Fotoğraf: Bugün Kıbrıs Gazetesi
6 Temmuz 1996 günü evinin önünde vurularak öldürülen Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı'nın yeğeni hukukçu Nutku Karsu, olay gecesi yaşadıklarını ve Sedat Peker'in itirafları sonrası yaşanan süreci Bugün Kıbrıs'a anlattı.
Karsu, olay gecesi dayısının evine gittiğinde yerde cansız bedenini görür görmez yüksek sesle, "bu işi asker yaptı" dediğini ve olay yerinde bulunan Polis Genel Müdürü Atilla Sav'ın kendisini tutuklattığını söyledi.
Karsu, "Mehmet Ağar'dan böyle bir şeyi kim istedi. Nereden nereye böyle bir şey istendi. 'Kıbrıs'ı satacak, PKK'lı' diyerek bunu kim istedi? Asıl araştırılması gereken budur. KKTC olarak bir devletsek siyasiler devlet olmanın gereğini şimdi yerine getirmeli. Meclisteki şimdi kurulan komite Türkiye'ye gitsin ve oradan istesinler, soruştursunlar. Şimdi bunun için fırsat vardır" diyor.
TIKLAYIN - Kutlu Adalı cinayeti soruşturma polisi şimdi Polis Genel Müdürü
"Dayımı askeri bir Land Rover'in arkasına koydular"
Karsu olay gecesi ve sürece dair şunları anlattı:
"Abim Tutku Karsu'yu o gece Kıbrıs gazetesinden aradılar Kutlu Adalı dayısı olduğu için. Haberi onlardan aldık. Babam, abim, ben olay yerine gittik. Tabii giderkenden gördüğümüz dayım yerdeydi. Çevre özel tim ile çeviriliydi. Bütün bölge çevriliydi. Dayımı askeri bir Land Rover'in arkasına koydular. Hemen ilk aklıma gelen "bu işi asker yaptı" oldu. Altıncı hissine güvenen bir kişiyim o an aklıma hemen o geldi ve ağzımdan bu çıktı. O zamanki polis genel müdürü Atilla Sav da ordaymış ve duydu. Atilla Sav kim olduğumu sormuş, yeğenidir deyinceler o gün tutuklandım. Sorguladılar neden böyle söyledim diye. Sarayönü'ndeki hücreye koydular. Ertesi gün akşamüstüne kadar kaldım. O olaydan mahkemeye çıktım, avukat tuttum, dava okundu. Davayı 'sulhu bozucu hareketten, halkı kışkırtmadan' dolayı açtılar. Sicilimde yazar hala 'sulhu bozucu hareketten ihtar' diye. Hukukçu olduğum halde onu sildirmedim. O da bir hatıra dedim ve kaldı."
"Ev dağınıktı, her yer karıştırılmıştı"
"İçeri kimseyi koymadılar, evi de ablukaya almışlardı. İçeriye birkaç gün sonra girebildik. Ev dağınıktı, karıştırılmıştı, neyseydi aradıkları her yer karıştırılmıştı. Sonra evi kapattılar... Dayım o gece bize yemeğe gelecekti. Gelemedi. Bahçeyi suvaracağım dedi, gazeteye gideceğim dedi. Gelemedi. Dayım devamlı gelirdi bize, bir gün önce de gelmişti. Dayım vatanı için yaşayan bir Kıbrıslıydı. Camlıkta oturduğumuz bir gün dayım, "be dayım benim Allah'ın verdiği bir can borcum var onu da alacaklarsa alsınlar" dedi. Gazeteciydi, araştırırdı, üzerine giderdi işi buydu."
"Evin dışına gece çıkmazdı"
"Dayım hep balkonda otururdu. Televizyonun karşısında yatak sandalyesinde otururdu yanındaki sehpaya da radyosunu ve bir şişe su koyardı. Öldürüldüğü gün yerde yatarken su şişesinin kapağı elindeydi. Demek ki biri geldi ve onu çağırdı. Su içecekti, şişeyi açmıştı, kapağı elindeydi ve biri onu çağırdı, o da çıktı ve onunla cinayet yerine kadar yürüdü. Köpek gezdirmeye bile olsun evin dışına gece çıkmazdı, sevmezdi."
"Sivil savunmanın önünde erken başlayan hareketlilik"
"O zaman basında da çıkmıştı. Sivil Savunma Teşkilatının yanında oturan komşulardan biri söylemişti. Cinayetten önceki saatlerde Sivil Savunmanın etrafında araçlar, insanlar vardı. Sormuşlar orada bekleyenlere hayırdır diye... 'Bir yere operasyon olacak onun için bekleriz' demişler. Vurulmadan önce hazırlardı."
"Cumhurbaşkanı ve Başbakanın açıklamalarına üzüldüm"
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın açıklamalarından dolayı çok üzüldüm. Böyle bir olayı bu şekilde açıklamalarla geçiştirmeye çalışmaları çok üzücü. Bugün müzakerelerde iki devletli görüşme yapmak istiyoruz. O zaman devlet olduğunu göster. Neticede bir ihbarname var. Sedat Peker'in söylediği isimler yalanlamadı, 'doğrudur görüştük' dedi. Madem devletiz gereğini yerine getirin. Neticede sen bir aileyi söndürdün, Kıbrıslı bir vatansevere karşı yapılan bu cinayeti bu şekilde geçiştiremezsiniz. Şimdiki Başbakan ve Cumhurbaşkanı o dönem siyasetin içinde bile değildi bu onlar için de fırsattır. Neden böyle davranıyorlar? Ne var yani? Niçin üstüne gitmezler? Sedat Peker'in anlattıklarının yalan olduğunu düşünmüyorum. Sivil Savunmaya gidildi, görüştüklerini hepsi onayladı. Büyük resimde taşlar yerine oturmuştur geri kalan siyasi iradedir." (KÖ)