Düzenleyicilerin birer konuşmayla açtıkları kolokyumda, Senatör Xavier de Villepin "Avrupa uygarlıklarının beşiği Akdeniz alanı", Sosyolog Edgar Morin "Uygarlık ve zorluk: Türkiye ve Avrupa'nın, nasıl bir ortak geleceği olabilir" üzerine konuştular.
Avrupa Komisyonu eski üyesi, hâlen Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Emma Bonino da tecrübelerini aktardı.
Teolog Ali Kazancıgil, Uluslararası Sosyal Bilimler Konseyi'nden Bétoule Lambiotte, eski Başbakan, hâlen AP milletvekili, Michel Rocard da "Türkiye'nin AB'ye girişi: Yeni bir kültürel boyutun kazanımı mı" teması etrafında konuştular.
Gazeteci Mehmet Ali Birand, Sosyolog Nilüfer Göle, Gazeteci Bernard Guetta ve sivil toplumcu Nicolas Monceau'nun tartışma başlığı da "AB içinde, öz tanıtım, ilerisi için, kendini kabul ettirme hazırlıkları, nasıl yapılmalı" idi.
"Avrupa arzusu" başlıklı konuşmayı ise, tam kendisinden beklenilen edebî ve mizahî bir üslupla, yazar - öğretim üyesi Nedim Gürsel yaptı.
Prof. Dr. Asaf Savaş Akat'ın başkanlığında yönetilen bir oturumda, TÜSİAD Başkan Vekili Pekin Baran, LAFARGE çimentoları Genel Müdürü Bruno Lafont, BNP Bankası "Riskli ülkeler Müdürü" Guy Longueville'in tebliğleri "Acaba ortak ekonomik vizyon olası mı?" sorusu üzerineydi.
Nilüfer Göle hariç, tüm konuşmacılar "Türkiye'nin her anlamda AB'ye hazır olduğu" görüşündeydi.
"Avrupa-Türkiye : Ortak bir siyasî vizyon mu ?" başlıklı konuşmada, AP vekili Alain Lamassoure "Türkiye AB'ye girmek istiyor ama, buna AB hazır değil!" vurgulu konuşmasını AP vekili, 80'li yılların "S.O.S. Racisme" sivil toplum örgütünün popüler kurucusu - lideri Harlem Désir'in "Ermeni Soykırımı'nın tanınmasının, olmazsa olmazlığı" temalı sunuşu izledi.
Lamassour da "Bakın Mitterand'ın Fransası bile, uzun süre Fransa'nın Musevi Soykırımı'ndaki payını kabullenmeyi ret etmişti, ama Chirac beş yıl önce, hem de öyle sessiz sedasız da değil, tüm Fransız vatandaşlarının, anlık bile olsa, utanç duyabilmesi için, insanlık adına, gereken ortam ve olanakları yarattı," dedi.
"Türkiye'nin bir dostu olarak ben de söylüyorum ki, Türkiye'nin bunu, mutlaka yapması gerekir, yoksa tüm koşulları yerine getirmiş olsa bile, böyle bir davranışın yokluğu sırıtır, zirâ Avrupa, aynı zamanda, 'hata yaptım, özür dilerim, pişmanım' diyebilenlerin yeridir."
Fransızların "Courrier International"in eski Genel Yayin Yönetmeni, Jeostratejist - siyasal bilimci Alexander Adler, özellikle kendisini tanıyanları şaşırtarak konuştu.
Başta Ermeni kökenliler olmak üzere, bir çok kesim tarafından "Türk resmi görüş dostu" olarak tanınan Adler'in konuşması şaşırtıcıydı.
"Bakın, eninde sonunda, belki 'soykırım' sıfatı yerine, başkasını kullanacağım ama sonuçta kanlı şekilde tezahür ettiği, tartışılamaz vakıa, 1915 olayları için, Türkiye'nin artık kesin ve açık bir adım atması gerektiğini, gerçek bir dost olarak söylüyorum. Osmanlı'da Ermeniler, Türkiye'nin çimentosuydular. Çok ama çok kanlı, ağır bir şekilde bir 'boşanma' yaşandı."
Adler, AB'nin Türkiye'yi "Ermeni Soykırımı'nı tanıma, mahkûm etmesini tavsiyesi"nin yanı sıra "Ermenistan'ın da 'çeteciler iktidarından' kurtulabilmesi" için, gereken çabayı sarf etmesi gerektiğini hatırlattı. (RAH/BA)