Kobanî davasının 40. duruşma periyodunun 5. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN - Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
Altınörs: AİHM Sözleşmesi 1125 gündür çiğneniyor
Bugünkü duruşmada savcı, tutuklu siyasetçilerin tutukluluk hallerinin devamına yönelik mütalaasını tekrar ederek 302. Madde gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına dönük talebini tekrarladı.
Ardından söz alan tutuklu siyasetçi Alp Altınörs, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin, “Gelinen noktada mesele Can Atalay meselesi olmaktan çıkmıştır. Yargıtay kararı ile AYM kapatılmıştır. Bu kararla birlikte MHP lideri Devlet Bahçeli’nin daha önce AYM’nin kapatılmasına dönük çağrıları kuvveden fiile geçmiştir” dedi.
“AKP’nin politikalarına karşı protesto çağrısı suç değil”
Altınörs, tutukluluklarının 4. yılına girdiklerini hatırlatarak, “Tutukluluğumuzun üzerinden 12 mevsim, 38 ay ve bin 125 gün geçti. Yani AİHM Sözleşmesi 1125 gündür çiğneniyor. Savcılık iddianamede PKK ya da KCK’nin istemesi halinde çağrıyı HDP’yi kullanmadan da PYD üzerinden yapabileceğini söylüyor. Ancak aynı gemide bulunmanın gereği olarak çağrıyı HDP’ye yaptırdığını iddia ediyor. HDP’nin hiçbir şiddet olayında rolünün olmadığını Savcı Bey kendisi de itiraf etti” dedi.
Alp Altınörs, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu dava, siyasi bir partinin varlığının ve siyasi faaliyetlerinin kriminalize edilmesi için açılmış bir taciz davasıdır. Bakın bir kez daha tekrarlıyorum; bizim için Filistin ne ise Rojava da odur, bizim için Gazze ne ise Kobanî de odur. Demokratik kurum ve kuruluşlar nasıl ki bugün Gazze için çağrı yapıyorsa, nasıl ki yaptıkları çağrı meşruysa, o dönem Kobanî için yapılan çağrılar da aynı şekilde meşruydu. Yine bir parti olarak, AKP iktidarının politikalarına protesto çağrısı yapmak suç değildir. Bizler demokratik ve temel haklarımızı kullandığımız için tutukluyuz. Sizden de bu haksız tutukluluğa son vermenizi ve elimizden alınan özgürlüğümüzün iadesini talep ediyoruz.”
Akat Ata: Hedef aldığınız, kadın özgürlüğü mücadelem
Ardından söz alan tutuklu siyasetçi Ayla Akat Ata, yargılamanın rutine bindiğini ve mahkeme heyetinin de rutin olarak ara karar kurduğunu söyledi.
Akat Ata, Yargıtay’ın yargı krizine ilişkin de “Ülkemizde yargı krizi yaşanıyor. 3 yıldır yargılanıyoruz. Artık davulun sesi uzaktan hoş gelmiyor, davulun sesi AKP’nin kulağının dibinde patlayacak” dedi.
Yargının siyasallaşmış boyutunun ayyuka çıktığının altını çizerek “Savcı mütalaasında resmen bize siyaset yapmayın diyor. Sizler de beni Kürt bir kadın olduğum için yargılıyorsunuz. Eğer kimliğimden kaynaklı beni yargılamıyor olsaydınız bir dakika bile beni tutuklu bırakmazdınız. Sizin hedef aldığınız şey, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümüne dönük mücadelemizdir. Sizin hedef aldığınız şey, benim kadın özgürlüğü mücadelemdir. Yapılan şey, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünü savunmanın illegalize edilmesidir. Yapılan şey, Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun çözümünde rol almasının istenmesinin illegalize edilmesidir” diye konuştu.
Aşan: Dilimizden ve kültürümüzden dolayı yargılanıyoruz
Siyasetçi Aynur Aşan savunmasını Kürtçe yaptı:
“Bizler hep kimliğimizin, kültürümüzün, dilimizin olduğunu söyledik. Dilimizden ve kültürümüzden dolayı yargılanıyoruz. Sayın Başkan, savcının değerlendirmelerinin dışında bizim lehimize bir karar verdiniz mi bugüne kadar? Eğer lehimize dair bir karar almadıysanız bu da sizin bizim varlığımızı yargıladığınız anlamına gelir.
Savcı, yarım saat önce Newroz çalışmalarımızı, Kürtçe diline ilişkin yaptığımız çalışmaları suçlama konusu yaparak mütalaasını tekrarladı. Biz savcılığın mütalaasına karşı sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ancak bugüne kadar bizim gözümüzün içine dahi bakmadınız. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki gözümüze bakarsanız bize önce tahliye, ardından da beraat vereceksiniz.
Savcının değerlendirmelerine göre benim şu an burada Kürtçe savunma yapmam bir terörizm faaliyetidir. Savcılık, az önce yaptığı değerlendirmede daha önce Kürtçe dili için yaptığımız çalışmaları terörizm faaliyeti olarak sundu.
Yine savcı değerlendirmesinde 3 bin yıldır kutlanan Newroz Bayramı için yapılan çalışmalarımızı suçmuş gibi gösterdi, terörize etmeye çalıştı. Ben de sizden özgürlüğümü talep ediyorum.” (AS)