Ceylan Önkol'un ölümünün üzerinden üç yıl geçti. Savcılık soruşturması senelerdir devam ediyor, hala dava açılmadı.
Önkol ailesinin avukatı Rehşan Bataray, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdukları belirtirken, "Soruşturmalar failleri bulmaya yönelik yürütülür. Ancak savcılık bu dosyayla ilgili incelemeleri olayın şüphelileri olan askerlere yaptırıyor. Soruşturma etkin ve tarafsız yürütülmüyor" diye konuştu.
"Bu tür olayların hepsinde karşılaştığımız sonuç aynı: cezasızlık. Ya dosyalar tozlu raflara kaldırılıp zaman aşımının dolması bekleniyor ya da etkisiz soruşturma işlemleri sonucunda takipsiz kararı veriliyor."
İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Hakları Komisyonu'nun Haziran 2012'de yayınladığı verilere göre ise 1988'den bu yana en az 552 çocuk, kolluk güçlerinin eylemi ve/veya ihmali sonucu öldürüldü.
Ne olmuştu?
14 yaşındaki Ceylan Önkol 28 Eylül 2009'da Diyarbakır Lice'nin Şenlik köyünde koyun otlatırken meydana gelen patlamada hayatını kaybetmişti. Önkol'un cenazesi altı saat boyunca olay yerinde bırakıldı, savcı "can güvenliği" gerekçesiyle olay yerine üç gün sonra gitti.
Önkol'un ölümüyle ilgili raporlar Jandarma Komutanlığı ve Emniyet tarafından hazırlandı, patlayıcıya tahra (eğri budama bıçağı) ile vurduğu iddia edildi. Aile bıçağın kullanılan uç bölümünün zarar görmediğini, sadece ortasından büküldüğünü, bunun da çocuğun bıçakla bombaya vurmadığını kanıtladığını ifade etti. Savcıya bıçağı kanıt olarak vermek istediklerini, ancak savcının kabul etmediğini söyledi. Jandarma yetkilisi Yüksel Şanlıtürk'ün hazırladığı raporda Önkol ailesinin "devletten tazminat alabilmek için kendini mağdur gibi gösterdiği" gibi ifadeler yer aldı.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof Dr. Ümit Biçer'in hazırladığı bağımsız raporda ise Ceylan Önkol'un "savunma pozisyonundaylen" öldüğü belirtildi. Avukatlar bu saptamanın Ceylan'ın öldüğü mezranın hemen yakınında bulunan Jandarma taburdan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etti.
Bu raporun üzerine, savcılığın talebiyle Makine Kimya Endüstrisi'nin (MKE) hazırladığı raporda, polis raporunda söylenenler tekrarlandı.
8 Ekim 2010'da Önkol ailesinin avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için AİHM'e başvurdu.
Mayıs 2012'de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM'e başvuruldu.
Avukat Bataray, AİHM'den gelen cevap üzerine 31 Ekim 2012'ye kadar ayrıntılı başvuru dilekçesini göndereceklerini ve farklı tarihlerde yapılan iki başvurunun birleştirilerek değerlendirileceğini söyledi.
Soru önergeleri yanıtsız kaldı
CHP vekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması üzere verdiği soru önergesinde, Ceylan Önkol'un ölümünün aydınlatılmasını istedi, "Herhangi bir sorumluluk veya acı hissettiniz mi?" diye sordu. Ancak 27 Temmuz'da verilen soru önergesi henüz cevaplanmadı.
BDP vekili Ertuğrul Kürkçü de Ağustos ayında Adana'da polisin attığı gaz bombası başına isabet etmesi nedeniyle hayatını kaybeden 11 yaşındaki Mazlum Akay'la ilgili verdiği soru önergesinde, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e 1988'den bu yana benzer sebeplerle hayatını kaybeden çocukların sayısını sordu. 10 Ağustos'ta verilen önerge henüz cevaplanmadı. (ÇT)