Aralarında; Loç Vadisi Koruma Platformu, Kazdağı Koruma Girişimi ve Karadeniz İsyandadır Platformu gibi çok sayıda sivil toplum örgütü ve çevre kuruluşunun yer aldığı platform, www.dayanışma.net isimli bir web sitesi açarak Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Yasası'nın değiştirilmemesini talep etti.
Yeşil Gerze Çevre Platformu, İç Anadolu Çevre Platformu, Sol İletişim- Ekoloji Grubu, Ege Su Platformu, Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, Sinop Çevre Dostları Derneği ve Hayvanların Yaşam Haklarını Koruma Derneği'ni (HYHKD) de bir araya getiren Platform, Rize'nin İkizdere ilçesindeki HES'lerle ilgili vadinin SİT alanı ilan edilmesinden sonra hükümetin alelacele"Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu" tasarını Meclis'e getirdiğini belirterek, uygulamanın Avrupa Birliği uyum mevzuatına sığınılmasını tepki gösterdi.
"Çevre ve Orman Bakanlığı yaptığı açıklamada TBMM'ne getirilen tasarının İkizdere'de alınan SİT kararı ile ilgisi olmadığını söylüyor ve Hükümet bu kanunu AB'ye uyum yasaları gereği olarak savunuyor. Avrupa Birliği'nden ise bunun doğru olmadığı şeklinde açıklama yapıldı.
"Hükümetin tasarısı, tüm varoluş maksadını 11. maddesinde açıklıyor. 'Korunan Alanların Belirlenmesi' başlıklı bu maddede,"Bir alanın korunan alan niteliğine sahip olup olmadığı Bakanlıkça incelenir. Korunan alan niteliği taşıdığına karar verilen alanlardan orman rejimine tabi olanlar Bakanlıkça, diğer alanlar ise Bakanlar Kurulu tarafından korunan alan olarak belirlenir " denilerek, kültür ve tabiat varlığı bilimsel ve objektif bir niteleme olmaktan çıkartılıp siyasi bir karar meselesine dönüştürülüyor.
"Hâlbuki mevcut Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 7. maddesinde, "kültür ve tabiat varlıkları bakanlıkça veya diğer ilgili kurum ve kuruluşların uzmanlarının yardımlarından faydalanılarak tespit edilir" ve "korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma kurulu kararı ile tescil olunur" denilmektedir.
"Kanunun 51. ve devam maddelerinde de tescili yapacak olan Koruma Kurulu'nun bilimsel ve özerk yapısı verilmektedir. Kısacası bu tasarı bir şeyin kültür ve tabiat varlığı olup olmadığını, korunup korunmayacağını meslek ve bilim insanlarının nesnel kriterlerle yapacağı bir "tespit" olmaktan çıkartıp, yürütmenin yani seçilmişlerin siyasi bir "kararı" haline getirmeyi amaçlamaktadır."
Grup bu açıklamayla beraber; bu tasarıya karşı çıkan ve hayır diyen tüm çevre gönüllülerini, doğal yaşam savunucularını bu çağrıyı imzalamaya davet ediyor. (UB/EÖ)