Kaynak ve fotoğraf: AA
Yazar Orhan Pamuk, yayımlanmasının üzerinden 21 yıl geçen romanı "Benim Adım Kırmızı"nın konuşulduğu söyleşide okuyucularıyla buluştu.
Yapı Kredi Loca'daki etkinlikte "Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar" kitabını yayına hazırlayan Erkan Irmak ve roman üzerine iki makale yazmış olan Feride Çiçekoğlu da konuşma yaptı.
TIKLAYIN - 21. Yılında "Benim Adım Kırmızı" Üzerine 21 Yazı
"Benim Adım Kırmızı"yı yazma sürecine değinen Pamuk, konuşması sırasında Nizami'nin yazdığı Hüsrev ile Şirin eserine ilişkin bir minyatürü ve çeşitli görselleri de ekrana yansıttı. Pamuk, hikayeye göre Şirin'in Hüsrev'in resmine bakarak ona aşık olduğunu ifade etti.
Minyatürdeki sahnenin resmediliş şekline ve Hüsrev ile Şirin hikayesine dair bilgi veren Pamuk, şunları aktardı:
"Bu resim bana önemli geliyor. Resme bakarak hikaye anlatmak, bir resmin bir hikayenin başlangıcı olması önemli. Benimkinde bir romanın başlangıcıdır ama daha devam ediyoruz. Burada resmini gördüğünüz hikaye nedir? Bir kadın Şirin, bir erkeğin resmini görüyor. O kadar güzel ve yakışıklı ki ona aşık oluyor. Sonra gerçek adamla karşılaşınca da aşk başlıyor."
"Yazmak dört yıldan uzun sürdü"
Yayınlanmasının üzerinden 21 yıl geçen kitabının entelektüel çıkış noktasına ve harekete geçiren olaylara vurgu yapan Pamuk, minyatürde anlatılan hikayeye ve kendi romanında bu hikayeden yola çıkarak anlattıklarına değindi.
Romanı klasik hikayelerden esinlenerek yazmaya başladığını ifade eden Pamuk, "Ama klasik hikayelerde Şirin üçüncü kere Hüsrev'in resmini görünce aşık olur. Ben bu masalı kullanmak istemiyorum, eski hikayelerden yararlanarak çağdaş roman yazıyordum. Ben o zaman ilk seferde görsün ve aşık olsun istedim. Günümüze daha uygun" diye konuştu.
Romanı yazmanın 4 yıldan uzun sürdüğünü anımsatan Pamuk, "İlk yıl romanımın adı 'İlk Bakışta Aşk' idi. Bakıyor ve aşık oluyor, niye 3 kere baksın? Adam çok yakışıklı ve güzelse 3 kereye ihtiyaç yok. Halbuki ben ilk seferde aşık olunacak bir adamın hikayesini anlatmak istiyordum. Ama daha önemlisi bu küçük eski masallardan etkileniyorum ama onların o kadar başka bir çağa ait özellikleri var ki tam da etkilenemiyorum." diye konuştu.
"Hepimizin hikayesi gibi"
Irmak, "Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar" çalışmasının kitap üzerine yazılan yazıları bir araya getirdiğini anımsatarak, "Bunu aslında eleştirmenin gözüyle hepimizin hikayesi diye de düşünebilirsiniz. Farklı farklı metinlerle karşılaşmış yazarlar bunları nasıl yorumluyorlar? Biraz bunu anlatmaya çalıştık." ifadesini kullandı.
Kitabın 21 yılı için 21 yazıdan oluşan bir derleme hazırladıklarını anlatan Irmak, "Sürpriz son olsun diye Orhan Pamuk ile doğrudan Benim Adım Kırmızı'ya yoğunlaşmış epeyce hacimli ve bence çok keyifli bir söyleşi de yaptık. Kitabın sonunda onunla ilgili bir kısım bulabilirsiniz." dedi.
Feride Çiçekoğlu ise kitapta yer alan iki yazısının ortaya çıkmasında Orhan Pamuk'un çok destekte bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
Rönesans'ın görme biçimleri
"Kitaptaki iki yazının arka planında şimdi belki çoğumuzun Balkon kitabından tanıdığı yazıhanenin baktığı balkonda uzun sohbetlerimiz olmuştur. Bana kütüphanesinden kitaplar çıkarıp vermiştir. Rönesans'ın görme biçimlerine ve Rönesans'ın bir mit olarak, kurgu olarak sonradan oraya atfediliş görme biçimlerine dair sohbetlerimiz bana söz ve imge dersi için ilham oldu."
Konuşmaların ardından Orhan Pamuk, romanına ve güncel çalışmalarına ilişkin katılımcıların sorularını yanıtladı.
Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" romanı üzerine yazılan makalelerin 21'inden oluşan bir seçki Yapı Kredi Yayınları tarafından "Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar" adlı kitapta yayımlandı.
Kitabın yayımlanmasının 21. yılına özel olarak okuyucuyla buluşan eserde, romanla ilgili 21 yazının yanı sıra Orhan Pamuk ile yapılan bir söyleşiye de yer verildi. (AÖ)