Roboski'den üçüncü hayat hikayesi...
Rakam değil "insanım"! Benim de bir hikayem var!
Ben Hüseyin Encü'yüm
Roboski yazları yayla gibidir. Soğuk suyu, yemyeşil tarlaları, rengârenk çiçekleri, serin rüzgârı, koyunu kuzusu ile cennetten bir parçadır adeta. 1991'in o güzel yaz günlerinden birinde dünyaya gözlerimi açmışım.
Bizim burada ilk çocuk erkek olmaya gör herkes bayram yapar. O günde babamın bayramıymış. Peygamber torununa benzesin diye koymuş Hüseyin ismini. Kendisine yardım edecek bir erkek oğlu vardır artık, sırtı yere gelmez.
Diğer erkek kardeşimin benden altı yaş küçük olması ve ben evin en büyüğü olduğumdan babamla beraber çalışmaya başladık.
Zor bela liseye kadar geldim. Sonrası da gelmedi zaten.
Okumak güzel bir hayat kurmak benimde hayalimdi elbette ama diğer kardeşlerim okusun ailem rahat etsin diye gidiyordum ''sınıra''.
Ev halkı ben sınırdan dönmeden uyumazdı.
Annemi hep evde büyük bir tedirginlik içinde görürdüm. Gitmemi oda istemiyordu ama başka şansımız yoktu.
Anneme hep 'Senin sözünü dinleyen bir gelin getireceğim' diyordum. Affetsin. Bırakmadılar. Bir dağ sırtında bombalarla bedenimi parçaladılar.
Belki kızacaksınız ama bir çift sözüm var;
Eğer beni öldüren bombalar "adalet"i de öldürmediyse;
Adalet talep ediyorum...
Herkesin hakkı değil mi adalet?
Yoksa
O kocaman, pahalı bombalarınızı beni öldürmekte harcadığınız için
Devletten özür dilemeli,
Hedefi şaşırmayıp beni öldürdüğü için Genelkurmay'a teşekkür mü etmeliyim!? (HK)