Gezi direnişinde biber gazı fişeğiyle vurulan ve hayatını kaybeden Berkin Elvan’la ilgili davanın görülmesine bugün İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.
Bugün ifade veren tanık polisler soruları çoğunlukla “Bilmiyorum, hatırlamıyorum” diye yanıtladı. Tanık polisler, sanık polis Fatih Dalgalı’yı ve olay gününe dair hiçbir şey hatırlamadıklarını söyleyince Gülsüm Elvan “Bu kadar da vicdansız olunmaz hiçbir şeyi hatırlamıyorlar” diyerek salonu terk etti.
Polisler farklı kentlerden “bağlandı”
Tanık polis Saltuk Seki “Fatih Dalgalı ile aynı grupta çalışmışız ama hiç hatırlamıyorum, Gezi olaylarında nerede çalıştım hatırlamıyorum” dedi.
Tanık polis Sertaç Hardal da “Grup şefiydim. Fatih Dalgalı’yı sima olarak tanıyorum. Olaylar sırasında ZET tüfeği kullanıp kullanmadığını hatırlamıyorum” dedi.
SEGBİS’le bağlanan tanık polis Taner Gedik ise “Fatih abimiz vardı, ZET’çiydi. Ben normal polis memuruydum. Olay esnasında gözaltıları biz yapardık. Fatih abi bizim yanımızdaydı hep. Hiç ayrılmadı bizden” dedi.
Bartın İl Emniyet Müdürlüğünde görev yapan, o gün ZET tüfeği kullanan polis Ferdi Baykal da SEGBİS ile bağlanarak “Fatih Dalgalı’yı tanımıyorum. O dönemde ZET’çi olarak görev yapıyordum. Okmeydanı iç kısımlarına girmedik o gün. E-5 güzergâhı üzerindeydim. ZET tüfeğini o gün kullanmadım” dedi.
Olay günü grup şefi olan tanık polis Yusuf Uyanık da Antep’ten bağlandı. Uyanık, Fatih Dalgalı’yı tanıdığını söyledi: “Grup komiserinden emir alıyorduk. Üstünden 5-6 yıl geçtiği için hatırlamıyorum bazı şeyleri. Okmeydanı bölgesinde görev yapmış olabiliriz.”
“SEGBİS meselesine çözüm bulunması gerekir”
Elvan ailesinin avukatları, sanık polisin, görev yaptığı Van’dan duruşma salonuna SEGBİS ile bağlanmasına ve tanıkların onu ekranda görememesine tepki gösterdi.
Avukat Can Atalay söz alarak şunları söyledi:
“Her polis cinayetinde, sanık olacağı anlaşılan polis en uzak ile tayin ediliyor. Bu sanık burada hazır olurdu ama bu siyasi iktidarın seçimi. SEGBİS meselesine çözüm bulunması gerekir.
“Bugüne kadar Emniyet Genel Müdürlüğü dedik, ondan da öte İçişleri Bakanlığı delil karartıyor. Yusuf Uyanık’ın bu dosyada sanık olması gerekir. Açık şekilde İçişleri Bakanlığı delil karartıyor.
“Hangisine inanalım?”
Avukat Çiğdem Akbulut da kanunsuz emri ilettiği için polis şefi Yusuf Uyanık’ın da sanık olması gerektiğini söyledi:
“Adli tıp kurumu bir raporu hazırlayıp mahkemeye sunmadı. Devlet katilleri koruyor. Dinlenen tanıklarla da koruyor. “Fatih abimiz” diye ifade veren bir tanık var. Aynı tanık Okmeydanı’na girmediğini söyledi. Oysaki Fatih Dalgalı’nın telefonunun sinyali de vardı bölgeye girdiğine dair.
“Daha önceki celselerde grubun dağıldığı söyleniyor ama bugün dağılmadıkları söyleniyor. Fişeklerin yerden sektiğini söyleyen de var havaya attıklarını söyleyen de… Hangisine inanalım?”
“Fatih Dalgalı ile yetinemeyiz, kanunsuz emri ilettiği için Yusuf Uyanık’ın da sanık olması gerekir. Dalgalı’nın tutuklamasını, Adli Tıp Kurumundan olumsuz rapor verileceği de göz önünde bulundurularak delillerin Ulusal Kriminal Büroya gönderilmesini istiyoruz.”
Mahkeme ise tutuklama talebini reddetti. Bir sonraki duruşma 23 Ocak 2019’da, saat 10.00’da.
“Yalan beyanlara hepimiz tanık olduk”
sendika.org’un haberine göre kararın ardından adliye önünde yapılan basın açıklamasında konuşan baba Sami Elvan sonuna kadar mücadele edeceğini söyledi:
“Bugün hepimiz gördük, tanık olduk yalan beyanlara. Yanında çalıştığı arkadaşını tanımayan polisler ve birlikte çalıştığı, belki birlikte yemek yediği arkadaşını tanımadıklarını beyan ettiklerine hepimiz şahit olduk.
“Mahkeme salonunda da söylemiştim: Ben adalete açım, hakikate açım. Benim gibi milyonlarca insan var adalete aç olan. Benim verdiğim hukuk mücadelesiyle umarım bir gün adaletin terazisi döner.”
Ne olmuştu? |
İstanbul, Okmeydanı’nda Mahmut Şevket Paşa Mahallesi'nde 16 Haziran 2013’teki polis saldırısında başının arkasından gaz fişeğiyle yaralanan 14 yaşındaki Berkin Elvan hastaneye kalbi durmuş olarak götürülmüştü. 269 gün sonra, tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 11 Mart 2014'te hayatını kaybetti. Soruşturma dosyası altı savcı değiştirdi. Savcı Faruk Bildirici'nin talebi üzerine, olay yerinde polislerin kullandığı ve Elvan'ın vurulduğu sokağın başındaki TOMA'ya monte edilmiş kamera görüntüleri, Ulusal Kriminal Büro görevlisi bilirkişisi tarafından incelendi ve analiz raporu 6 Mayıs 2014'te dosyaya sunuldu. Savcı İsa Dalgıç'ın talebiyle görüntüler bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelendi. Netleştirilmiş görüntüde iki şüpheli memurun göründüğü ve bu memurlardan birinin Elvan'ın ölümüne neden olduğu tespit edildi. Soruşturma 7 Aralık 2016’da tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu savcılarından İsa Dalgıç’ın hazırladığı iddianamede, tek sanık olarak gösterilen polis memuru F.D.’nin "olası kastla öldürme" suçundan yargılanması istendi. İddianamede, polislerin “mukavemette bulunan” eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan'ın yaralanarak, hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği anlatıldı. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 11 sayfalık iddianame kabul edildi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan 42 polis hakkında ise takipsizlik kararı verildi. Elvan ailesinin avukatı Oya Aslan bianet’e verdiği bilgide, olay yerindeki tek bir polise dava açıldığını, davanın da “kasten öldürmek” değil “olası kastla öldürmek” suçundan açıldığını, bunun da hapis cezasını 20 yıla kadar düşürdüğünü belirtti: “Müebbet gerektiren kasten öldürme yerine olası kast ile yargılandığında, polis mahkum olsa dahi ceza 20 yıla kadar düşüyor. Oysa sadece kamera görüntüleri bile kasten öldürmeye dava açmak için yeterliydi.” |
TIKLAYIN - Zaman Tüneliyle Gezi Direnişi
(AS)