* Fotoğraflar: Greenpeace
Greenpeace'in yeni raporu, Hint Okyanusu'ndaki balıkçılığın okyanus sağlığını, kıyılardaki geçim kaynaklarını ve ikonik türleri tehdit ettiğini ortaya koyuyor.
Rapor, balıkçılık faaliyetlerinin özellikle Avrupalı filoların kullandığı balık yığıcı aygıtlarıyla, Hint Okyanusu'nun batısındaki habitatları nasıl değiştirdiğine ve balık popülasyonunun üçte birinin aşırı avlanmaya maruz kaldığını öne çıkarıyor.
Greenpeace Birleşik Krallık, yedi botun 33 kilometre uzunluğunda iki duvar ağı örerek galsama ağları (seçicilik özellikleri yüksek olan tek kat ağlar, sade ağlar) kullandığına ve şeytan vatozları gibi tehlike altındaki türleri balıklarla birlikte yakaladıklarına tanık olduklarını açıkladı.
"Deniz yaşamı yıkıma uğruyor"
Hint Okyanusu’nun kuzey batısında yapılan araştırmanın sonuçları ise şöyle:
- "Ölüm duvarları" olarak adlandırılan ve Birleşmiş Milletler’in 30 yıl önce yasakladığı büyük balıkçılık ağları hala yaygın olarak kullanılmaya devam ediyor. Bu durum, bölgedeki deniz yaşamanı yıkıma uğratıyor. Son 50 yılda Hint Okyanusu’ndaki köpekbalığı popülasyonu yüzde 85 azaldı. Greenpeace Birleşik Krallık, yedi botun 33 kilometre uzunluğunda iki duvar ağı örerek galsama ağları kullandığına ve şeytan vatozları gibi tehlike altındaki türleri balıklarla birlikte yakaladıklarına (hedef dışı-by catch) tanık oldu.
- Bölgede uluslararası kurallara uymaksızın 100 gemiyle faaliyet gösteren ve hızla artan bir kalamar avcılığı var.
- Balıkçılık, yetersiz politik kararlar ve zayıf kurumlar nedeniyle düzgün yönetilemiyor. Buna, aşırı avlanmaya karşı çözüm için bir görüş birliğine varamayan Avrupa endüstrisinin etkisi altındaki Hint Okyanusu Komisyonu da dahil.
"Sağlıklı okyanus hakkını korumalıyız"
Greenpeace Birleşik Krallık Okyanusları Koru Kampanyası’ndan Will McCallum araştırmayla ilgili şunları söyledi:
TIKLAYIN - Köpek balıkları hakkında her şey
"Bu yıkıcı görüntüler kuralsız okyanuslarda yaşananların sadece bir kısmı. Biz yasaların gölgesinde birçok başka balıkçılık filosunun da faaliyet gösterdiğini biliyoruz.
"Endüstriyel balıkçılık şirketlerinin çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeterli çabayı göstermeyen Avrupa Birliği, bu kırılgan ekosistemin üzerindeki baskının artmasında ve okyanuslar üzerindeki denetim yetersizliğinden kazanç sağlamada suç ortağıdır. Balıkçılık endüstrisinin böyle devam etmesine izin veremeyiz. Yaşamları sağlıklı okyanuslara bağlı milyarlaca insanın hakkını korumalıyız.”
BM'ye çağrı
McCallum, dünya liderlerini Birleşmiş Milletler'de güçlü bir Küresel Okyanus Anlaşması hazırlayarak okyanusların kaderini değiştirmeye davet etti:
"Bu önemli anlaşma, okyanusların yıkımını durdurarak deniz ekosistemini yeniden canlandırabilir, eşsiz türleri koruyabilir ve kıyı topluluklarını destekleyebilir."
İyi yönetilen balıkçılık özellikle Küresel Güney’de yaşayan kıyı topluluklarının güvenli gıdaya erişimi için kritik öneme sahip. Hint Okyanusu etrafında yaşayanlar, tüm dünya nüfusunun yüzde 30’unu oluşturuyor ve okyanus 3 milyar insana temel protein kaynağı sağlıyor.
Rapor, ayrıca yıkıcı balıkçılık faaliyetlerinin özellikle Avrupalı filoların kullandığı balık yığıcı aygıtlarıyla, Hint Okyanusu’nun batısındaki habitatları nasıl eşi benzeri görülmemiş şekilde değiştirdiğini ve balık popülasyonunun üçte birinin aşırı avlanmaya maruz kaldığını ortaya koydu. Dünya ton balığı avcılığının yaklaşık yüzde 21’inin yapıldığı Hint Okyanusu, dünyadaki ikinci en büyük ton balığı avcılığı bölgesi.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Küresel Okyanus Anlaşması nedir?
Greenpeace de dahil olmak üzere pek çok sivil toplum örgütünün baskısı sonucunda Ocak 2015’te hükümetler, ulusal sınırların ötesindeki deniz yaşamının biyolojik çeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılması için yasal olarak bağlayıcı yeni bir uluslararası anlaşmanın (“Küresel Okyanus Anlaşması”) görüşmelerine başlanacağını duyurdu.
Eylül 2018’de başlayan bu görüşmelerin üçüncüsü Ağustos 2019’da New York’ta yapıldı. Kovid-19 nedeniyle aksayan sürecin 2021 yılında tamamlanması bekleniyor. Okyanusları zararlı insan faaliyetlerinden korumak için “okyanus koruma alanlarının” oluşturulmasını sağlayacak güçlü bir Küresel Okyanus Anlaşması’na ihtiyaç var.
(SO)