Kobanî davasının 36. duruşma periyodunun 2. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde dün görüldü.
TIKLAYIN-Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
“Adalet beklentisi ile gelip gidiyoruz”
MA’nın haberine göre duruşmada sözlerini sürdüren Ayla Akat Ata, Osmanlı döneminden örnekler verdi.
Mahkeme başkanı, Ata’ya söz konusu konuların dava ile ilişkisi olmadığını söyledi. Ata ise “Siz beni burada Kürt olduğum için, kadın olduğum için yargılamasaydınız ben bunları anlatmazdım” diye tepki gösterdi. Mahkeme başkanının Ata’ya savunmasında sempozyumlardan alıntılar yaptığını söylemesi üzerine Sebahat Tuncel tepki gösterdi. Tuncel, “Savcı beye de söylediniz mi? Mütalaasında makaleler var. 5 bin sayfa mütalaa hazırlamış” dedi.
Akat Ata, “Duruşma sırasında sizinle istemediğimiz diyaloglara giriyoruz. Siz farkında olsanız da olmasanız da adalet beklentisi ile gelip gidiyoruz. Biz bin yıl önce vardık. Malazgirt savaşında 10 bin süvari ile vardık. Bunları çok daha uzun uzun belgele ve bulgular ile size anlatabilirdim. Ancak bu kadar uzatmadım. Biz üç yıldır tutuklu yargılanıyoruz ve bize sözde halklar deniliyor. Bu halkı anlatmamamız mı gerekiyor? Niye özerklikten söz ettiğimizde dillini yılan gibi kullananlar bizi hedef gösteriyor? Üç yıldır tutuklu olarak yargılanmamın nedeni sadece bir tweet mi? HDP’nin tweetini yarım saat sonra sosyal medyada paylaştığım için tutuklandım. Sonra diğer dosyaları da getirip bu dosya ile birleştirdiniz. Daha önce dinlenen gizli tanıkları tekrar dinlediniz” dedi.
“Bir tweet attık diye yargılanıyoruz”
Ata, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizi bu dosyada yargılayanlar unutulacak. Bu dosyada yargılananlar unutulmayacak. 49’lar davasından yargılananlar unutuldu mu? Kişisel olarak fikrimi hazırlarım ve savunmamı yaparım. Bir tweet attık diye yargılanıyoruz hakim bey! Partimin gösterdiği duyarlılığı hangi devlet bürokratı gösterdi? Ben burada, vicdanı rahat olmayanlar dışarda ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.”
Savunmaya müdahale
Ata’nın sözleri bir kez daha mahkeme tarafından kesildi. Mahkeme, “Biz tarihi bir yargılama yapmıyoruz. Neye ilişkin mücadele ettiğinizi 10 dakika yarım saat içinde yapabilirsiniz” dedi. Mahkeme ayrıca sadece delil ve olay ile olgular üzerinden karar vereceğini tarihte olan biten üzerinden karar vermeyeceğini söylemesi üzerine Ata, “demokratik özerklik” talebi nedeniyle yargılandığını belirterek, bu yönde de kararlar vermesi gerektiğini ifade etti. Ata, “Ben Diyarbakır DTK dosyasından neden yargılanıyorum?” diye sorarak, tepki gösterdi. Mahkeme, bu anlatımlar nedeniyle savunmanın uzatıldığını ileri sürerek bu hususlara değinmemesini söyledi.
Türk Tarih Kurumu sempozyumundan örnek
Akat Ata, tarih boyunca Kürtler ile Türkler arasında yaşananlara değindi.
“Demokratik Özerklik” taleplerine değinen Ata, tarihi alt yapısının olduğunu vurguladı. Bunun Türk Tarih Kurumu’nun (TTK) “Diyalog süreci” esnasında yaptığı sempozyumda da tartışıldığını ve kabul gördüğünü dile getiren Ata, Kürt siyasetçilerin Sosyaldemokrat Halkçı Parti’den (SHP) ayrılması sonrasında Erdal İnönü’nün, Can Dündar’a verdiği röportaja değindi.
İnönü’nün Kürt sorunun “hoşgörü” ve “Birlikte yaşama arzusu” ile çözülebileceğine dair ifadeler kullandığını altını çizdi. Ata, İnönü’nün, “Kimse bu ülkede doğduğu için pişman olmamalı” şeklinde ifadeler kullandığını da söyledi. Bülent Ecevit’in Kürt soruna dair pek sözünün olmadığını dile getiren Ata, Ecevit’in dedesinin Kürt olduğuna dair ifadeler kullandığını paylaştı. Ata, Mesut Yılmaz’ın ANAP Genel Başkanı olduğu süreçte kullandığı, “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözlerini de hatırlattı.
“Demirel, ‘Türkiye Kürt realitesini tanımalı’ demişti’
Mehmet Ağar ve Çiller’in de sözlerini hatırlatan Ata, Ağar’ın Türkiye’nin bölme korkusundan vazgeçmesi gerektiğine dair ifadeler kullandığını ve bunun yanı sıra gerillalar için af bile çıkarılabileceğine dair de ifadeler kullandığını kaydetti. Ata, Ağar’ın AKP’ye, “Varsa bir çözüm yolları getirsinler bakalım” dediğini ancak şu anda AKP ile birlikte hareket ettiğini, aynı noktada olmadığını söyledi.
Süleyman Demirel’in de sözlerini hatırlatan Ata, “Demirel, ‘Türkiye Kürt realitesini tanımalı. Bu ülkenin sahibi hepimiziz. Azınlık yok’ şeklinde sözler kullandı. Belediyelerimize kayyum atanıyor. Seçimle kazandığımız yerlere kayyum atanıyor. Nasıl eşit olabiliriz” dedi.
“Özal bu değerli cümleleri kullandı, ne oldu?”
Türkiye’nin sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da sözlerini anımsatan Ata, “Her lider annem Kürt babam Kürt diye başlıyor. Özal, ‘Kürt meselesini mutlaka çözeceğim. Bu milletime son hizmetim olacak. Seneler sonra büyük tepkiler ortaya çıkıyor. Biz sorunu siyaset ile çözmeliyiz. Mesele zor olabilir ama çözülebilir. Bugünkü modern devrede yıkmakla bu sorun çözülmez’ şeklinde ifadeler kullandı. Büyükanıt, ‘Biz bu örgütü beş defa bitirdik’ diyordu. Hani hala devam ediyor? Demek ki bitmiyor! Özal bu değerli cümleleri kullandı ne oldu? Hala ölümü tam olarak neyden olduğu ortaya çıkmadı” diye konuştu.
Pek çok kişinin bu sorunu çözmeye çalıştığı için öldürüldüğünü dile getiren Ata, bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Ben bu sorunun çözülmesi için baldıran zehri içmeye hazırım” dediğine işaret etti. Ata, “Çünkü bu sorunu çözmek isteyen birileri zehirlendi” dedi.
“Demokratik Özerklik” ilanı süreci
Ata, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) “Demokratik Özerklik” ilanı yaptığı sürece değindi ve Kürt sorunun çözümüne dair ortaya koyduğu iradeye işaret etti. Daha sonra Kürt sorunun çözümüne dair yürütülen “diyalog sürecine” değinen Ata, bu sürecin sabote edilmesi yönünde hareket eden pek çok oluşum ve odağın olduğunu ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bu duruma dikkat çekerek, “Darbe mekaniği devrede” şeklinde uyarıda bulunduğunu paylaştı.
Bu mekaniğin devreye girmesi ile birlikte DTK çalışmalarından yargılanmaya başladıklarını belirten Ata, “Bir halkın kendi anadilinde eğitim alması ülkeyi bölmüyor! Bu ortaya çıktı. Yoksullukla mücadele edebilecek kurumlarımızın kapısına kilit vuruldu. Kadın ve çocukların sorununa ilişkin çalışmalar yapan kurumlarımızın kapısına kilit vuruldu. Amida kadın kurumumuz erkeklere verildi” dedi.
“Çözüm için bu tür kurumların olması gerekiyor”
DTK’nin 2007’de kurulduğunu ve dinlemelerin ise 2011’de yapılmaya başlandığını daha sonra ise 2017’de ise kapısına kilit vurulduğunu paylaşan Ata, “Devlet neden varlığını ilk önce tehdit olarak görmedi? Çünkü o da çok iyi biliyor ki çözüm için bu tür kurumların olması gerekiyor. İrlanda, Güney Afrika ve kısmen de olsa Filipinler’de bu gelişmeleri bizzat gözlemledik. Bu tür oluşumların olması gerekiyor. Bazı mekanizmaların işletilmesi gerekiyor. DTK binasını dinleme tutanaklarında saçma sapan ifadeler var benim bu sözleri kurduğum iddia ediliyor. Bunları nasıl kabul edebilirim?” diye sordu.
“Dinlemeler için bilirkişi raporu alınmalıydı”
Bu dinlemelerin “istihbarı bilgi” çerçevesinde yapıldığını aktaran Ata, “Siz bu dinlemelerin kime ait olduğunu tespit etmeden kabul etmemizi istiyorsunuz. Bu dinlemelerin getirip ‘örgüt üyesisin’ diyorsunuz. Bu dinlemeler için bilirkişi raporu almanız gerekmez miydi? Ancak kulağınızı tıkamayı seçtiniz! Yine suçlamalar arasında okul ve mahkemeleri boykot etme etkinlikleri var. Cumartesi günü okul boykot eylemi yaptığımız iddia ediliyor. Cumartesi okul yok ki! Bu tür eylemler yaptık mı, evet yaptık. Ancak bu dosyada yer alan eylemi yapmadık. Anadil için çocuklarımız için eylem yapmışız. Bu kadar demokratik bir eylem DTK’da tartışıldığı için dinlemelere takılmış ve suçlama konusu yapılmış. Anadil yasağını hala tartışıyoruz” dedi.
Bu dinleme talebini yapan ve kararı veren hakim ile savcılarının tümümün “FETÖ üyesi” iddiası ile işlem gördüğünü ifade eden Ata, bu durumun bile tek başına ne anlama geldiğinin yeterli olduğunu kaydetti.
Bu dinlemelerin yapıldığı sırada milletvekili olduğunu ve bu kapsamda dokunulmazlığının da olduğunu dile getiren Akat Ata, “Gülen cemaatinin iktidarı ele geçirdiği süreçte dinlemeler artmaya başladı. Ne zaman aralarına kara kedi girmesi ile dinlemeler kesildi. Dinlemeler de ‘ne yapıyorlar?’ amacı kapsamında dinlendiğini görüyoruz. Çünkü fezleke olarak önümüze gelmedi. DTK çalışmalarına katılan herkesi dinlemişler. Türkiye’nin her yerinden bu toplantılara gelen insanlar hepsi dinlenmiş. Bu dinlemelerin dosyadan çıkarılmasını talep ediyorum. Hiçbiri hukuka uygun olarak elde edilmedi” diye konuştu.
Duruşma bugün devam edecek. (AS)