın muhatabının polis değil vatandaş olduğuna dikkat çeken Sözüer'ün görüşleri şöyle:
* Polis, beğensin beğenmesin kanunları uygulamakla yükümlü kuruluştur. Hukuk, vatandaşın haklarını güvence altına alır, devletin değil. Devletin güvencesi, özgür vatandaşlardır.
* Polisin haklı şikayetleri var. Suçu önleyici kolluk konusunda bazı eksiklikler var. Ama Emniyet eleştirisini yanlış bir noktaya yöneltiyor. Yeni CMK'da değil, Polis Vazife ve Salahiyetleri kanununda değişiklik yapılması gerekir.
* Polis, 'Yeni CMK'ya göre arama-yakalamayı hakim ve savcı kanalıyla yapmak zorunda kalmamız, işleri yavaşlatır' diyor. Bu doğru değil. Nöbetçi hakim ve savcılar etkinse böyle bir sorun olmaz. Ayrıca teknik olanaklar son derece gelişti.
* Vatandaşın evini aramak, kan almak v.b. konularında CMK polise önemli yetkiler de veriyor.
* Teknik delil toplama konusunda polise her türlü yetki verilmiştir; ancak bunu savcı ve hakim kararıyla yapacaktır ve bu anayasal bir zorunluluktur.
* Esas önemli olan, önleyici kolluk konusundaki eksikliklerin giderilmesidir; polis sayısı arttırılmalı. Polisin özellikle mesai saatleri konusunda insan haklarına aykırı bir uygulama var; telsizi ile yatıp telsizi ile kalkıyor; bu gerginlik de onları bazı olaylarda toleranssız yapıyor.
Bir bardak suda koparılan fırtına: Adli Kolluk
Avukat Ercan Kanar da CMK ile emniyetin yetkilerinin kısıtlanmadığını söylüyor; Emniyetin, henüz yasa tasarı halindeyken Adli Kolluk sistemine itiraz etmesi konusunda da "CMK'da gerçi adli kolluk bir cümle ile geçti; ama o baştan beri savunulan, bağımsız ve otonom bir kolluk değil" diyor.
İlk öneriye göre, Adli Kolluk sisteminin İçişleri Bakanlığı'ndan bağımsız, Başsavcının seçeceği ve atayacağı görevlilerden oluşacağını; mevcut durumda ise İçişleri Bakanlığı'na bağlı olduğunu belirten Kanar, bu konuya ilişkin sakıncaları şöyle sıralıyor:
* Adli Kolluk görev kapsamı açısından savcılığa bağlı deniliyor. Ancak bize göre pratikte değişen bir şey olmayacak.
* Önemli olan, kolluğun sorgulama yapmaması gerekliliği. Kolluğun sadece maddi ve teknik delil getirmesi gerekir.
* Emniyet, adli kolluğun kavram olarak dahi yasaya girmesini kendi yetkilerinin kısıtlanması gibi görüyor. Bu bir bardak suda fırtına koparmaktır.
Sanık aleyhine eşitsizlik
Av. Kanar'ın 1. Nisan'da yürürlüğe girecek CMK'de sanık hakları açısından gördüğü sakıncalar da şöyle:
* Yeni Ceza Muhakemeleri Yasası ile polise verilen yetkiler, örneğin 'gecikmesinde sakınca bulunan haller' kapsamı çok geniş tutulmuş. Savcının emriyle polis bu yetkileriyle - mesela ev ve büro aramalarında- gecikmesinde sakınca bulunan hallerde arama yapabilecek.
* CMK'da gizli soruşturmacılık ve gizli tanıklık düzenlemesi getirildi. Örneğin hakim gizli tanığı, avukat, sanık ve zabıt katibini dışarı çıkarttırıp dinleyecek. Savunma gizli tanığı dinlemeyecek. Tutanağa sadece hakimin uygun gördüğü tarzda bölümler yazılacak.
* Bu yasayla teknik araçlarla kamusal alanların denetimi de getirildi. Artık büyük alanlarda, büyük caddelerde insanlar izlenebilecek. Emniyet kamusal alanda şüpheli gördüğü kişileri izleyebilecek.
* Yeni yasada eşitlik ilkesine aykırı maddelerden biri, tutuklama süresinin iki katına çıkarılabilmesi. "Ağır cezalık suçlarda, devam eden yargılamalarda tutuklama 2 senedir" diye bir hüküm var. "Bu bazı suçlarda, örneğin siyasi suçlarda iki katı olabilir" deniyor.
Yeni DGM'ler, yani Ağır Ceza Mahkemeleri şimdi bunu 10 sene olarak yorumluyorlar. Yani siyasi ve diğer organize suçlarda azami 10 sene tutukluluk olabilir diye yorumluyorlar.
* Bu durum kişi özgürlüğü ve güvenliğine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 5. maddesine aykırı. AİHS 5. maddeye göre, tutuklamanın devam eden davalarda makul süreyi aşmaması gerekir. Bazı heyetler devam eden davalarda tutukluyu 12 sene bırakmıyorlar.
* Yeni CMK'da savunma açısından bazı kısıtlamalar söz konusu. Mesela sanık avukatı ancak iddianame hazırlanıp dava açıldıktan sonra fotokopi alabilecek. Bu bir geri adımdır. Eski yasada hazırlık aşamasında da avukat fotokopi alabiliyordu.
* Sorgusu yapıldıktan sonra, sanığın duruşmaya getirilmesine gerek olmadan, gıyabında hüküm vermek ve bu şekilde davanın bitirilmesi şartları var. Bu da olumsuz.
CMK'da olumlu tek - tük düzenlemeler
Avukat Ercan Kanar, yeni yasada en olumlu noktanın, yasanın isminin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndan (CMUK) Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) olarak değiştirilmesi olduğunu ifade ediyor. Kanar " Böylece CMK, şekil hukuku olarak değil maddi hukuk olarak kabul ediliyor" diyor.
Av. Kanar, CMK'da olumlu gördüğü diğer alanları şöyle özetliyor:
* CMK'da olumlu bir nokta olarak çapraz sorgu var. Çapraz sorguda savcı ve avukat gerek tanığa gerekse sanığa doğrudan soru sorabilecek. Ancak bu hak sanık ve müdahile, yani şahsi davacıya tanınmıyor.
* Ayrıca olumlu bir diğer düzenleme 3 yılı geçmeyecek suçlarda tutuklama yerine adli kontrol uygulaması konması. Mesela sanığın tutuklanması yerine, belli yerlere gitmesi, belirli yerlerde bulunması sınırlandırılacak; tutuklamanın yerini sınırlama ile kontrol alacak. Bu da mahkemenin takdirine ve savıcının talebine kalmış bir şey. (YS/BB)