*Fotoğraflar: HDP Kadın Bürosu
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar - Başaran, Marmara, Çukurova, Malatya ve Mardin’de gerçekleştirdikleri “Kadın yoksulluğuna hayır” buluşmalarının sonuçlarını partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
"Asla vazgeçmeyeceğiz"
Raporda, tarım işçisi kadınlardan üniversiteli kadınlara kadar hemen her kesimden kadının ekonomik sorunlara yer verildi. Acar-Başaran, 19 Ağustos 2019 yılında Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir Belediyelerine atanan kayyımlar üzerinden iki yıl geçtiğini hatırlattı ve şöyle dedi:
“Kayyım rejiminiz değil; demokratik, ekolojik kadın özgürlükçü yerel yönetim sistemimiz kazanacak. Ne yaparsanız yapın eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ilkemizden asla vazgeçmeyeceğiz.”
Savaş politikaları
Acar- Başaran’ın kadın yoksulluğu ile ilgili de söyledikleri özetle şöyle:
"Savaş politikaları kadın yoksulluğunu arttırmaktadır. Çünkü savaş ve şiddetin sonuçlarını en ağır şekilde yaşayanların kadınlar olduğunu çok iyi biliyoruz. Nitekim bugün ülkede Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürütülen kirli savaş politikaları kadına karşı şiddeti derinleştirerek kadın yoksulluğunu, işsizliğini arttırmaya devam etmektedir.
"Kadınlar yoksulluk sebebiyle evlerini, yaşam alanlarını terk ederek mevsimlik tarım işçiliği yapmak için başka illere gitmek zorunda kalmaktadır. Gittikleri yerlerde her türlü emek sömürüsüne maruz kalan kadınların iş yükü misliyle artarken, kadınlar bir taraftan da şiddetin her türlüsüne maruz bırakılmaktadır. Savaş ve şiddet politikaları ile iktidarını ayakta tutmaya çalışan AKP-MHP erkek egemen ittifakının, yaşadığı krizin faturasını başta kadınlar olmak üzere halklara çıkarmak istediğinin farkındayız.
“Kışın soğuktan ve yağmurdan; yazın sıcaktan perişan oluyoruz!” diyerek isyanını dile getiren kadınlarla bir araya geldik. Yoksulluk sebebiyle evlerini, yaşam alanlarını terk ederek Şırnak’tan, Urfa’dan, Antep’ten, Mardin’den Adana’ya mevsimlik tarım işçisi olarak gelen, çadırlarda yaşam mücadelesi veren, mevsimlik tarım işçisi olarak biber ve fıstık tarlalarında çalışan kadınlarla buluştuk.
“Kadınlar sabah 6:00’dan akşam 17:00’ye kadar çalışıyor ve sadece 85-100 TL arasında ücret alabiliyor. Birçoğu ne kadar ücret alacağını dahi bilmeden çalışıyor. Bir günlük emeğiyle sadece yağ alabilen, aldığı parayla geçinemeyen, “Yaz kış çadırlarda yaşıyoruz, kışın soğuktan ve yağmurdan, yazın sıcaktan perişan oluyoruz” diyen kadınların yaşadığı bu yoksulluğun sorumlularının kendilerine yazlık saraylar inşa edenler, tanıdıklarına 4-5 maaş bağlayanlar olduğunu hepimiz biliyoruz.
"Diyorlar ki, “Eğitimde zirve yaptık!” Hadi gelin bunun cevabını da 14 yaşında tarlada çalışan kız çocuğu versin kendilerine: “Ne kadar ücret aldığımı bilmiyorum. Kardeşlerimle çalışmaya geliyoruz. Bilgisayarım yok, tabletim yok, internet yok. Ders alamıyorum.”İşte bu cümleler gerçeğin ta kendisidir. Haklı olanın sesi, tomarla para döküp inşa ettiğiniz, yalıtımı iyi saraylarınızın duvarlarını bile aşacak kadar güçlüdür.
'Bir tuvaleti onlarca kişi kullanmak zorunda kalıyorlar'
Bursa’da insanlık dışı koşullarda çadır kentlerde yaşayarak tarım işçiliği yapan kadınların sesi olacağız! Kadınlar, sabah 8:00’den akşam 20:00’ye kadar, erkeklerle aynı işi yapmasına rağmen erkeklerden daha düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Kadınlar yol, yemek, elektrik, su faturalarının tamamının kendilerine ait olduğunu belirtiyor. “Memleketimizde iş olsa buraya neden gelelim?” diyerek yaşadıkları emek sömürüsüne isyan ediyorlar.
"Üniversite öğrencileri geçimlerini sağlayamadıkları için Bursa’ya gelip çalışmak zorunda kaldıklarını belirtiyorlar. Günlük 90 TL alarak geçimlerini sağlayan kadınlar, hiçbir devlet desteği alamadıklarını söylüyor. Bakın bizler değil, Bursa’da o çadır kentte yaşamak zorunda olan kadınlar anlatıyor. “Su faturası bin liradan fazla geliyor. Elektrik faturası 30 çadıra toplam 4 bin TL geliyor. Pandemi koşullarında tahtalardan tuvalet, banyo yapıyorlar. Tarladan döndükten sonra saatlerce banyo sırası bekliyorlar. 19 kişilik bir ailenin sadece bir banyosu var, o da tahtadan. Bir tuvaleti onlarca kişi kullanmak zorunda kalıyor. Çadırların içi yağmur yağdığında çamur içinde kalıyor.”
'Kadınlar pandemi sürecinde korka korka işe geldiklerini belirtiyor'
““Maaşımız aynı, ancak alım gücümüz düşüyor” diyerek yaşam mücadelesi veren kadınların isyanıyız.Adana’da, Bursa’da sabah 8:00’den akşam 18:00’e kadar tekstil atölyelerinde çalışarak çoğu zaman asgari ücretin altında maaş alarak geçinmeye çalışan kadınlarla bir araya geldik. Üniversite öğrencisi genç kadınlar, okullarını bırakarak burada çalışmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Aldıkları ücret, geçimlerini sürdürmeye yetmiyor.
"Kadınlar pandemi sürecinde korka korka işe geldiklerini belirtiyorlar. Sadece bir gün dinlenme fırsatı bulabiliyorlar. “Dışarıdaki hayat çok pahalı, her gün zam yapılıyor, buna karşı maaşımız aynı, ancak alım gücümüz değişiyor” diyen tekstil işçisi kadınlarla dayanışma içerisinde olacağız.
'Üniversiteli kadınlar okurken yoksulluk sebebiyle çalışmak zorunda kalıyor'
"Yine platform üyesi üniversiteli genç kadınların sesini, isyanını buradan bir kez daha duyuruyoruz. Üniversiteli kadınlardan 5’inden 3’ü işsiz. Üniversiteli kadınlar okurken yoksulluk sebebiyle çalışmak zorunda kalıyor. Okulu bitiren genç kadınlar bir yandan işsizlik ile karşı karşıya kalırken diğer yandan öğrenim kredilerini ödeyemedikleri için cezai yaptırıma maruz kalıyor.
"Üniversiteli genç kadınların yaşadıkları sorunlar karşısında mücadele etmeye, onlarla dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz. Şu çok iyi bilinmelidir ki üniversiteli genç kadınların kadın düşmanı bu iktidardan hiçbir beklentisi yoktur, kalmamıştır. Kadın mücadelesi ve dayanışması ile üniversiteli genç kadınların emeklerinin sömürülmesine, işsiz bırakılmasına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz."
TIKLAYIN - Raporun tamamını okuyun
TIKLAYIN- Yoksulluğun kadınlaşması yazı dizisi-1: "Elde yok avuçta yok, 4 çocuk var"
TIKLAYIN – Yoksulluğun kadınlaşması yazı dizisi -2"Gelirimiz yok, çöpten geçiniyoruz"
(EMK)