Westerwelle'nin özel hayatının kamuya açmasının ardından çıkan yorumlar, parti yönetiminin rahat bir nefes aldığına ağırlık veriyordu. 43 yaşındaki genel başkan bu adımıyla bir taşla iki kuş vurmuştu, bu yorumlara göre.
Bir yandan hem kendisi, hem de partisi aleyhine başlatılabilecek kampanyaları, patlatılabilecek skandalları önlediği, bir yandan da "medeni cesaretiyle" liberal kesimlerde kendisine ve dolayısıyla partiye yönelik sempatinin artmasına yol açmıştı.
Kimi politik gözlemciler, bu çıkışın seçim sandıklarına da yansıyabileceği ve partinin oy oranın artmasının beklenebileceğine işaret ediyorlardı.
Bilinen "sır"
Aslında Westerwelle'nin eşcinselliği, bilinen bir "sır"dı. Hem bir çok politikacı, hem de birçok gazeteci tarafından uzun süredir bilinen bu sır, ancak çok seyrek olarak ve satır aralarında gündeme gelmişti, şimdiye dek.
Örneğin, 2002 genel seçimlerinden önce patlayan anti-semitizm tartışmalarında, İsrail Başbakanı Şaron'a yönelik ağır eleştirileri nedeniyle partiden istifaya zorlanan Jürgen Möllemann, yazdığı kitabında "korkak" olarak tanımladığı Westerwelle'nin "savunmasız insanlara karşı saldırgan ve kendini sert göstermekten hoşlanan" bir kişi olduğunu ileri sürdükten sonra onunla ilgili şifreli açıklamalar yapmıştı.
Kohl hükümetinde federal bakanlıklar yapmış, FDP içinde üst düzey görevler üstlenmiş, ilginç çıkışlarıyla popüler bir isim olan Möllemann'in Westerwelle'nin Mayıs 2002'de İsrail'e yaptığı ziyaretle ilgili açıklamaları hayli ilginçti...
MOSSAD istifasını istiyor
Kitaba göre Westwelle Başbakan Şaron ile görüşmek için beklerken, yanına bir kişi gelmiş ve açık şekilde İsrail hükümetinin Möllemann'ın FDP'den ihraç edilmesini istediğini söylemişti.
Çevresindeki kişilere "Bu kimdi?" diye soran Westerwelle de "MOSSAD" karşılığını almıştı. Westerwelle'nin, başlangıçta direndiği bu yoldaki baskıların artması üzerine boyun eğmek zorunda kaldığını ileri süren Möllemann, kitabında "İsrail Gizli Servisi'nin, Westerwelle'yi bu kadar korkutacak ve endişeye sevk edecek ne gibi bir baskı aracı olabilir?",
"Mossad'ın elinde bekar olan Dr. Westerwelle hakkında bir takım sırlar mı var?" gibi soruları sıraladıktan sonra şu yanıtı veriyordu: "Gizli servislerin, kişilerin özel hayatlarından ne kadar acımasızca istifade ettiklerini bilmek için bir gizli servisin başkanı olmaya gerek yok."
Yanıtlanamayan sorularıyla Möllemann
2002'deki genel seçimde başarı kazanmaları ve FDP'nin koalisyon ortağı olarak hükümete katılması halinde kendisinin dışişleri bakanı olacağını ileri süren Möllemann, MOSSAD'ın bunu önlemek için çabaladığını ileri sürüyordu.
Arap dünyasıyla milyonluk iş ilişkiler kuran ve birçok Arap şeyhleriyle, devlet adamlarıyla, diktatörleriyle samimi ilişkiler içinde olan Möllemann'ın bakanlık hevesi, bir yandan anti-semitizm suçlamalarına, bir yandan da vergi kaçakçılığı ve partiye illegal para bağışı soruşturmalarına hedef olmasının ardından, uzun yıllar yönetiminde yer aldığı partinin kendisine tavır almasıyla kursağında kaldı.
Partiden istifa etmek zorunda kaldı, etmeseydi de atılacaktı zaten. Daha sonra yeni bir parti kuracağını açıkladı, ardından kuşkulu bir biçimde öldü (05.06.2003). Usta bir paraşütçü olan (askerliğini de paraşüt komandosu olarak yapmıştı) Möllemann'ın paraşütü açılmamış, yere çakılmıştı. Resmi açıklamalar, paraşütün açılmamasında dışarıdan bir müdahalenin söz konusu olmadığı yolundaydı.
Ölüme atlayan Möllemann, geride birçok yanıtlanmamış soru bırakmıştı. Westerwelle'yle ilgili imalarında ne kadar haklıydı bilinmiyor ancak onun eşcinselliğini konu edindiği kesinleşmişti artık.
"Bu benim hayatım!"
Eşcinselliğiyle ilgili "coming-out"unun ardında siyasi hesaplar olduğu iddialarını reddeden FDP Genel Başkanı, "Ben kendi hayatımı yaşıyorum" diyor ve şimdiye kadar neden bunu açıklamadığı sorusuna ise "Özel hayatımı saklamıyorum. Bunu hiç yapmadım. Ancak onu vitrinde de sergilemem" yanıtını veriyordu.
Önce sevgilisini Cumhurbaşkanlığı seçiminden (23 Mayıs) sonraki bir yarı-resmi yemekte FDP'nin ve siyasi ortakları Hıristiyan birlik partilerinin bazı yöneticilerine tanıştıran Westerwelle, bundan kısa bir süre sonra da CDU (Hıristiyan Birlik Partisi) Genel Başkanı Angela Merkel'in doğum günü partisine sevgilisiyle gitti, ardından onları birlikte gösteren görüntüler ortalığı kapladı. birlikte kamuoyu önüne çıkmıştı.
Onun eşcinselliğini açıklaması, Berlin ve Hamburg belediye başkanlarınınkinden çok daha farklı olmuştu, ancak aynı günlerde gündemde Berlin Anakent Belediye Başkanı ve Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit'ın yeni Cumhurbaşkanı Horst Köhler için kentin tarihi merkezinde, Brandenburg Kapısı önünde düzenlenen kutlamaya sevgilisiyle katılıp, Köhler ve eşiyle çekilen fotoğraflar da gündemdeydi. Bütün bunlar basında "pembe normallik" olarak tanımlandı.
Sosyal demokrat Wowereit, birkaç yıl önce eşcinsel olduğunu kendisi açıklamış, ardından yapılan seçimi kazanmıştı. Hıristiyan demokrat Hamburg Belediye Başkanı ve Başbakanı Ole von Beust'un durumu bir kriz sonucu kamuoyunun gündemine gelmişti, ancak o da ondan kısa bir süre sonra yapılan seçimi kazandı.
Şimdi gözler Westerwelle'de. Özel hayatıyla ilgili son çıkışından sonra kendisiyle yapılan söyleşilerde eşcinseller için radikal hak taleplerini dile getiren, bu konuda "şampiyonluğu" elinde tutan Yeşiller partisini eleştirip, yetersiz bulan Westerwelle, bu nedenle Hıristiyan demokrat ortaklarından ve hatta kendi partisi içinden tepkiler aldı. Ancak, sadece kendi partisi değil, muhafazakar siyasi ortakları CDU ve CSU'da da kimsenin onun eşcinselliğini dert etmiş görünmüyor.
Berlin ve Hamburg deneyleri eşcinselliğin siyasi kariyer için bir engel olmadığını anlayışını destekledi. Westerwelle deneyi bunun gerçekten böyle olup olmadığını gösterecek.
Anıların anımsattığı Eşcinsel politikacılar
Öte yandan son gelişmeler, bir yandan Almanya'da eşcinsel haklarıyla ilgili tartışmaları alevlendirirken, diğer yandan da eşcinsel olan ya da oldukları ileri sürülen politikacılarla ilgili anıları canlandırdı:
* 1955-61 yıllarında Dışişleri Bakanlığı yapan Heinrich von Brentano'nun (CDU) eşcinsel olduğu iddiaları atıldı. Başbakan Konrad Adenauer, bu konuda kendisine yönelen soruları "Benim yanımda herhangi bir girişimde bulunmadı" diyerek, esprili bir biçimde yanıtlamıştı.
* Sosyal demokrat Federal Başbakan Helmut Schmidt ise Ceza Yasası'nın eşcinselliğin cezalandırılmasını öngören ünlü 175'nci maddesinin kaldırılması yönündeki talepleri, "Ben eşcinsellerin şansölyesi değilim," diyerek reddetti.
* Sözkonusu madde, 1994'te Hıristiyan demokrat Helmut Kohl hükümeti döneminde kaldırıldı.
* 1983'te Alman ordusunda ve NATO'da üst düzey görevler üstlenen Orgeneral Günter Kiessling, eşcinsel olduğu iddiasıyla apar topar ordudan atıldı. Dava açan general kazandı, itibarı iade edildi ve düzenlenen bir askeri törenle emekliye sevk edildi. Günümüzde ise eşcinsel ilişki, askerler için artık bir disiplin suçu değil.
* 1994'te eşcinsel olduğunu hiç bir zaman saklamayan yeşil politikacı Volker Beck, Federal Meclis'e seçildi. Her fırsatta eşcinsel politikacıların durumlarını kamuoyuna cesurca açıklamasını talep eden Beck, uzun süre yanlız kaldı ve eşcinsellerin haklarıyla ilgili mücadelenin öncülüğünü üstlendi. Halen de öyle.
* 1995'te Saksonya Eyaleti İçişleri Bakanı Heinz Eggert (CDU), hakkındaki eşcinsellik iddiaları nedeniyle görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
* 2001'deki Berlin seçimi öncesinde, eyalet başbakanlığı ve anakent belediye başkanlığı görevine aday olan sosyal demokrat politikacı Klaus Wowereit "Ben eşcinselim. Böylesi de güzel" diyerek, tarihe geçti ve seçimi kazandı. Şimdi Almanya'nın başkenti Berlin'e Hükümet Eden Belediye Başkanı.
* Hamburg Eyalet Başbakanı ve Belediye Başkanı Ole von Beust'un eşcinselliği, yardımcısı ve İçişleri Senatörü Ronald Schill'in bunu kamuoyuna açıklama şantajı üzerine gündeme geldi. Beust'un, hükümette Adalet Senatörü olarak görev yapan Roger Kusch'la birlikte olduğunu iddia eden aşırı sağcı Schill, Beust tarafından görevinden atıldı. Sempatik politikacı Beust, durumu kamuoyuna bizzat açıkladı. Seçimler yenilendi, CDU'lu von Beust, partisinin Hamburg tarihinde görülmemiş bir başarıya imza atarak, tek başına iktidara geldi.
* Geçtiğimiz günlerde Berlin'e Hükümet Eden Belediye Başkanı Wowereit, yeni Cumhurbaşkanı Horst Köhler için kent merkezinde düzenlenen halka açık kutlama törenine erkek arkadaşı Jörn Kubicki'yle gelerek, bir tabuyu daha kırdı. Wowereit ve sevgilisinin, Köhler ve eşiyle birlikte, Brandenburg Kapısı önündeki fotoğrafları eşcinseller açısından bir kazanımın belgesi olarak tarihe geçti. (GK/BA)