Fotoğraflar: Ege Öztokat- bianet
Nobel edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk’un balkonundan çektiği fotoğraflardan oluşan "Orhan Pamuk – Balkon" sergisi bugün açıldı. Pamuk’un fotoğraf sergisi 27 Nisan’a kadar Yapı Kredi Kültür Sanat binasında ücretsiz olarak gezilebilecek.
Küratörlüğünü Almanyalı yayıncı Gerhard Steidl’ın yaptığı sergi, Orhan Pamuk’un İstanbul Cihangir’deki evinin balkonundan 2012’nin Aralık ayından 2013’ün Nisan ayına çektiği fotoğraflardan oluşuyor.
Pamuk ilk fotoğraf sergisini oluşturan fotoğraflar hakkında “Bu manzarada benim ruhsal durumumu yansıtan ve tarifi zor derin duygularımı gözler önüne seren bir şeyler var” diyor.
Sergi için yazarın telefoto lensli dijital Canon fotoğraf makinesiyle çektiği 8 bin 500 fotoğraf arasından 600’den fazlası, İstanbul’un sürekli değişen manzarasını yansıtıyor. Pamuk’un bu manzarayı kaydetme arzusuyla şekillenen çalışması İstanbul’un, Boğaz’ın, Haliç’in, Marmara Denizi’nin, Üsküdar’ın, gemilerin ve kuşların panoramik manzaralarını içeriyor.
Pamuk: “Bu güzelliği saptamak vazifemdi”
Sergi aynı zamanda “Balkon” başlığıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı. Kitabın önsözünde Pamuk fotoğraflar için şunları söylüyor:
“Bazan, özellikle kış günleri manzara aşırı ‘güzel’ görünüyordu bana. Gördüğüm şeyi ‘idealize’ ediyordum. Bu güzellik geçiciydi ve ben onu hemen saptamalıydım. Sanki bu güzelliği saptamak benim dünyaya, herkese borcum; vazifemdi.
“Fotoğrafların büyük çoğunu masamdan telaşla kalkıp, güzellik kaybolmadan önce onu saptamak için balkona koşup hızla çektim. Önceden düşünülüp, makinamı ayarlayıp, bakış açımı belirleyerek tasarlanmış fotoğraflar değil bu kitaptakiler. Hepsini bir aciliyet duygusuyla, ‘aman bunu kaçırmayayım!’ diye düşünerek, çektim.”
Yaptığımız en önemli iş “görmek”
İlk fotoğraf sergisi “BALKON” olsa da Pamuk görsel sanatlara çocukluğundan beri ilgi duydu. Ailesi, arkadaşları ve okul çevresi gençliğinde onu ressam olması için teşvik etti. Okul yıllarında sevdiği resimli romanları, resimleri kopyalayarak görsel zevkini geliştirdi.
Kendini “görsel bir yazar” olarak niteleyen Pamuk için insanların yaptığı en önemli iş “görmek”. 1974’te yazarlık için ressam olmaktan vazgeçtiğinde “içindeki ressam” onu terk etmedi. Cevdet Bey ve Oğulları, Benim Adım Kırmızı, Masumiyet Müzesi gibi romanlarında ressam olma arzusunu karakterlerine yansıttı. Pamuk’un romanlarında görsellik dikkat çekici, kışkırtıcı, yoldan çıkarıcı bir öğe oldu.
2007’de resme geri dönen Pamuk’un çizdiği resimler Masumiyet Müzesi’nde, Londra’da Somerset House ve Courtauld Gallery’de, İstanbul Bienali’nde ve başka birçok müze ve karma sergide sergilendi. Pamuk’a göre gördüğümüz ile düşündüğümüz arasındaki çelişki, dünyaya olan ilgimizi canlı tutuyor. (EÖ/HK)