Karadeniz'deki derelerin hidroelektrik santrallerden (HES) kurtarılması için mücadele eden Karadeniz İsyandadır grubu ve Çoruh Aksu Vadisi Koruma Platformu, yarın (24 Kasım) Aksu Vadisi'ne giren Borusan şirketini protesto etmeye hazırlanıyor.
Gruptan yapılan açıklamada, "Aksu vadisini yerle bir eden Borusan sanata verdiği sözde önemi ne yazık ki yaşama vermiyor. Suyumuzu, toprağımızı canlı yaşamını yok etmekte bir an olsun tereddüt etmiyor. Gitmeli ve görmelisiniz! Aksu Vadisi'nin ağaçları, coşkun Çoruh ve kırmızı benekli alabalık can çekişiyor" denildi.
Şirketi Çoruh Aksu Vadisi'ni HES yoluyla yok etmeye çalışmakla suçlayan platform üyeleri, Borusan Filarmoni Orkestrası'nın 25 Kasım saat 20.00'de Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi'nde konser verirken, "Aksu Vadisi'ndeki öldürülen alabalıkların, kesilen ağaçların, bölgenin coğrafyasını toptan değiştiren ve insanların mezarlarını bile yıkıp geçen iş makinelerinin fotoğraflarıyla Borusan'ın doğa katliamını" dışarıda deşifre edeceklerini bildirdi.
Eylemin müzisyenlere değil Borusan'ın sanatı besleyen insana ve doğaya olan yıkımına karşı bir eylem olduğunun altını çizen grup üyeleri, "Bizler bütün bu sanata olan desteğin yıkımla, canlıların, derelerin, vadilerin, kültürlerin, yok edilmesiyle elde edildiğini dile getiriyoruz. Şirketin kapısına dayanacağımız günler ise çok yakın" mesajı gönderdiler.
Aksu Vadisi niçin önemli?
Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olduğu için, " Kamp yapanların ve vadi halkının yüksek sesle müzik dinlemesinin bile yasak olduğu", zengin bir biyoçeşitliliğe sahip bir SİT alanı ve dünya ölçeğinde korunması gereken 305 önemli doğa alanından biri olan Çoruh Aksu Vadisi'nde 49 yıllığına santral işletecek olan Borusan şirketinin patlattığı dinamitlerle HES tünellerinden çıkan on binlerce ton moloz dere yatağına döküldü.
Bu molozla önce dere yatağında herkesin ortak kullanımındaki ceviz, meyve ağaçları, meralar ve canlı yaşamı son buldu. Bunu kırmızı benekli alabalıkların ölümü izledi. Grup üyeleri Çoruh Aksu vadisinde yaşayan bir vatandaşın orada yaşananlara dair yazdığı mektubu da paylaşarak, tehlikeye dikkat çekiyor ve herkesi bu eyleme destek vermeye çağırıyor:
"Arkadaşlar bunlar bize çok çektirdiler. Aksu'yu delik deşik etmeleri yetmedi... Kevgiri bilir misiniz? Kevgire çevirdiler. Yolu genişletiyoruz diye mezarlıkları altüst ettiler, kemikleri toplayıp dolgu malzemesi olarak kullandılar. Köylünün bağı, bahçesi, mahsulü balçıkla sıvandı. Suyla taşınan tünel inşaatı atıkları tarım yapılan tarla zeminlerinde kalın beton tabakaları oluşturdu.
"Mahsul daha ışığı göremeden kurudu. Tünellerden çıkan kimyasal atıkları borularla Aksu çayına akıttılar, Aksu'nun tam kalbine. Uyardık, tepki gösterdik. Balıklar zehirlenecek dedik, zehirlenip öldüler. Taş kırma makinesinin olduğu dönemde gökyüzü tozdan görünmüyordu, Nisan'da çamur yağdı tepemize. Tünelden çıkardıkları hafriyatı vadi tabanına boşalttıkları gibi asırlık ceviz ağaçları kepçelerle köklediler.
"Şimdi de yüksek gerilim ile cebeleşiyoruz. Başımıza gerilim ağını örmeye başladılar bile. Biliyor musunuz Aksu'da çocuklar dinamit sesleri altında, kafalarında kaskla okula gidiyorlar..." (EÖ)