Eski Emniyet Müdürü ve bakan Mehmet Ağar'a Susurluk Davası kapsamında verilen beş yıllık hapis cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce onandı.
Ağar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Susurluk Davası'nda, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmaktan" yargılandı, Mayıs 2011'de beş yıl hapis cezası aldı.
Ağar hakkında zamanaşımı süresinin dolup dolmadığını inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi suçun "kesintisiz" olmasını dikkate aldıklarını açıkladı.
Kararda, suç tarihi ile soruşturma ve kovuşturma safhalarında gerçekleşen ve zamanaşımını kesen ve durduran sebeplere göre, davada zamanaşımı bakımından bir kovuşturma engelinin bulunmadığı tespiti yer aldı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Mehmet Ağar hakkında Susurluk Davası kapsamında, "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak" suçundan verilen beş yıl hapis cezasının onanmasını istemişti.
Ağar'ın karara itiraz hakkı bulunmuyor. Başsavcılık karara itiraz etmezse Ağar hakkındaki hüküm kesinleşmiş olacak.
"Suç yok hizmet kusuru var"
Radikal gazetesinin haberine göre, Ağar'ın hapis cezası iki yıla kadar düşerek şartlı tahliye yolu açılabilir. Beş yıl da kamu hizmetinden yasaklı olacak.
Kararla ilgili konuşan Ağar, şunları söyledi:
"Sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde hiçbir zaman olmadık. Başta da söylediğim gibi hizmet kusuru addedilebilir. Fakat suç addedilemez. Bütün bunlara rağmen, devletten gelmişiz. Her türlü karara karşı her vatandaşın ne yapması icap ediyorsa biz de onu yapacağız. Bu kadar basit."
"Vicdanım rahat"
Ağar, beş yıl hapis cezası aldığını öğrendiğinde de avukatları aracılığıyla açıklama yapmış ve "Vicdanen rahatım" demişti.
"Mahkeme kararlarında hüküm cümlesi şu sözle başlar 'Türk Milleti adına.' Bizim için o sözle başlayan cümlenin nasıl devam ettiği veya edeceği önemli değil. Bizim âşık olduğumuz, bir ömrü adadığımız o kelimedir. Benden kimse kin beslememi beklemesin."
"Ben kendimden eminim ve vicdanen rahatım. Deliller ve dosya müktesebatı ile paralellik arz etmeyen bu kararın Yargıtay'da düzeleceğine eminim."
"1000 operasyon yaptım"
İddianamede şu suçlamalar yer alıyordu:
Kayıp silahlar: Emniyet'e 1994'ten itibaren 82 bin TL'lik silah ve malzeme hibe eden İsrail silah şirketi Hospro'dan milyonlarca dolarlık silah ve malzeme satın alındı. Ağar döneminde Özel Harekât Başkanlığı'na teslim edilen bu silah ve malzemenin kaydı tutulmadı, bir bölümü kayboldu. Hibe silahlardan biri Susurluk'taki kazada bulundu.
Topal'ın öldürülmesi: Ömer Lütfi Topal'ın 1996'da öldürüldüğü yerde bulunan Kalaşnikof'un şarjörüne sarılı bant üzerinde Abdullah Çatlı'nın parmak izinin bulunması üzerine Özel Harekâtçı polisler gözaltına alınmıştı. Sedat Bucak, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nu arayarak, polisleri gözaltından kurtarmaya çalıştı. Ağar müdahale ederek, İbrahim Şahin'i İstanbul'a gönderdi ve polislerin Ankara Emniyeti'ne naklini sağlayarak savcılığa intikal ettirmeden serbest bırakılmalarını sağladı.
Çatlı'ya pasaport: Yaşar Öz'ün evinde kendisi ve Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT) Tarık Ümit adına düzenlenmiş yeşil pasaport bulundu. Ağar'ın "pasaportlar Öz'e yurtdışı istihbarat ve devlet sırrı niteliğindeki görevler nedeniyle verildi" talimatı doğrultusunda Öz, serbest kaldı. Ağar'ın Çatlı'ya da yeşil pasaport düzenlediği ortaya çıktı.
Ümit'in vurulması: Öz'le Ağar'ı tanıştıran MİT mensubu Tarık Ümit öldürüldü. Ümit'in, Öz ve Çatlı'nın uyuşturucu işine bulaşmasına tepki gösterdiği için öldürüldüğü öne sürüldü.
Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemde faili meçhul cinayetlerde ciddi artış gözlendi. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve çok sayıda Kürt işadamı bu dönemde öldürüldü.
1995 seçimlerinden sonra Adalet Bakanı oldu. Susurluk soruşturmasında kurulan komisyona 1000 operasyon yaptığını söyledi.
Susurluk Davası'nda kimler ceza aldı?
Davayı 12 Şubat 2001'de karara bağlayan İstanbul 6 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), sanıklardan İbrahim Şahin ve Korkut Eken'i, 6'şar yıl hapis cezasına çarptırdı, ömür boyu kamu hizmetinden men etti.
Eski özel timciler Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ercan Ersoy ve Ziya Bandırmalıoğlu ile milletvekili Bucak'ın şoförü Abdülgani Kızılkaya, Haluk Kırcı, Yaşar Öz, Topal'ın iş ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir de 4'er yıl hapis cezası aldı.
Susurluk kazası
3 Kasım 1996'da Balıkesir'in Susurluk ilçesine 7 kilometre uzaklıkta, Uçakyolu mevkiinde, saat 19:30'da bir trafik kazası meydana geldi.
İstanbul Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us öldü; Doğruyol Partisi (DYP) Şanlıurfa Milletvekili ve Bucak aşireti lideri Sedat Edip Bucak yaralandı.
Çatlı'nın cenazesine Kırcı ile Büyük Birlik Partisi (BBP) Lideri Muhsin Yazıcıoğlu da katıldı. 6 Kasım'da dönemin İçişleri Bakanı ve DYP Elazığ Milletvekili Ağar kendisine yöneltilen suçlamalara karşılık "Ödülüm bu mu olacaktı?" dedi. İki gün sonra kızının sağlık sorunlarını sebep göstererek görevinden istifa etti. DYP İstanbul Milletvekili Meral Akşener İçişleri Bakanı oldu.
Susurluk Davası Cumhuriyet Savcısı İsmail Kantaş, Susurluk Kazasını çete teşekkülü olarak değerlendirdi ve dosyayı İstanbul DGM'ye gönderdi.
Siyasi partilerin, devlet-mafya-polis ilişkileri ve Susurluk kazasından sonra ortaya atılan iddiaların araştırılması için verdikleri Meclis Araştırma Komisyonu açılması yönündeki önerge Meclis Genel Kurulu'nda 12 Kasım'da oy birliği ile kabul edildi. Dokuz milletvekilinden oluşan TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu 26 Kasım'da çalışmalarına başladı.
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, meclis grubunda "Bir ülke uğruna, bir millet uğruna, devlet uğruna kurşun atan da, kurşun yiyen de bizim için saygıyla anılır, onlar şereflidirler..." dedi. (AS)