Gazeteci Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu'nun, yazdıkları "Ergenekon'da Kim Kimdir? Kırk katır Kırk Satır- Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" adlı iki ciltlik kitap nedeniyle yargılandıkları duruşma bugün Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Şık duruşmaya getirilmedi. Dava, 13 Mayıs'a ertelendi.
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Şık'ın da Silivri Cezaevi'nden getirileceği açıklanmıştı. Ancak kardeşi Bülent Şık'ın açıklamasına göre, Şık "cezaevinde ring aracı olmadığı gerekçesiyle" duruşmaya getirilmedi. Şık'ı destekleyen kalabalık, karara tepki gösterdi.
Hakim, Şık'ın neden getirilmediğine dair cezaevine yazı yazılmasına karar verdi ve bir sonraki duruşmaya getirilmesini istedi. Şık duruşmaya gelmediği için kararın verilmesi de 13 Mayıs'a ertelendi.
Şık ve Mavioğlu, "Ergenekon'da Kim Kimdir? Kırk katır Kırk Satır-Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" kitabı nedeniyle "soruşturmanın gizliliğini ihlal" gerekçesiyle, 4.5 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
"Yansak da dokunacağız"
Duruşma, saat 13.50'de başladı, 15:50'de sona erdi. "Ahmet Şık ve Nedim Şener'e özgürlük" diyen meslektaşları, çalışma arkadaşları ve sevenleri 12.30'da Kadıköy Altıyol'daki Boğa heykelinin önünde buluşup Kadıköy Adliyesi'ne yürüdü.
Yürüyüşe katılanlar, adalet arayışlarının simgesi olarak ellerindeki mumlar, fenerler ve lambalarla gerçeklerin aydınlatılmasını istedi. Yürüyüşte, ''Şiirden, kitaptan bomba olmaz Başbakan'', ''Ahmet, Nedim onurumuzdur'' sloganları atıldı.
Yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına basın açıklamasını okuyan gazeteci yazar Can Dündar, ''İleri demokrasi'' diye ifade edilen bir ülkede yaşanıldığını belirterek, 57'den fazla gazetecinin tutuklu olarak cezaevinde yattığını, 4 binden fazla gazetecinin de davasının sürdüğünü söyledi.
Şık ile Mavioğlu'nun kontrgerilla ve Ergenekon'u anlatan kitapları nedeniyle yargılandıklarını dile getiren Dündar, eserin iki yazarından biri olan Mavioğlu'nun yanlarında olduğunu, diğer yazar Şık'ın ise ''Bu kitaplarda deşifre ettiği Ergenekon örgütüne üye olmak'' iddiasıyla 6 Mart'tan bu yana cezaevinde bulunduğunu anımsattı.
Şık ile beraber tutuklanan gazeteci Nedim Şener'in de halen cezaevinde olduğunu ifade eden Dündar, iddia makamının ''elimizde deliler var'' demesine rağmen, henüz bu delillerin görülmediğini söyledi.
Dündar şöyle konuştu:
''Gazetelerin basılıp, bilgisayardaki dosyaların silindiği, basılmamış kitapların toplatılıp yok edildiği, telefonların dinlenip elektronik postaların izlendiği bir ülke, yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceye sahip herkes için güvenilir olmaktan çıkmıştır. Türkiye her geçen gün polis devleti haline geliyor. İtiraz eden herkesin Ergenekon, KCK ya da Devrimci Karargah bohçasına atılması memleketteki korku iklimini yaygınlaştırıyor'' şeklinde konuştu.
Dündar, ''Bir şiir okuduğum için beni hapse attılar'' diyen bir Başbakanın yönettiği bu ülkede, insanların kitap yazdıkları için cezaevine konulduğunu anlatarak, ''Biz Türkiye'nin karanlık geçmişinin aydınlatılmasını istiyoruz. Derin devletin tarihe gömülmesini istiyoruz. Darbelerle hesaplaşmak istiyoruz. Bir nebze olsun tereddüt duymadan... Ama bugün yapılanlar, Ergenekon-derin devlet yöntemlerinin hala kullanıldığını gösteriyor. Basın özgürlüğü herkese lazım. Adalet de herkese lazım olacak'' dedi.
Gerçeklerin aydınlatılmasını istediklerini, gerçek kişilerin gerçek suçları nedeniyle yargılanmasını beklediklerini de ifade eden Dündar, herkese eşit mesafede duran bir adalet istediklerini söyledi ve "Yansak da dokunacağız" dedi.
Yürüyüşe, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Tayfun Görgülü, Şık ve Mavioğlu'nun gazeteci arkadaşları ve onları destekleyenler katıldı. (AS)