Uludere'de hava operasyonunda 34 kişinin yaşamını yitirdiği olaya ilişkin "Genelkurmay talimat vermiş olabilir. Genelkurmay tüm belgeleri paylaşmadı" ifadelerinin yer aldığı Meclis Araştırma Komisyonu taslak raporunu Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili ve Uludere Altkomisyon Üyesi Ertuğrul Kürkçü'yle konuştuk.
Kürkçü, "Genelkurmay talimat vermiş olabilir. Genelkurmay tüm belgeleri paylaşmadı" ifadesiyle ilgili olarak, sınırötesi saldırı yetkisinin Genelkurmay'da değil hükümette olduğunun altını çizerek Genelkurmay'ın böyle bir operasyona girişmişse bunun hükümet tarafından onaylanmış olması gerektiğini söyledi.
ntvmsnbc'den Ercan Gürses'in haberine göre, taslak raporda ölen 34 vatandaşın Kürt kimliklerinden dolayı değil, sınır güvenliğiyle ilgili oluşan üst düzey duyarlılık nedeniyle yanlışlıkla bombalandığı belirtiliyor.
"Kasıt yok ancak hata var" denilen taslak raporda, Genelkurmay'a yönelik bir de eleştiri var. Komisyon, Genelkurmay'ın olayla ilgili bütün belgeleri paylaşmadığını taslak rapora yazdı.
"Hükümete de sorumluluk düşüyor"
Konuyu bianet'e değerlendiren Ertuğrul Kürkçü, taslağın önce alt komisyonda görüşülmesi ve alt komisyon üyeleriyle paylaşılması gerektiğini belirterek, komisyon başkanının bunu alt komisyon üyeleriyle paylaşmadan önce basına aktardığının anlaşıldığını söyledi.
"Alt komisyon başkanı İhsan Şener'in bu konuyla ilgili demeçlerini de okudum. Bu komisyonun diğer üyelerinin, muhalif üyelerinin görüşlerinin baskı altına alınması, daha doğrusu bu görüşlerin ikincil kılınması ve komisyon başkanının görüşlerinin dolaşıma sokulması olarak görüyorum. Bunu komisyon hukuku bakımından kabul edilemez buluyorum.
"İkincisi, komisyon başkanının kendi görüşlerini yansıtan bu taslak bize olayın gerçekliği hakkında elde bulunan bilgileri de bulandıran bir görüntü sunuyor. Sınır ötesi harekat prosedürü uygulanmış ise her şeyden önce bunun doğrudan doğruya Genelkurmay Başkanlığı'nın bilgisi ve yetkisi dahilinde olduğunu kabul etmesi gerekirdi.
"Oysa burada Genelkurmay Başkanlığı'nın emir vermiş olabileceğini söylediğini görüyoruz. Emir vermiş olabileceği diye bir şey olmaz, Genelkurmay'dan başka hiç kimsenin bu konuda emir vermiş olmayabileceğine işaret etmesi gerekirdi.
"Daha önemli bir şey var. Sınırötesi harekatı kararlaştırma ve bu konuda kuvvet kullanma yetkisine Genelkurmay değil hükümet sahip. Dolayısıyla Genelkurmay eğer böyle bir operasyona girişmişse bunun hükümet tarafından onaylanmış olması gerekeceğini not etmesi gerekirdi. Siyasi sorumluluk bakımından, emir komuta yetkisi bakımından sadece Genelkurmay'a değil hükümete de bir sorumluluk düştüğünü not etmesi icap ederdi.
"Üçüncü nokta... Sızan bilgiler basında yer aldığına göre, burada bir kasıt değil, bir dizi hata olduğu kanaatini komisyon başkanı söylüyor. Eğer Genelkurmay Başkanlığı bizimle hiçbir bilgi paylaşmamışsa, ki komisyon başkanının söylediğine göre, hangi spesifik istihbarata dayanarak operasyon düzenlendiği, operasyonu kimin düzenlediği, karar yetkisinin kimde olduğu, operasyonu kimin planladığı, vur emri yetkisini kimin kullandığı sorularına Genelkurmay yanıt vermedi.
"Bu sorulara yanıt verilmemişse komisyon başkanı burada bir kasıt değil hata olduğu sonucuna nasıl varıyor acaba? Bütün bu bilgiler bize hata ya da kasıt olup olmadığı konusunda ipucu sunabilirdi. Bu bilgiler yoksa Genelkurmay'ın bir kastı olmadığını söylemek de imkansız."
"Devletin temize çıkarılması hedefleniyor"
Kürkçü, 34 kişinin öldüğü bombardımanın kaza olmadığını, hedef gözeterek ateş edildiğini belirterek son derece kasıtlı, kararlı ve dakik bir biçimde daha önceden Heron tarafından lazerle işaretlenmiş hedeflerin vurulduğunu söyledi.
"Aralarında gerillaların da olabileceği varsayımıyla 34 kişi dört sortide ateş altına alınmıştır. Burada kasıt şu anlamda da vardır: Bu operasyon aslında bazı gerillaların ortadan kaldırılacağı kastıyla çok sayıda sivilin ateş altına alınması pahasına gerçekleştirilmiştir.
"Şimdi bu akıl yürütmeyi, muhakemeyi birlikte yapmadan altkomisyon başkanının rapor taslağını medyaya yansıtması usule uygun değil, kabul edilemez, hukukumuza uygun değil. Hepsinden önemlisi gerçeğe uygun değil.
"Raporun yansıyan bölümlerinden anladığımız kadarıyla, orada hayatlarını kaybeden, yakınlarını kaybeden, maddi manevi varlıklarını kaybeden köylülerin hukuku değil, devletin kurtarılması, kutsanması, temize çıkarılması gayesi güdülüyor ki komisyonun kuruluş amacı bu değildi.
"Rapordan yansıyan kimi parçalara göre, köylüler de aslında kaçakçılık yapmasalardı öldürülmezlerdi türünden bir yargının altında değerlendiriliyor. Bunun da kabul edilebilir bir yanı yok. Kaçakçılık yapanların yargısız infaz edilmelerinin meşru görülebileceğine dair herhangi bir yasa hükmü yok. Kaçakçılık varit olsa bile cezasının idam olmadığını biliyoruz.
"Bu köy ahalisi yıllardır kaçakçılık suçlaması altında sürekli olarak malları, katırları müsadere ediliyor, kendileri gözaltına alınıyor. Fakat mevzuat başka bir şeye elvermediği için de kısa sürede serbest bırakılıyor. Bu hayatı bu şekilde sürdürüyorlar.
"Şimdi bu hayatın gidişinde apansız bir kesinti, ölümle ortaya çıkacak bir kesinti yaratmak için hangi spesifik istihbaratın söz konusu olduğunu sorduğumuzda Genelkurmay buna cevap vermiyorsa, o zaman köylüleri bu olayda kendi kusurlarının sonucuyla yüzleşmek zorunda olan bir kitle olarak göstermek son derece ayıp, kabul edilemez, diye düşünüyorum."