Geçtiğimiz günlerde İngiltere'de bir iş mahkemesi, trans kadınların cinsiyetleriyle ilgili tweet'leri nedeniyle iş sözleşmesi yenilenmeyen Maya Forstater'in durumunun, Eşitlik Yasası kapsamında ayrımcılık sayılamayacağına karar verdi. Mahkemenin kararı, İngiltere'de ve Türkiye'de trans hareket tarafından sevinçle karşılandı. Peki, bu karar hem trans hakları, hem de 'trans dışlayıcı feminizm' tartışması bakımından ne anlama geliyor?
Kararda ortaya konan akıl yürütmenin 'trans dışlayıcı feminizm' tartışmasına, farkında olmadan, önemli bir müdahalede bulunduğunu da düşünüyorum. Trans hareketin, 'trans dışlayıcı feminizm' olarak nitelendirdiği kimi feminist görüşleri, monolitik ve homojen bir 'trans-karşıtı kamp' olduğu varsayımıyla, üstünkörü, aynı torbaya doldurarak ötelemesine karşın, o 'kamp'a haklı ya da haksız nedenlerle dahil edilen her feminist, cinsiyetin değiştirilemez olduğu, bu nedenle trans kadınların kadın kabul edilemeyeceği, dolayısıyla kadınlara özel mekan ve hizmetlerden yararlanmamaları gerektiği şeklinde keskin ve sınırlı bir mantık silsilesine dayalı görüşler taşımıyor. |
Maya Forstater kendisini feminist olarak tanımlayan ve trans olmayan bir kadın. Uzun süredir, trans kadınların, kadınlara özel alanları (kadın tuvaletleri, kadın hapishaneleri, kadın sığınmaevleri vb.) kullanmalarının yasallaşmasını önlemek için mücadele ediyor. Trans kadınların kadın kabul edilemeyeceğini savunan Forstater, bu görüşlerini sosyal medyada yoğun olarak dile getiriyor. Trans harekete ve diğer bazı feministlere göre, Forstater ve benzeri görüşteki feministler, 'trans dışlayıcı feminist'ler (İngilizce adıyla 'trans-exclusionary radical feminist' ya da kısaltılmış haliyle 'TERF'); mücadeleleri de 'trans dışlayıcı feminizm'.
Forstater, aynı zamanda bir vergi uzmanı. Zaman zaman danışmanlık hizmetleri verdiği bir sivil toplum kuruluşu, geçtiğimiz sene, Forstater'in trans kadınların cinsiyetleriyle ilgili tweet'lerini transfobik olarak nitelendirerek kendisiyle bundan sonra çalışmayacağını bildirdi. Forstater, fikirlerinden dolayı, kendisine işe alımda ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle konuyu iş mahkemesine taşıdı. Başvuruya dair Londra İş Mahkemesi'nin 18 Aralık 2019 tarihli kararından yazının devamında Forstater Kararı olarak bahsedeceğiz.
Acil tavır gerektiren bir konu
İngiltere'de trans hareket ve feminist hareketin bir kısmı, zaman zaman fiziksel kavgalar da içeren, hararetli bir kapışma içinde. Fikir ayrılığının temelinde, cinsiyetin felsefi, sosyolojik ve yasal tanımının ne olduğu ve ne olması gerektiği sorusu yatıyor. (1) Bu devasa soru, sakin, kapsamlı ve geniş katılımlı bir tartışma gerektirirken, bununla bağlantılı olarak ortaya çıkan, trans kadınların kadınlara özel mekânları ve hizmetleri kullanıp kullanamayacakları sorusu, hem trans kadınların, hem de trans olmayan kadınların gündelik yaşamlarını doğrudan etkileyen ve acil tavır gerektiren bir konu. Tartışmanın hararetinin bir kısmı buradan kaynaklanıyor.
Her ne kadar 'trans dışlayıcı feminizm' (ve 'trans dışlayıcı feminist-TERF') kavramı, özellikle sosyal medya tartışmalarında kimi zaman çok muğlaklaşsa ve boş gösterene dönüşme riski taşısa da, kısaca, trans kadınların kadın olmadıkları, dolayısıyla kadınlara özel mekânları ve hizmetleri kullanmamaları gerektiği düşüncesi olarak özetlenebilir. Bir kimlik hareketi olarak trans hareket de, trans kadınların kadın ve trans erkeklerin erkek olduğunun yasal olarak kabulünü ve kadınlara ya da erkeklere özel mekân ve hizmet kullanımında transların trans olmayanlarla aynı haklara sahip olması gerektiğini savunuyor. Bu tartışma, tarafları tarafından, çok defa, bir nevi mevzi kapma savaşı olarak görüldüğü için, Forstater Kararı, İngiltere'de ve Türkiye'de, trans hareketin 'trans dışlayıcı feminizm'e ve 'trans dışlayıcı feminist (TERF)'lere karşı zaferi olarak yorumlandı.
Yasal arkaplan ve Forstater Kararı'nın (2) özeti
Forstater kararını anlamak için, İngiltere'deki ilgili iki yasaya göz atmak önemli. Bunlardan ilki, 2010 yılında yürürlüğe giren Eşitlik Yasası (İngilizce, 'Equality Act'). Yasa, ayrımcılığa karşı dokuz 'korunan özellik' (İngilizce, 'protected characteristic') tanımlıyor. Bunlar; yaş, engellilik, cinsiyet değiştirme, evlilik ve medeni birliktelik (İngilizce, 'civil partnership'), hamilelik ve annelik, ırk, din ve inanç, cinsiyet, cinsel yönelim. Yasa bu dokuz hususta, işyerinde, kamusal alanlarda ve hizmet sunumunda ayrımcılığı yasaklıyor.
Diğer ilgili yasa ise, Cinsiyet Tanıma Yasası (İngilizce, 'Gender Recognition Act'). 2004 yılında yürürlüğe giren bu yasa, kişilerin cinsiyetlerini yasal olarak değiştirmesine izin veriyor. Bunun için Cinsiyet Tanıma Sertifikası'na (İngilizce, 'Gender Recognition Certificate') başvurmak yeterli. Sertifikanın alınması için hekim raporu da dahil çeşitli koşullar var. Ancak cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirmiş olmak bunlar arasında değil. (3)
Korunan özellik tartışması
Forstater'ın iddiası, trans kadınların kadın olmadığına ilişkin görüşlerinin 'inanç' olduğu ve inanç Eşitlik Yasası ile korunuyor olduğu için iş sözleşmesinin inancından ötürü yenilenmemesinin ayrımcılık olduğu şeklinde. Eşitlik Yasası'nda inancın, üzerinden ayrımcılık yapılması yasaklanan dokuz 'korunan özellik'ten biri olduğunu belirtmiştik. Yasa, inancı, dini inanç ve felsefi inanç olarak ikiye ayırmakta. Karar metninde, Forstater'in görüşlerinin dini inanç olmadığı tespiti yapıldıktan sonra, felsefi inanç olarak 'korunan özellik'te olup olamayacağı tartışılıyor.
Hakim, felsefi inanç tanımında, işyerinde felsefi inanca dayalı ayrımcılık konulu başka bir davada, bir üst mahkemenin (Employment Appeal Tribunal) verdiği kararda ortaya konan beş kriteri kullanıyor. Bu kriterlerden biri, Eşitlik Yasası kapsamında korunan bir felsefi inanç olması için, ilgili inanç 'demokratik bir toplumda saygı görmeye layık olmalı, insan onuruyla bağdaşmaz olmamalı ve başkalarının temel haklarına aykırı olmamalı' şeklinde.(4) İşte, hakime göre, Forstater'in trans kadınların kadın olmadıkları yönündeki görüşleri, alıntılanan bu kritere uygun olmadığı için Eşitlik Yasası kapsamında felsefi inanç olarak korunamaz.
Hakim bu sonuca nasıl varıyor? Öncelikle, Forstater, Cinsiyet Tanıma Sertifikası almış trans kadınları bile kadın olarak kabul etmediğini söyleyerek, Cinsiyet Tanıma Yasası ile kişilere verilen cinsiyet değiştirme hakkını tanımadığını beyan etmiş oluyor.(5) Hakime göre, ikinci olarak, Forstater kişileri sahip olduklarından farklı cinsiyetlerle adlandırmanın, onlarda 'muazzam acı' yaratabileceğini kabul etmiyor.(6) Hakim, incelemesinde Eşitlik Yasası'nda yer alan taciz (İngilizce, 'harassment') tanımına başvuruyor. Yasada, taciz, bir başkasının korunan bir özelliğine dair 'haysiyetini ihlal etme' ya da onun için 'korkutucu, düşmanca, aşağılayıcı, küçük düşürücü ya da rencide edici bir ortam yaratma' amacı ya da etkisi taşıyan davranışlar olarak tanımlanmakta.(7) Hakime göre, trans bir kadını erkek olarak adlandırmak, taciz olarak da değerlendirilebilecek bir durum ve bu durumda ilgili inancın Eşitlik Yasası kapsamında korunan bir felsefi inanç olduğundan bahsetmek mümkün olamaz.(8) Bu çerçevede, hakim, Forstater'in cinsiyetle ilgili görüşlerinde 'mutlakçı' olduğu ve bir kişinin cinsiyetini, onun haysiyetini ihlal etmesine ve/veya onun için korkutucu, düşmanca, aşağılayıcı, küçük düşürücü ya da rencide edici bir ortam yaratmasına rağmen, kendisinin (Forstater'in) uygun gördüğü şekilde adlandırmanın Forstater'in görüşlerinin temel bir bileşeni olduğu kanısına varıyor.(9)
Forstater Kararı ne diyor, ne demiyor?
Forstater kararı, trans kimlik hakları bakımından anlamlı bir kazanım. Kararla birlikte, İngiltere'de Cinsiyet Tanıma Yasası ile getirilen cinsiyet değiştirme hakkı bir kez daha yasal bir metinde ikrar edilmiş oldu. Karar, bir kimliğin tanınması üzerinden verilen mücadelede, o kimliği kendisini adlandırdığı biçimde adlandırmayı reddetmenin Eşitlik Yasası çerçevesinde bir taciz biçimi olarak değerlendirilebileceğini de ortaya koydu.
Karar uluslararası değer taşıyor
Bu karar her ne kadar İngiltere'de geçerli yasalara dayalı olarak alınmış olsa da, hem değerlendirmede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına yer verilmesi açısından, hem de karara götüren akıl yürütmenin başka benzer hukuk mücadelelerinde uygulanabilir olması bakımından uluslararası değer taşıyor. Kararın başka bir özelliği de, 'trans dışlayıcı feminizm' tartışmasının en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan İngiltere'de alınmış olması. Bu durum tartışmanın tarafları açısından sembolik bir önem taşıyor.
Öte yandan karar, trans hareketin 'trans dışlayıcı feminizm' (hatta bazen 'transfobi' olarak) nitelendirdiği, 'doğuştan gelen cinsiyetin değiştirilemez olduğu yönündeki felsefi görüşün ifadesini inanç/düşünce özgürlüğü olarak kabul etmiyor' şeklinde yorumlanmamalı. Forstater'in görüşlerini hakimin deyimiyle 'mutlakçı' yapan ve 'Eşitlik Yasası kapsamında korunan felsefi inanç yapmaktan çıkaran, Forstater'in Cinsiyet Tanıma Sertifikası olanlar da dahil trans kadınların kadın olmadıklarını savunması ve bu görüşünü Twitter'da bizzat translarla olan atışmalarında ısrarla ve onların itirazlarına rağmen tekrarlaması. Nitekim, karara dayanak olan delillerin büyük bölümü Forstater'in tweet'lerinden oluşuyor. Kararda, davanın tarafı olan sivil toplum kuruluşunun, Forstater'in, başta trans kadınların erkek olduğu olmak üzere bazı tweet'lerinin 'rencide edici' olduğu yönünde diğer çalışanlarından tepki aldığı, bunun üzerine Forstater'i uyardığı, ancak Forstater'in düşüncelerini 'hakikat' oldukları için ifade etmeye devam edeceğini belirterek bu uyarıyı dikkate almadığı da ortaya konuyor.(10) Hakimin Forstater'in interaktif iletişime (ve atışmalara) olanak sağlayan Twitter aracılığıyla ifade edilen bu görüşlerinin etkisini, Eşitlik Yasası'ndaki taciz tanımı çerçevesinde değerlendirmesi bu açıdan anlamlı. Zira, karara itirazlardan biri, kararın inanç ve inanca dayalı eylem arasında ayrım yapmadığı yönünde olabilir. Kararda bu hususa da değiniliyor: Hakime göre, eğer bir inancın bir kısmı, başkalarının haysiyetinin ihlal edilmesi sonucunu doğuruyorsa, bu kısım, inançtan ayrı değil, inancın bir bileşeni olarak kabul edilmeli ve o inancın Eşitlik Yasası kapsamında korunan bir felsefi inanç sayılıp sayılmayacağı değerlendirmesinde göz önünde bulundurulmalı.(11)
Ortak mücadele olanağını hatırlatıyor
Kararda ortaya konan akıl yürütmenin 'trans dışlayıcı feminizm' tartışmasına, farkında olmadan, önemli bir müdahalede bulunduğunu da düşünüyorum. Trans hareketin, 'trans dışlayıcı feminizm' olarak nitelendirdiği kimi feminist görüşleri, monolitik ve homojen bir 'trans-karşıtı kamp' olduğu varsayımıyla, üstünkörü, aynı torbaya doldurarak ötelemesine karşın, o 'kamp'a haklı ya da haksız nedenlerle dahil edilen her feminist, cinsiyetin değiştirilemez olduğu, bu nedenle trans kadınların kadın kabul edilemeyeceği, dolayısıyla kadınlara özel mekan ve hizmetlerden yararlanmamaları gerektiği şeklinde keskin ve sınırlı bir mantık silsilesine dayalı görüşler taşımıyor. Örneğin, felsefi olarak cinsiyetin değiştirilemez nitelikte olduğunu düşünen feministlerin bir kısmı, trans kadınların, trans kimlikleri nedeniyle, gündelik hayatta maruz kaldıkları ayrımcılığa karşı kolektif mücadelenin hep birlikte 'trans kadınlar kadındır' demekten geçtiğini savunuyor. Cinsiyetin akışkanlığına ve cinsiyetin belirlenmesinde kişinin beyanının esas alınması gerektiğine inanan feministlerin bir kısmı, ikili cinsiyet sistemine dayalı, heteroseksist ve patriyarkal bir toplumda, yasal cinsiyetin kişinin beyanına göre belirlenmesi düzenlemesinin, şimdiye kadar kadınlara özel olagelmiş bazı mekânlarda ve hizmetlerde, bazı durumlarda (trans ya da trans olmayan) kadınların güvenliklerini tehlikeye sokabilecek durumlar yaratabileceğinden endişe ediyor.
Forstater Kararı, translardan yana/trans karşıtı, trans savunucusu/'trans dışlayıcı feminist-TERF' vb. ikili karşıtlıklarda kaybolmadan, trans ve trans olmayan kadınların hakları için ortak mücadele olanağını hatırlatması bakımından anlamlı. Kararda, Forstater'in, belirli hallerde (örneğin erkekler tarafından cinsel saldırıya uğramış trans olmayan kadınların destek aldıkları mekânlar söz konusu olduğunda) bazı trans kadınların, kadınlara özel hizmet ve mekânları kullanmasının engellenmesi görüşünü ifade etme hakkı kabul ediliyor ve bu uygulamanın Eşitlik Yasası'nda da belirli hallerde yasal kılındığına işaret ediliyor.(12) Öte yandan, hakim, bu görüşün, trans kadınların kadın olduğu kabul edilerek de savunabileceğini vurguluyor.(13) Hakim, ayrıca, kişinin cinsiyetinin adlandırılmasının gerekli olmadığı durumlarda, Forstater'in trans bir kadına "kadın" demese bile, "erkek" de demeyerek rencide edici davranmaktan kaçınmasının mümkün olduğuna değiniyor.(14)
Karar, itiraza açık
Davanın yasal etkilerine dair de birkaç şey söylemek gerekirse, öncelikle, Forstater davasının bir iş sözleşmesi feshi davası olmadığını belirtelim. Forstater, bahsi geçen kuruluşa zaman zaman danışmanlık yapıyor ve her danışmanlık için ayrı iş sözleşmeleri düzenleniyor. Bu sözleşmeler bitiminin ardından yenilenmesi zorunlu olan sözleşmeler değil. Dolayısıyla, varolan iş sözleşmesi feshedilmiş, ya da bitiminde otomatik olarak yenilenecekken yenilenmeyerek Forstater'in işine son verilmiş değil. Bu nedenle, karar, transların kadın olmadığı yönündeki görüşün ifadesinin, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshine olanak sağlayabileceği anlamına gelmiyor.
Öte yandan, kararı veren, Employment Tribunal adı verilen iş mahkemelerinin kararlarının, benzer davalar için yasal bağlayıcılığı olmadığına işaret ediliyor. İş hukuk danışmanı Newman'a göre, bu anlamda, Forstater Kararı 'olduğundan daha önemli gösterilmemeli'. Üstelik, karar itiraza açık. Forstater'ın karara itiraz edip etmeyeceği kesinleşmemiş olmakla birlikte, Newman, kararın bir üst mahkemeye (Employment Appeal Tribunal) taşıması durumunda, bu mahkemenin vereceği kararın sonraki davalar için emsal oluşturacağını belirtiyor. (AS/AÖ)
(1) Bu tartışma yakın zamanda Türkiye'ye de taşındı. Tartışmanın teorik temelleri ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için, Alev Özkazanç'ın bu tartışmadan yola çıkarak kaleme aldığı yazıya bakılabilir.
(2)Kararın orijinaline buradan ulaşılabilir. Karar, ayrıca, Öykü Didem Aydın tarafından Türkçe'ye çevrildi. Bu yazıda karara atıfta bulunduğum bölümlerdeki çeviriler bana ait.
(3)İngiltere'de trans hareket, bir süredir bu yasanın değiştirilmesini ve devletin cinsiyet tanıma/onaylama mekanizmasının kaldırılarak, yasal cinsiyetin kişilerin beyanı üzerinden ve otomatikman belirlenmesinin yasallaşmasını istiyor. Feminist hareketin bir bölümü ile trans hareket arasındaki gerilimin hararetlenmesinde, trans hareketin kısmen başarılı olması ve bu yasa değişikliğinin kamuoyunun ve hükümetin gündemine girmesi var. Değişiklik önerisi, geçtiğimiz sene halkın görüşüne açıldı. Yasaya ilişkin hükümetin değerlendirmesi halen devam ediyor. Forstater'in Londra İş Mahkemesi'ndeki davaya konu olan tweet'lerinin bir kısmı, trans hareketin yasa değişikliği talebine karşı atılmış tweet'ler.
(4)İngilizce aslı: '(v) It must be worthy of respect in a democratic society, be not incompatible with human dignity and not conflict with the fundamental rights of others' (Forstater Kararı, paragraf 50).
(5)Forstater Kararı, paragraf 84.
(6)Forstater Kararı, paragraf 85.
(7)Forstater Kararı, paragraf 73.
(8)Forstater Kararı, paragraf 87.
(9)Forstater Kararı, paragraf 90.
(10)Forstater Kararı, paragraf 29, 30 ve 88.
(11)Forstater Kararı, paragraf 88.
(12)Forstater Kararı, paragraf 79 ve 86.
(13)Forstater Kararı, paragraf 79.
(14)Forstater Kararı, paragraf 91.