2009'da koyun otlatırken meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ceylan Önkol’la ilgili savcılık soruşturmasında, Lice Cumhuriyet Savcısı'nı güvenlik gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ı patlamanın ardından olay yerine “güvenlik” gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında “adli görevi yerine getirmeme” suçundan soruşturma açılmıştı.
Lice Cumhuriyet Başsavcılığı'nın takipsizlik kararında şu görüşlere yer verildi:
''Lice ilçesi ve kırsalında 2012 yılı Haziran ayından bu tarafa aralarında ilçe jandarma komutanın da olduğu 7 askeri personelin şehit olduğu, 15 BTÖ mensubunun ölü olarak ele geçirildiği, pek çok terör eylemi meydana gelmiştir. Dolayısıyla bu kadar yoğun terör olayının yaşandığı bir bölgede bölgenin durumu da gözetilerek Cumhuriyet Savcısı'nın bilgisi dahilinde bir karara varıldığı ve cesedin ölüm ve muayene işleminin olay bölgesine en yakın güvenli yer olan Abalı Jandarma Karakolu'nda yapıldığı, delillerin toplandığı ve Ceylan Önkol'un olay yerinde bulunan 40 milim bomba atar mühimmatının patlaması sonucu öldüğünün anlaşıldığı, Ceylan Önkol'un ölümü ile ilgili dosyanın 2009/757 sırasında kayıtlı olup, halen derdest olduğu şüphelilerin görevlerini ihmal ettiklerini ve müsnet suçun unsurlarının oluştuğuna dair delil bulunmadığı anlaşılmasıyla, şüpheliler aleyhine kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.''
Ne olmuştu?
14 yaşındaki Ceylan Önkol 28 Eylül 2009'da Diyarbakır Lice'nin Şenlik köyünde koyun otlatırken meydana gelen patlamada hayatını kaybetmişti. Önkol'un cenazesi altı saat boyunca olay yerinde bırakıldı, savcı "can güvenliği" gerekçesiyle olay yerine üç gün sonra gitti.
Önkol'un ölümüyle ilgili raporlar Jandarma Komutanlığı ve Emniyet tarafından hazırlandı, patlayıcıya tahra (eğri budama bıçağı) ile vurduğu iddia edildi. Aile bıçağın kullanılan uç bölümünün zarar görmediğini, sadece ortasından büküldüğünü, bunun da çocuğun bıçakla bombaya vurmadığını kanıtladığını ifade etti. Savcıya bıçağı kanıt olarak vermek istediklerini, ancak savcının kabul etmediğini söyledi. Jandarma yetkilisi Yüksel Şanlıtürk'ün hazırladığı raporda Önkol ailesinin "devletten tazminat alabilmek için kendini mağdur gibi gösterdiği" gibi ifadeler yer aldı.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof Dr. Ümit Biçer'in hazırladığı bağımsız raporda ise Ceylan Önkol'un "savunma pozisyonundayken" öldüğü belirtildi. Avukatlar bu saptamanın Ceylan'ın öldüğü mezranın hemen yakınında bulunan Jandarma taburdan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etti.
Bu raporun üzerine, savcılığın talebiyle Makine Kimya Endüstrisi'nin (MKE) hazırladığı raporda, polis raporunda söylenenler tekrarlandı.
8 Ekim 2010'da Önkol ailesinin avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için AİHM'e başvurdu.
Mayıs 2012'de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM'e başvuruldu.
Avukat Rehşan Bataray, AİHM'den gelen cevap üzerine 31 Ekim 2012'ye kadar ayrıntılı başvuru dilekçesini göndereceklerini ve farklı tarihlerde yapılan iki başvurunun birleştirilerek değerlendirileceğini söylemişti.
Soru önergesi
CHP vekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması üzere verdiği soru önergesinde, Ceylan Önkol'un ölümünün aydınlatılmasını istedi, "Herhangi bir sorumluluk veya acı hissettiniz mi?" diye sordu. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevapladığı önergede konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı, konuyla ilgili saklanan bir bilgi bulunmadığı, bilirkişi doktorun kesin ölüm nedenini tespit etmesi nedeniyle otopsiye gerek görülmediği gibi cevaplar verildi. (ÇT)