Haberin Kürtçesi için tıklayın
10 Ekim 2015’te Ankara'da 101 kişinin öldüğü barış mitingine düzenlenen canlı bomba saldırısının davasında üçüncü oturum bugün gerçekleşiyor.
Antep Hapishanesi'nde tutuklu olan ve duruşmanın ilk günü mahkemeye getirilmeyen üç sanık da duruşmaya getirildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma sanık ifadeleriyle devam etti. Dört sanık ifade verdi. Duruşma yarın (10 Kasım) saat 11.00'de devam edecek.
TIKLAYIN: ANKARA'DA HAYATINI KAYBEDENLERİN HİKAYELERİ
Sanıktan “polisler selfie çektirdi” sözleri
Duruşmanın dünkü ikinci gününde sanık Yakup Şahin konuşmuştu .
Evrensel’de yer alan habere göre Şahin, katliam günü önden kontrolcü olarak Ankara’ya geldiğini, yolda iki kere durdurulduğunu, GBT sorgusunun ardından ikinci araçla buluşup mola verdiklerini söyledi. Yeğeniyle Antep’e döndüğünü söyleyen Şahin, evine gelen sivil polislerce gözaltına alındığını, nezarethaneye yerine polislerin çay içtikleri bir mekana götürüldüğünü anlatmıştı.
“Polisler bana eline sağlık birkaç da çocuk ölmüş ama önemli değil deyip güldüler. Benimle selfie çektirdiler. Emniyettekiler, Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı’nın (IŞİD’in Türkiye emirleri) Türkiye’ye gelemeyeceğini söyledi. Emniyettekiler söylediği için bombacının Türkiye’ye gelme işini de onların üzerine attık."
Sanıklar anlatıyor
"Bakanlıktan gelenler savcılıkta söylemem gerekenleri anlattı"
Sanık Hakan Şahin: İddianamede Hakan, hkn kod adının benim olduğu söylenmiş kod ismi gizlenmek içindir bunu benim kullanmam mümkün değildir.
“Olayda kullanılan aracı amcam yeşil kart sebebi ile üzerine araba alamadığı için ben üzerime aldım. Aracı ben 2-3 ay önce aldım iddianamede eylemin bir gün önce planlandığı yazıyor ben aracı aldığımda eylem planı yoktur.
“İddianamede örgütten maaş aldığım belirtilmiş. Bunun ödeme belgeleri ile kanıtlanmasını istiyorum böyle bir ödeme yoktur.
“DAEŞ okula gidenleri müşrik ve kafir olarak değerlendirir bana okul için neden para versin ki bu iddia gerçek dışıdır.
"Ankara ilinde canlı bombalarla iletişimim yoktur. Canlı bombalar olay yerine taksi ile tek başına gitmiştir. Bağlantım yok.
"Savcılığa ifade vermeden önce iddiaları kabul edersem 3-5 ay yatıp çıkacağım belirtildi. Ben bu yüzden savcılıkta uydurdum. Hatta Cezaevine Bakanlıktan geldiğini söyleyen kişiler geldi ve savcılıkta söylemem gerekenleri anlattılar."
"Gerçek canlı bombalar perdelendikçe hiçbir saldırı önlenemez"
Sanık İbrahim Halil Alçay: Cumhuriyet Gazetesi'nin 16 Nisan 2016 tarihli sayısında 9 tane canlı bombanın istihbaratı var. Onlardan biri de benim. Ben tutukluydum.
"Bu olayı söylediğimde Savcı bana olay çok büyük, suçlu suçsuz herkes bir süre yatabilir dedi. Gerçek canlı bombalar perdelendikçe hiçbir saldırı önlenemez. Ben bir firmada tam zamanlı olarak uzun yıllar çalıştım. Bir örgüte zaman ayıracak vaktim yok.Ben bu işin içine bu kadar dahil olsaydım, işleri başkasına yaptırmazdım, kendim yapardım."
Müşteki vekillerinin sanıkların ayrı ayrı dinlenilmesi talebini mahkeme heyeti kabul etti. Alçay'ın sorgusu sırasında diğer sanıklar dışarı çıkarıldı.
"Bu olayın faili bu dosyada yok"
Sanık Resul Demir: Ben katil değilim, üç gündür bana katil diyorlar.Ben hiçbir örgüte üye değilim, olmadım, olmasını da istemiyorum.Türkiye'nin anayasal düzeniyle ilgili bir sıkıntım yok. Türkiye'nin Irak, Afganistan'a dönmesini istemem.Halil İbrahim Durgun'un kendini patlattığını duyunca şoka girdim. Kendisini çok seven birisiydi. Ben de şüpheye düşüyorum. Suçsuzum, beraatimi istiyorum. Allah şahit siz de biliyorsunuz ki bu olayın faili bu dosyada yok.
"IŞİD'e ailece katıldık"
Sanık Hacı Ali Durmaz: "Ben Suriye'ye gitmiştim. Ankara patlamasından sonra Türkiye'ye geldim. Sonrasında tekrar Suriye'ye gittik ailemle. Sonra ben Türkiye'ye geri dondum. Kafasında siyah kask bulunan biri karşıladı beni. Bu kişinin kim olduğunu ben bilmiyorum. Sonra bu kişi beni Antep'e götürdü. Sonra ağabeyimle ile karşılaştık. Ben ağabeyimi Irak'ta biliyordum çok şaşırdım batta. Sonra ağabeyim beni bir eve götürdü. Ben o evde çamaşır yıkayacaktım o sırada kimliğimi unutmuşum, daha sonra ben kimliğimi alamadan o eve baskın düzenlenmiş ben böylelikle dosyaya dahil oldum. Keşke o eve gitmeseydim.
"Suriye'ye ailecek gitmemizin sebebi IŞİD'e katılmaktı. Amacımız PKK'ye karşı savaşmaktı. Kamplarda uzun sureli kalmadım. Bir IŞİD kampında 15 gün kaldım burada da kısa süreli eğitim aldım ancak herhangi bir çatışmaya filan katılmadım. Sadece nöbet tuttum bir süre.
"Dosyada bana ait olduğu iddia edilen fotoğraflar tamamen iftiradır. Ortalık FETÖ'cu kaynıyor. Neden iftira atmasınlar.
"Ben daha önce Suriye'de El Nusra Cephesi'ne katılmıştım. Esad'a karşı nöbet filan tuttum.
"Sonra oradaki IŞİD'li bir arkadaşım beni IŞİD'e çağırdı benim de IŞİD'e sempatim vardı IŞİD'e katıldım.
"Biz bu bahsettiğim evden sonra başka bir eve taşındık ağabeyimle birlikte. Sonra bir gece özel harekatçıların geldiğini gördük. Ben yukarıya kaçmaya başladım. Sonra ağabeyim kendini patlattı. Ben ağabeyimin üzerinde bomba yeleği olduğunu bilmiyordum. Sonra zaten ben kendim teslim oldum.
"Mervan kod ismi bana ait.
"Biz sürekli ev değiştiriyorduk ağabeyimle. Ağabeyimin çok parası vardı. Bu para içeriden(Suriye’den) gelirdi ama tam olarak kimden gelirdi filan bilmiyorum. İçerden binleri bir kuyumcuya getirirdi paralan ağabeyim de oradan alırdı,
"İki ağabeyim, iki yengem ve annem IŞİD saflarına katılmıştır. Bizim ailemizde IŞİD saflarına ilk ben katıldım. Abim Yunus Durmaz benden sonra katıldı. Ben sırf Yunus Durmaz'ın kardeşi olduğum için bana da bombacı diyorlar. Ben sırf Yunus Durmaz'ın kardeşiyim diye böyle oluyor."
İddianameden
Saldırıyla ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını, İslam Devleti (IŞİD) Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın verdiği ifade edildi.
İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtildi. İddianamede, Balı'nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok kasten öldürme” suçundan 100'er kez ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi. (BK)
* Haberin hazırlanmasında 10 Ekim Katliamı Davası, Demokrasi için Hukuk Twitter hesaplarından yararlandık.
** Fotoğraf: Emre Şenoğlu / Ankara / AA