Ana-akım medya, tecavüz haberlerine bayılıyor. Tecavüz haberleri, tecavüze uğrayan kadınlar "kurban" olarak teşhir edilerek, tecavüz ise hangi mekanda, kaç kez ve ne kadar süreyle yapıldığı üzerinden öyküleştirilerek ve erotizm sosuna batırılarak sunuluyor. Erkek medya tecavüz olaylarını erotikleştirirken, aslında tecavüz içermeyen olayları da tecavüz başlığı altında pazarlıyor.
Ana-akım erkek medyanın tecavüz algısının çarpıklığı, geçtiğimiz haftanın ikinci yarısında medyanın gündemini pek meşgul eden bir olayla yeniden gün yüzüne çıktı.
14 Nisan 2010 Çarşamba günü yer alan bir habere göre, İzmir Balçova'da sahibi belli olmayan bir binek atı, bir spor tesisinin çitlerini yıkarak yarışlar için yetiştirilen safkan atlarla çiftleşmişti. Aslında hayvanlar alemi için sıradan bir olay olan bu çiftleşme, erkek medyanın üç gün boyunca gündemden düşürmediği, deyim yerindeyse erkek at üzerinden cinsel "iktidarı"nı sınadığı, erkekliğini parlattığı bir olay haline geldi.
Başta "ipini koparan binek atı" olarak sunulan hayvan, aynı gün ve takip eden günlerde erkek medya tarafından kahramanlaştırılarak "çapkın aygır", "hormonlarına sahip olamayan hovarda at" ve "azgın aygır"a dönüştülürken, atların çiftleşmesi de "kaçamak", "çapkın atın gazabı", "hovarda atın gece alemi" oluverdi.
Erkeklerin kırılgan egoları
Kadınların eşitlik taleplerinin yükseldiği bir dünyada, erkeklerin cinsel "iktidar" üzerinden sürekli cilalamaya ihtiyaç duydukları kırılgan egolarının manevralarını izlemek ilginç ve komik olsa da bu egonun sınırlarının nereye uzandığını görmek ürpertici.
Zira, bu atların çiftleşmesi, birçok haber metninde "tecavüz" olarak tanımlandı, tıpkı tecavüz haberlerinde olduğu gibi, dişi atların "mağdur" oluşları, atların sahibinin "dehşeti" ve erkek atın "seri tecavüzcü" olması gibi ifadelerle dramatize edilerek aktarıldı. Oysa bu haberde "dehşet" yaratan tek şey erkek medyanın tavrıydı.
"Buna tecavüz demeyelim"
Bu tavrın en çarpıcı örneklerinden biri, CNN Türk'te yayınlanan 5n1k'da sergilendi. 14 Nisan Çarşamba günü olayın haber sitelerinde yer almasından bir gün sonra, 5n1k'nın sunucusu Cüneyt Özdemir programında dişi atların sahibi ile bir röportaj yaptı.
Röportajın başında olayın Cüneyt Bey tarafından "tecavüz" olarak sunulması bir yana, dişi atların sahibinin "Buna tecavüz demeyelim. Bahar ayı tüm hayvanların çiftleşme dönemi. Tecavüz tek taraflı olur. Buna çiftleşme diyelim" demesine karşın röportaj boyunca ekranda atların fotoğrafları gözleri bantlı olarak ve "tecavüz edilen atlar canlı yayında" altyazısıyla yer aldı.
Cüneyt Özdemir ise, dişi atların sahibi olayın nasıl gerçekleştiğini anlattıkça, ilk defa müstehcen bir şaka duymuş ergen oğlan çocukları gibi kıkır kıkır güldü, bazen konuşamayacak kadar kahkahalara boğuldu.
Ertesi gün aynı atlar, bu sefer Cüneyt Özdemir'in yaptığı röportaj ile yeniden gündeme taşındı. Haberlerin başlıkları hiç de şaşırtıcı değildi: "Seri tecavüzcü aygır 5N1K'da", "Tecavüz diyalogu ekranda koparttı", "Tecavüz mağdureleri krize soktu".
Dişi atların sahibinin, yaşananlar için uygun tabirin tecavüz değil çiftleşme olduğu yönündeki ifadesi ise, Takvim gazetesi tarafından "Kısraklar da istemiş", Milliyet gazetesi tarafından ise "Atlar 'rızayla' çiftleşmiş" başlığıyla verildi. Ancak her iki gazete de "tecavüz" kelimesinin cazibesinden (!) vazgeçememiş olmalı ki, iki haberde de dişi atların tecavüze uğradığı ifadesi tekrarlanıyordu.
Rıza faktörü silikleşiyor
"17 yaşındaki liseliye saatlerce tecavüz ettiler!", "grup seksli tecavüz", "genç kızın seks günlüğü" gibi ifadelerle tecavüz olaylarını erotize ederek haberleştiren erkek medya, çiftleşen atlarla ilgili haberleriyle hayvanlar için gayet sıradan ve doğal bir çiftleşmeyi okuyucularına/izleyicilerine "tecavüz" diye pazarladı.
Bu ise, tamamıyla doğal bir ortamda içgüdülerine göre yaşayan hayvanların cinsel davranışları üzerinden, toplumsal hayatta erkeğin kadın bedeni üzerindeki denetiminin temel araçlarından biri olan tecavüzü, sanki doğanın bir parçası ve "hormonlarına sahip olamayan" tüm canlı erkeklerin içgüdüsüymüş gibi sunarak meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Üstelik bu haberlerde "tecavüz" kelimesinin "ilişki"/"çiftleşme" kelimeleri ile dönüşümlü olarak kullanılması, bir şiddet biçimi olan tecavüz ile cinsel ilişki arasındaki en önemli ayrımı, yani rıza faktörünü, silikleştiriyor.
Tecavüz: İzleri yıllarca silinmeyen bir şiddet eylemi
Belki de ana-akım erkek medyaya şunu tekrar tekrar hatırlatmak gerekiyor: Tecavüz, bir kişinin bedenine yönelik olarak, onun rızası alınmadan - ve çok defa tehditle, kaba kuvvetle ya da kesici/delici alet veya silah zoruyla - yapılan her türlü cinsel davranışı kapsıyor.
Tecavüz, tecavüze maruz bırakılan kadınlar (ve tabi erkekler ve çocuklar) için "ateşli/azgın/tutkulu seks" değil, izleri yıllarca silinmeyen travmalar yaratan bir saldırı, bir şiddet eylemi. Tecavüz en yaygın, buna karşın adli mercilere en az bildirilen suçlardan biri. Çünkü erkekegemen toplumlar tecavüzde önce tecavüze uğrayan kadını suçluyor, ana-akım erkek medya en çok tecavüze uğrayan kadını teşhir ediyor.
Tecavüzü içgüdülerle ilişkilendirip doğallaştıran, makara malzemesi yapıp komikleştiren bir medya dili ise tecavüzü olağan gören ve hafifleştiren bir kültürün yayılmasına; tecavüzcüleri cesaretlendirirken, mağdurların daha çok sessizleşmesine sebep oluyor. (AS/NH/BB)
* Ayşe Sargın - Nehir Hanay, cinsiyetçi medya istemiyoruz! eylem grubu üyeleri