Berkin Elvan davasının beşinci duruşması 27 Şubat’ta İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Sanık polis Fatih Dalgalı Van'dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada avukatlar, acil servis sorumluları ve sanık polis ile aynı grupta görev yapan ve eylemlerden sonra Diyarbakır, Bitlis, Erzincan'da gönderilen polisler tanık olarak dinlendi.
Heyet, diğer tanıkların dinlenmesi için talimat verdiği ara kararında avukatların sanığın tutuklanmasına ilişkin talebi ile ilgili daha önce karar verildiğinden tekrar karar vermeye yer olmadığına hükmetti. Bir sonraki duruşma 10 Mayıs’ta.
Tanık avukatlar: Üzerinde patlayıcı yoktu
Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’un haberine göre tanıklardan, İstanbul Barosu'nun hak ihlallerini engellemek için hastanelerde görevlendirdiği avukat Kaan Kıvılcımer olay günü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli olduğunu söyledi. Sabah 07.00'de Berkin Elvan'ın getirildiğini belirten Kıvılcımer, şuurunun yerinde olmadığını, tepki vermediğini ifade etti.
Şuurunun açılması için Berkin Elvan'ın ellerini tuttuğunu söyleyen Kıvılcımer, “Hastanede ceplerinden patlayıcı çıktığı söylemleri dolandı. Yanındaydık, öyle bir şey yoktu üstünde. Hastane polisine patlayıcı veya diğer şeyler neyse görmek istediğimizi söyledik. Göstermedi” dedi.
Kıvılcımer'in ardından ifade veren tanık avukat Onur Lengerli de, hastane polisinin Berkin Elvan'ın üzerinde patlayıcı olduğunu söylediğini anlattı. Lengerli, bunları görmek istediklerini söylediklerini aktararak, “Polis 'öyle bir mecburiyetimiz yok' dedi. Göstermediler bize” dedi.
Hastane memuru: Polis söyledi, yazdık
Avukatların ardından Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde acil servisten sorumlu görevli memur Cemal Aksoy ifade verdi.
Aksoy, Berkin Elvan'ın hastaneye getirildiğinde acil müdahale odasına alındığını kaydederek, getirilen kişinin şuurunun kapalı olması durumunda üzerinden çıkanların tutanak karşılığında görevli memura teslim edildiğini belirtti. Kendisinin odaya girmediğini, kapıda olduğunu söyleyen Aksoy, hastane polisi ile koordinasyon halinde çalıştıklarını, üzerinden maytap çıktığını söyledikleri için tutanağa böyle yazdığını ifade etti. Aksoy, bu ifadelerinin ardından “Berkin Elvan'ın üzerinden 9-11 tane maytap çıktığını” iddia etti.
Aksoy, bunları görmek isteyen avukatlara Sağlık Bakanlığı'nın ve savcılığın izni olmadığı için gösteremeyeceğini söylediğini, bu yüzden tartıştıklarını aktardı. Bu sırada Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, oğlunun elbiselerinin verildiğini anımsatarak, üzerinden çıktığı iddia edilen şeylerin neden verilmediğini sordu. Aksoy da, hastane polisinin “Torpiller hariç elbiseleri verin” dediğini aktardı.
Sanık avukatları polisin göz rengini sordu
Tanık Asaf Eşgünoğlu, Berkin Elvan'ı mahalleden tanıdığını söyledi. Polislerin sokağın sonundaki binadan sekecek şekilde gaz fişeği attıklarını söyleyen Eşgünoğlu, sokaktan çıktığı sırada Berkin Elvan'a gaz kapsülü geldiğini ifade etti. Eşgünoğlu, Berkin Elvan'ın arkasından koştuklarını ancak polislerin kendilerine de gaz kapsülü attığını, bir tanesinin kendi ayağına geldiğini söyledi.
Sanık polisin avukatları Eşgünoğlu'na polisi görüntülerden teşhis etmeye çalışmasının ardından müvekkillerinin göz rengini sordu. Bu soru seyirci sıralarından da tepki gördü. Ardından sanık polis söz alarak ve “Sokağa çıkamadan kafasına gaz kapsülü isabet etmesi fizik kurallarına aykırı. 100 metre mesafeden kimse kimsenin yüzünü teşhis edemez” dedi.
Tanık: Berkin Elvan vurulduktan sonra da gaz attılar
Tanık Denizcan Parlak, Berkin Elvan'ın polislerin gaz attığı sokağa adım atmasıyla yere düştüğünü söyledi.
“Berkin vurulduktan sonra saniyeler içinde peşpeşe gaz attılar. Berkin'i çıkarmak için çok zorlandık. 6-7 tane seri atış yaptılar. Bugün burada vurulan ben de olabilirdim. Öldürmek için atış yapıyorlardı. Polisle aramızda küfürleşme de oldu. Tam arkadaşımın evine girerken beni gördüler ve üzerime gaz attılar. Ben de kaçtım.”
Parlak, kendine izletilen görüntüde sanık polis Dalgalı'yı teşhis etti.
Gülsüm Elvan: 16 kilo hepinize ağır geldi
Sanık polisin avukatı Didem Bol'un sorusuna verdiği yanıt üzerine salondan gülüşmeler yükselince avukat bir sonraki celsenin kapalı yapılmasını istedi. Anne Gülsüm Elvan da bunun üzerine fenalaştı. Salondan çıkarılırken şunları söylüyordu:
“Dört sene oldu. Dayanamıyorum. Yediniz, bitirdiniz beni. Katiller! Bizi yargılıyorlar burada. Sizin çocuğunuz yok mu? 14 yaşındaki bir çocuk 16 kiloya düştü. O kilo hepinizi yargıladı, hepinize ağır geldi.”
Tanık polis görüntüyü sanık polise benzetti
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında ise eylemler sırasında polisler tanık olarak dinlendi.
Diyarbakır'dan SEGBİS aracılığıyla katılan Mesut Çiftçi, o dönem çevik kuvvette araç koruma personeli olarak görev yaptığını söyledi. Çiftçi, sanık polis Dalgalı'nın grubun gazcı personeli olup olmadığının sorulması üzerine gazcı personelin sabit olmadığını, günün önemine göre değişkenlik gösterdiğini söyledi. Berkin Elvan'ın vurulduğu yeri bilmediğini öne süren Çiftçi, görüntüleri izledikten sonra görüntüdeki kolu sargılı gaz fişeği silahlı polisin sanık polis Fatih Dalgalı'ya benzediğini belirtti.
Çiftçi haricinde dinlenen tüm polisler izletilen görüntülerin seçilemediğini savunarak, kişileri tespit edemedi. Sanık polisi, olay gününü, sanık polisin gaz fişeği silahı kullanıp kullanmadığını hatırlamadılar.
Erzurum'dan SEGBİS yoluyla bağlanan Yahya Taş ise, basında çıkan haberlerdeki görüntülerdeki bir kişinin Fatih Dalgalı'ya benzettiğini söyledi. Bu sırada Elvan ailesinin avukatlarından Can Atalay söz alarak tanığın sözünü ettiği görüntünün Ulusal Kriminal Büro'nun üzerinde iyileştirme çalışması yaptığı görüntüler olduğunu söyledi.
Ne olmuştu? |
İstanbul, Okmeydanı’nda Mahmut Şevket Paşa Mahallesi'nde 16 Haziran 2013’teki polis saldırısında başının arkasından gaz fişeğiyle yaralanan 14 yaşındaki Berkin Elvan hastaneye kalbi durmuş olarak götürülmüştü. 269 gün sonra, tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 11 Mart 2014'te hayatını kaybetti. Soruşturma dosyası altı savcı değiştirdi. Savcı Faruk Bildirici'nin talebi üzerine, olay yerinde polislerin kullandığı ve Elvan'ın vurulduğu sokağın başındaki TOMA'ya monte edilmiş kamera görüntüleri, Ulusal Kriminal Büro görevlisi bilirkişisi tarafından incelendi ve analiz raporu 6 Mayıs 2014'te dosyaya sunuldu. Savcı İsa Dalgıç'ın talebiyle görüntüler bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelendi. Netleştirilmiş görüntüde iki şüpheli memurun göründüğü ve bu memurlardan birinin Elvan'ın ölümüne neden olduğu tespit edildi. Soruşturma 7 Aralık 2016’da tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu savcılarından İsa Dalgıç’ın hazırladığı iddianamede, tek sanık olarak gösterilen polis memuru F.D.’nin "olası kastla öldürme" suçundan yargılanması istendi. İddianamede, polislerin “mukavemette bulunan” eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan'ın yaralanarak, hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği anlatıldı. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 11 sayfalık iddianame kabul edildi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan 42 polis hakkında ise takipsizlik kararı verildi. Elvan ailesinin avukatı Oya Aslan bianet’e verdiği bilgide, olay yerindeki tek bir polise dava açıldığını, davanın da “kasten öldürmek” değil “olası kastla öldürmek” suçundan açıldığını, bunun da hapis cezasını 20 yıla kadar düşürdüğünü belirtti: “Müebbet gerektiren kasten öldürme yerine olası kast ile yargılandığında, polis mahkum olsa dahi ceza 20 yıla kadar düşüyor. Oysa sadece kamera görüntüleri bile kasten öldürmeye dava açmak için yeterliydi.” |
(BK)