Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumartesi Anneleriyle ilgili "Onlar kim? Ne yapıyorlar? Sadece oturuyorlar. Arkalarında kimler var biliyor musunuz?" ve "Aldığım bilgiler, Cumartesi Annelerinin tümünün faili meçhullerin mensubu olmadığı noktasında" sözleri üzerine bir toplantı düzenleyen Cumartesi Anneleri, yakınlarının nasıl "kaybedildiğini" ve hükümetten taleplerini anlattılar.
Cezayir Lokantası'ndaki toplantıda, Cumartesi Annelerinin eylemlerini konu alan bir film gösteriminin ardından "Onlara ne oldu" pankartı önünde şunları söylediler:
Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren: Annem gelemedi çünkü 80 yaşını geçti. 30 yıldır aynı acıyı, aynı tazeliğiyle yaşıyor. Ve çok yoruldu. Artık adalet istiyoruz. Yakınlarımızın nereye gömüldüğünü öğrenmek istiyoruz. Mezarlarımızı istiyoruz.
Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Karabayır: Cumartesi Anneleri, yüreklerinin yarılarını kaybettiler. Devlet ise vicdanını... Analar yüreklerini ararken devlet de biraz vicdanıyla hesaplaşsın. Başbakan Cumartesi Annelerinin ne yaptığını bilmiyormuş. Onlar saçlarından sürüldüler, coplandılar, gözaltına alındılar... İnkarcılığa midemiz tok.
"Geri gelir, kapıyı çalar, duyamam diye 29 yıldır kapıyı kilitlemedim"
Cemil Karabayır'ın annesi 103 yaşındaki Berfu Karabayır: Cemil geri gelir diye 29 yıl evden dışarı çıkmadım. Cemil geri gelir de evi tanıyamaz diye 29 yıldır tadilat yapmadım. 29 yıldır kapısını kilitlemeden uyuyorum, Cemil gelir kapıyı çalar da duyamaz diye...
Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır: Kardeşim götürülürken 'Adalet yerini bulacak geri gelirim' demişti. Suçu da devrimci olmaktı. Devrimcilik eğer çok ağır bir suçsa bari assalardı ama cenazesini verselerdi.
Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl gözyaşları içinde yaptığı konuşmasında şunları söyledi: Ağabeyim, gözaltına alındığında ona para ve elbise götürdük. Ama bize geri verdiler. İşkence edilerek, kafasına çiviler çakılarak öldürülmüştü. Eninde sonunda ben ağabeyimin mezarını da kemiklerini de bulacağım. 80 yaşındaki annem de oğlunun öldüğüne inanacak.
Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak: Bu hayatta, polislerin oğlumun fotoğrafını gösterdiğimde elimden alıp, yırtıp çöpe atmaları kadar hiçbir şey bana daha fazla acı çektirmedi.
"Kürt olduğumuz için hep suçluyuz"
Abdurrahman Coşkun'un yengesi Mukaddes Coşkun: Erdoğan! bizim arkamızda acılarımız var. 1993'te köyümüzü yaktılar. Babamı döverek öldürdüler. İki yıl sonra kardeşimizi kaybettik. En küçük kardeşimizi de tutukladılar, iki yıldır cezaevinde... Biz Kürt olduğumuz için hep suçluyuz. Erdoğan! kulaklarını tıkıyor, gözlerini kapıyorsun. Bir kere cumartesi günü Galatasaray Meydanı'na gel ve bizi gör.
İsmail Şahin'in eşi Kiraz Şahin: Tayyip Erdoğan! Senin hiçbir şeyden haberin yok ki kayıplardan olsun. Çocuklarım hala babalarını soruyor peki ben kime soracağım. Telefonlarımı bile değiştirmedim belki bir gün geri gelir arar diye. (BT/EÖ)