Eski eşi tarafından öldürülen Sevim Zarif, teyzesinin kızının kocasından hamile kaldığı için kardeşleri tarafından öldürülen Güldünya Tören, kocasının çalıştığı hastanenin bahçesinde öldürdüğü stajyer doktor Ayşe Yılbaş ve daha pek çokları Çağlayan'daki 8 Mart Kadınlar Günü mitinginde yoktu.
Çağlayan 8 Mart'ın yeri değil, 29 Nisan cumhuriyet mitinginin tenha bir tekrarıydı...
Bir tahminde bulunamayacağım ama çok büyük bir kalabalıktan sözedemeyeceğimiz mitingte "kadın olarak" Kanaltürk'in sunucusu Ece Pirim, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan öne çıkan isimlerdi...
İstiklal marşı söylendi, "şehitlere" saygı duruşunda bulunuldu, kadınlar türbana karşı sloganlar attı...
Platformun üzerinden kitleyi coşturan kişi "Türbancıya urgancıya oy verecek misiniz kadınlar?" diye soruyordu, kadınlar da "hayııır" diye yanıtlıyorlardı... Yani kadınlar aslında orada "laik demokratik tam bağımsız Türkiye" için Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) iktidardan indirecek oy potansiyelinin önemlice bir bölümüydü, Tuncay Özkan ve arkadaşlarının nezdinde... Bir tek kadın sorunu vardı o da başörtüsüydü. Yani onların tabiriyle "türban adı altında Amerikan emperyalizmi gölgesinde kadınların başına geçirilmek istenen bez parçası".
Saç ve bayrak...
Bazı kadınlar ellerinde "Özgürlük saçlarını rastgele savurmaktır. Bayrağımız gibi saçlarımız da dalgalanarak özgür olacak" ve "Zapsu donunu başına geçir" yazan pankartlar taşıyorlardı.
Nasıl yani? Kadınların saçı ve bayrak mı? Asıl siz kadın bedenini ulus fantazilerinizin nesnesi yapmaktan vazgeçin!
Emekçi kadınlar? Kadına yönelik şiddet? Sığınma evleri? Erkek yargı? Kadınları öldüren erkeklere "ağır tahrik indirimleri"?
Mustafa Kemal'in bacıları
Bunların hiçbiri o gün o meydanda dile getirilmedi.
"Mustafa Kemal'in bacıları" diye sesleniyordu kürsüdeki ses meydandaki kadınlara... O gün orada kusura bakmasınlar kadınlar aslında kendilerini "tam bağımsız birey olma" mücadelesinden gayrı tuttular... "Mustafa Kemal"siz bir kadınlık tasavvuru meydanda çağlamadı...
Mitingte elinde Türk bayrağı olmayan birkaç kişiden biriydim galiba... "Sigara parasına bayrak" diye bağırıp duran bir bayrak satıcısı peşime takıldı, bayrak almayınca da arkamdan alaylı bir biçimde "Bayraksız mitinge gelmeyelim, ayıp oluyor" diye bağırdı... Tabii bu durum dikkat çekti biraz bu ilanın ardından... Kadınlardan hissiyatlarına dair düşüncelerini sormam zorlaştı bunun üzerine... Birkaç kere soru sorma girişimim marşlar, şarkıların gölgesinde kaldı, kadınlar da "Başımıza türban takamayacaklar" deyip kestirip attılar.
Meydandan Şişli'ye doğru miting meydanını terk ederken, Ece Pirim "kadınlarımız, kızlarımız" diye sesleniyordu hemcinslerine... "Tanrım bu nasıl bir erkekleşerek yabancılaşmadır" diye düşüne düşüne yürüdüm... (NZ/GG)