Fotoğraf:csgorselarsiv.org
- Boğaziçi Üniversitesi mezuniyet töreni öncesinde okulun kurumsal iletişim ofisinden öğrencilere mail atılarak mezuniyette eylem yapacak öğrencilerin mezun kartlarının iptal edileceği ve kampüse girişlerinin engelleneceği duyuruldu.
- Polis, 3 Temmuz'da düzenlenen Eskişehir Onur Yürüyüşü'ne saldırdı, 10 kişi gözaltına alındı. Saldırının ardından LGBTİ+'lar Eskişehir'in dört bir yanına dağılarak basın açıklamasını okudu.
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yöneticilerinin yargılandığı davada tutuklu sayısı 2'ye yükseldi. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren davada SES eski Eş Genel Başkanı Gönül Erden tutuklu olarak yargılanıyordu. 4 Temmuz'daki duruşmada sendikanın mevcut Eş Genel Başkanı Selma Atabey'in de tutuklanmasına karar verildi. Duruşma öncesi ve sonrasında Ankara Adliyesi önünde yapılmak istenen basın açıklaması polis tarafından engellendi.
- Yeniden Refah Partisi (YRP) Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Güner, günlerce hedef aldığı Ankara'daki Onur Yürüyüşü hakkında valilikten kendisine 'izin verilmeyeceği' bilgisi verildiğini söyledi.
- Polis, 5 Temmuz'daki 2. Ankara Onur Yürüyüşü'ne müdahale etti. 20'den fazla LGBTİ+ aktivisti gözaltına alınırken radikal İslamcı grupları, yürüyüştekilere müdahale etme çağrısı yaptı.
- Bir grup, trans kadın Selin Ciğerci'nin Konya’da açılışını yapacağı güzellik merkezinin önünde toplandı ve linç girişiminde bulundu. Grup, tekbir getirerek “Konya’dan defol, seni burada istemiyoruz” sloganlar attı.
Okuduklarınız 2022 ve 2023'te LGBTİ+’lara yönelik saldırıların bir kısmı. Türkiye, LGBT+ hakları konusunda Avrupa’da sondan ikinci ülke olarak kayıtlarda.
SPoD Hukuki Danışmanı Umut Rojda Yıldırım, LGBTİ+’lara yönelik saldırılara karşı yargıda “cezasızlık” politikasının hâkim olduğunu söylüyor.
Selin Ciğerci’ye yönelik linç girişiminde failler hakkında derhal soruşturma başlatılması gerektiğini söyleyen Yıldırım, nefret söylemi, içerdiği nefret sebebiyle ifade özgürlüğünün korunmasından yararlanamadığı için faillerin cezalandırılması gerektiği görüşünde.
Umut Rojda Yıldırım, yanıtladı.
“LGBTİ+’ları korumaya yönelik mekanizma yok”
Son olarak Selin Ciğerci’ye yönelik linç çağrısı gördük. Kameralara yansıyan bu linç çağrılarını yapanlar hakkında savcılığın bir işlem başlattığını görmedik şimdiye kadar. Sizce yasalarda nefret çağrılarını yapanlara karşı yasalar var mı?
Türkiye'de AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) ve uluslararası kurumların standartlarında tanımlandığı haliyle LGBTİ+'lara karşı işlenen nefret suçlarına yönelik herhangi bir koruma mekanizması bulunmuyor.
İlk akla gelebilecek TCK 122 ve TİHEK gibi örnekler LGBTİ+'lar için işlev değil. Anayasa'nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10.Maddesi dahi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini lafzi olarak saymayarak madde metnindeki "ve benzeri" ifadesine sıkıştırıyor.
“Bu filler suç olarak tanımlanmalı”
Bu yasalar hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Türk Ceza Kanunu (TCK) 122.Maddesi’yle düzenlenen “ayrımcılık” suçu, sınırlı sayıdaki fiili, yine sınırlı olarak saydığı sebepler gerekçesiyle cezalandırılabileceğini öngörüyor. Bu sebepler arasında maalesef cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliği ibaresi geçmiyor.
Ya da herhangi bir suçun salt olarak Selin Ciğerci örneğinde olduğu gibi cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelim sebebiyle işlenmesi halinde bile bu sebepler ağırlaştırıcı unsurlar arasında sayılmıyor.
Keza yine ismi Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olan bir mekanizma, kendisine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği sebebiyle yapılan başvuruları kuruluş kanunun da bu ibareler geçmediği gerekçesiyle kabul edilemez buluyor. Bu sebeple eğer bu fiiller yasalarda tanımlanan genel suç kategorilerine girerse ancak cezalandırılmaları mümkün.
“Cezasızlık politikaları hâkim”
Bu kişiler hakkında neden hiç işlem yapılmıyor?
Bunun sebebi yargı mekanizmasının LGBTİ+'lara karşı sahip olduğu önyargı ve cezasızlık politikası aslında.
Yargı mensupları içinde bulundukları toplumun ikliminden, hükümetin söyleminden bağımsız bir yerde değiller.
Her gün LGBTİ+'lara karşı meydanlarda nefret söylemlerini dilinden düşürmeye siyasetçilere neden işlem yapılmıyorsa Selin'in dükkânı önünde toplanan kalabalığa da, 20 yıla yaklaşan Esat Eryaman davasında sanık sandalyesi boş geçmesine de, Hande Kader'in 2017'den beri gizli süren soruşturmasında da, Ahmet Yıldız'ın katillerine de aynı sebeple işlem yapılmıyor. Bu bir zihniyet sorunu.
Yasalarımız her ne kadar LGBTİ+'lara dair özel düzenlemeleri içermese dahi bu haliyle bile zaten bu soruşturmaların ivedilikle başlatılması gerekir.
Nefret söylemlerine karşı cezasızlık hâkim diyebilir miyiz?
Cezasızlık Türkiye'de bir hukuk politikası konumunda ve LGBTİ+'lar da bundan nasibini almış durumdalar.
Nefret söylemi, içerdiği nefret sebebiyle ifade özgürlüğünün korunmasından yararlanamadığı için cezalandırılması gerekir.
Nefret söylemi, ucu nefret cinayetlerine kadar süre giden bir piramitin temel halkası aslında. Siz bugün Selin'in dükkânı önünde linç girişimine kalkışan kitleyi yargılamazsanız yarın Türkiye'nin herhangi bir yerinde nefret cinayeti sebebiyle yaşam hakkı elinden alınan bir LGBTİ+ya kadar bu süreci beslemiş olursunuz.
Tabii yaşam hakkına gelene kadar, barınmadan çalışmaya, kendini gerçekleştirmekten eğitime kadar insan onuruna yaraşır bir hayata erişemeyen başta trans özneler olmak üzere LGBTİ+'ların toplumda ötekileştirilmesine de katkı sağlarsınız.
Selin Ciğerci ünlü bir kadın fakat sokakta ünsüz olan ve bu saldırıların hedefinde olan onlarca trans var. Sizce bu insanları hukuken korumak için ne yapmak gerekir?
Selin Ciğerci ünlü de olsa kiminin gözüne göre makbul de olsa o trans bir kadın ve sadece bu bile onun bu süreçte yaşadığı yalnızlığı anlamamıza yetiyor. Selin sadece bir örnek. Her gün LGBTİ+ derneklerine Türkiye'nin her yerinden transların hak ihlallerine dair telefonlar geliyor.
Bu hak ihlali silsilesinin içinde başta translar olmak üzere LGBTİ+'ları hukuken korumaktan önce hakların tesis edilmesine ihtiyacımız var.
Anayasa'nın 10.Maddesi’ne cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ibaresinin eklenmesine, İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmesine, nefret ve ayrımcılığa ilişkin kanuni düzenlemelere, Devlet'in LGBTİ+ yurttaşlarını eşit yurttaşlık haklarından yararlandırmaya yönelik bir zihniyete erişmesine ihtiyacımız var.
İfade ve gösteri yürüyüşü hakkımızın tesis edilmesine, barınma, çalışma, eğitim gibi temel haklara erişimin kolaylaştırılmasına, sağlık hakkına ve özellikle cinsiyet uyum sürecine yönelik iyileştirici düzenlemelere ihtiyacımız var. Meselemiz sadece haklarımız ihlal edildiğinde gündeme gelmek ve sonrasında unutulmak değil.
“6284 No’lu Yasa’dan yararlanabilir”
Selin Ciğerci örneğinden ilerlesek 6284 No’lu yasa kapsamında korumaya alınabilir mi?
Şu an birtakım gerici partiler tarafından seçim sonrası kaldırılacağı iddia edilen 6284 sayılı Kanun kapsamında Selin tabii ki önleyici ve koruyucu tedbirlerden faydalanabilir.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a göre şiddetin tanımı: “Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır.” Bu kanunda korunacak kişiler: kadınlar, çocuklar ve ısrarlı takip mağdurları olarak sayılmıştır. Kanunun LGBTİ+’ları doğrudan koruduğunu içerir bir dili yoktur. Ancak özellikle ısrarla takip mağdurunu koruma kapsamı olduğunu bilmek önemlidir.
Selin yasal olarak cinsiyetin tanınması sürecini tamamlamış bir kadın ve pek tabii ki bu kanunun kapsamındadır.
Eğer hukuki sürecini tamamlamamış olsaydı dahi yine 6284 Sayılı Kanun kapsamında bahsedilen tedbirlere erişebilirdi. Tabii bunu söylerken şunun altını çizmek gerekir, bu kanun kapsamında LGBTİ+ bir kimse için talep edeceğiniz koruma tedbirine erişebilmeniz tabii ki de daha zor olacaktır.
(EMK)