Roboski'den otuz üçüncü hayat hikayesi...
Ben Seyithan Enç'im;
1990 yılında, havanın kurşun gibi ağır olduğu günlerde, Rosboki'nin yanı başındaki Gülyazı köyünde dünyaya geldim...
Liseye kadar her dönem ya takdir ya da teşekkür getiriyordum. Ama bizim buralarda karın doyurmak ve hayatta kalmak okumaktan çok daha önemlidir, olmadı, okulu bıraktım...
Gurbete düştü yolum. İstanbul'a attım kapağı.
Koca İstanbul beni yutacak gibiydi. İlk gün durup karşısında İstanbul'un, "Ey koca şehir ya sen beni yutacaksın, ya da ben seni yutacağım" dedim. Kızmış olmalı ki inanın paçayı zor kurtardım. O beni yutmadan yine döndüm baba yurduna fakat ne yurt ki virane olmuş, ne toprak eski toprak, ne bağ eski bağ, ne koyun eski koyun...
Komşu köyde bırakmıştım gönlümü, bedenim burada ama ruhum ve kalbim orda kalmıştı. "İtiraf etmeliyim ki bir kızın kalbine konmak kanatlanmaktan daha zordu" ama zor olanı başarmış, gönlünü kazanmıştım.
Sözlenmiştik, çalışacak ve yoksul hayatımızın içine bir de aşktan bir hayat katacaktık. Belki yine yoksul olacaktık ama en azından sırt sırta verecektik...
Urfa'da yaptım askerliği, dönüşte ilk işim evlenmek olacaktı. Askerlik bitti lakin yine de ne imkân bulabildim ne de para vardı evlenmek için...
O gece kontörüm yoktu. Adeta kıvrandım, bir sesini duysam gam yemeyecektim. Gözlerim telefonda vakit geçiyor ama ben iki kelam edemiyordum. Kaçağa gidecek en azından kontör alacaktım. Onun sesini duymak için dağlar delinmez mi?
Dağları delemedik, göğsümüzü deldi kara gülleler. Ferhat'la Mecnun'a haber salın. Teknoloji çağı deyip küçümsedikleri zamanda bir genç, sevdiğinin sesini duyabilmek için öldürüldü...
Biliyor musunuz ölümün de kanatları var, sevgilinin kanatları gibi. Lakin bana sarılmakta sevgiliden daha istekliydi...
Bir daha ne ben onun sesini duyabileceğim ne de o benim sesimi... Kulaklarda çınlayacak birkaç güzel söz, bir fotoğraf, kırık dökük hayaller, boynu bükük bir anne ve kardeşler kaldı...
...
Belki kızacaksınız ama bir çift sözüm var;
Eğer beni öldüren bombalar adalet'i de öldürmediyse,
Adalet talep ediyorum...
Herkesin hakkı değil mi adalet?
Yoksa
O kocaman, pahalı bombalarını beni öldürmekte harcadığı için devletten özür dilemeli,
Hedefi şaşırmayıp beni öldürdüğü için Genelkurmay'a teşekkür mü etmeliyim?
* Roboskiye Adalet Platformu Uludere'nin bombalanarak öldürülen Roboski ve Gülyazılı 34 insanın hayat hikâyesini yayınlıyor. 34 gün boyunca her gün yayınlanan bu hikâyeler Cumhurbaşkanlığı Başbakanlık, Adalet bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına faks ve mail yoluyla gönderiliyor.
** Tüm mektuplar için tıklayın.
*** Hikayeler bombardımanda katledilen köylülerin gerçek bilgileri kullanılarak yazılmıştır...