Birincisi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesinin şemsiyesi altında çok aktörlü bir komisyon oluşturulması ve çok aktörlü komisyonun 2007 sona ermeden önce kentsel yenileme projesini iyileştirip güncelleştirmesi.
İkincisi, çok aktörlü komisyon çalışmalarını sürdürürken sürecin durdurulması; yani arsa, ev satışı ile evlerin yıkımının durdurulması.
Bu önerileri biz Atlas Pasajı salonunda Fatih Belediyesi Başkan danışmanı Mustafa Çiftçi ve basın danışmanlarıyla yaptığımız geniş katılımlı görüşmede dillendirdik.
Geçen haftaki yazımda bu toplantıyı değişik bir yorumda yazmıştım. Bu bir maç şeklindeydi. O yazımda ilk yarıyı 1-0 galip bitirmiş olarak soyunma odasının yolunu tuttuğumuzu; ikinci yarınında haftaya olacağını söylemiştim.
O toplantıda belediye çok ortaklı; bizlerin, sivil toplum örgütlerinin ve belediyenin de içinde yer alacağı alternatif bir proje çalışmasına sıcak bakmasına rağmen şimdi üzerinden bir ay geçmesine rağmen olumlu yanıt vermedikleri gibi alternatif bir proje için de uzlaşmıyorlar.
Zaman su gibi akıp gidiyor. Kendi projelerini hayata geçirmek için oyalama taktiklerini tatbik ediyorlar. Neden?
Bu projenin hedef aldığı insanlar koyun sürüsü mü ki çoban istediği yere sürsün... Hayır, davamızı sonuna kadar savunacağız, eyleme devam edeceğiz ve ediyoruz.
Bu da bütün yetkililerce ve kamuoyunca böyle biline. Evet, burada ve buna benzer yerlerde benzer sorunlar yaşayan milyonlarca insan var.
Yöneticilerimizin artık bu dikta kafasından vazgeçmeleri gerekiyor. Bu kafalar demode oldu değil mi efendim.(AH/EÜ)
* Asım Hallaç Sulukule'de bakkallık yapıyor. Sulukule Günlüğü'nü biamag'a yazıyor.
** Bu yazıya Hacer Foggo katkıda bulundu.