Fotoğraf: Türkan Özer
Kimi hem tarlada çalışıyor hem üniversite sınavına hazırlanıyor. Kimi de elektriği suyu olmayan çadır kentte de tarlada da çalışıyor.
Türkiye’de özellikle pandemiyle birlikte açığa çıkan sorunlardan biri de kadın yoksulluğu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar-Başaran, 10 Şubat’ta başlattıkları “Kadın Yoksulluğuna Hayır” kampanyasının raporunu bugün (19 Ağustos 2021, Perşembe) paylaştı.
Kampanya boyunca, Ağrı, Bitlis, Adıyaman, Adana, Hatay, İzmir, Aydın, Bursa, Urfa, Ankara, Konya ve İstanbul’da tarım işçisi kadınlarla bir araya gelen Acar-Başaran gözlemlerini bianet’e anlattı:
“Kadın yoksulluğu meselesi çok gündemleşmedi”
“Nerdeyse bütün bölgelere gittik. Kadın yoksulluğu gündemi ile görüşmeler gerçekleştirdik. Kadınların çalıştığı alanlara ulaşmaya çalıştık. Bu mesele kadın yoksulluğu meselesi çok fazla gündemleştirilemedi.
“Son dönemde maalesef iktidarın cinsiyetçi politikalarından dolayı her gün şiddete uğradığımız bir yerde bu da bir gündem diyecek durumda değiliz. Kadınların her gün taciz edildiği bir dönemde kadın yoksulluğu maalesef geri planda kaldı. Bu şiddet konusunda bir tablosu ile karşı karşıyayız. Bu tablonun karşısında maalesef kadınların diğer sorunları gündem olamıyor.
“Kampanyamızın bir de adalet boyutu vardı. Adalet kavramını tek kullanmıyoruz maalesef ‘erkek adalet’ diyoruz. Bin yıllardır erkeklerin tekelinde olan bir adalet var. Bunu en çok kadına yönelik şiddet davalarında görüyoruz.
“Kadınlar sürekli suçlu ilan ediliyor. İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlar, polis şiddetiyle yüz yüze kalıyor. Kadınlar Meclis’e yakın bir noktada Sözleşme’yi savundukları için polislerce tecavüzle tehdit edildiler. Sabahat Tuncel, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Ayşe Gökhan yüzlerce kadın siyasetçi, kadınlar için mücadele verdikleri için cezaevinde.
“Adliye koridorları maalesef kadınlara bir adalet sağlamıyor ama toplumsal adalet de kadınlar için benzer bir durumda. Biz bunları gündemimize aldık kadınlara verilmeyen adaleti ve kadın yoksulluğunu gündeme aldık.
“Şu anda yoksulluk derinleşiyor pandemi döneminde yoksulluktan intihar edenleri duyduk belki daha önce de vardı şimdi insanalar arabaların önüne atıyorlar. Eskiden insanlar başka sebeplerle yaşamına son veriyordu ilk defa ailelerin yoksulluk nedeniyle intihar ettiğini gördük. Durum kadınlar açısından daha vahim. Kadınlar yoksulluk nedeniyle intihara yönleniyor.
“Kadınlar istihdama katılmada çok sorun yaşıyor. Güvenceli sürekli bir iş yok ve ücret eşitsizliği sorunları da yaşıyorlar. Bu iktidarın da çok çözmek istediği bir sorun değil. İktidara göre kadınlar evde dursun 3 çocuk doğursun sonra o çocuklar da kendi politikaları doğrultusunda ya öldürsün ya ölsün.
“AKP hiçbir zaman kadın erkek eşitliğini savunan bir parti olmadı. Hemen her konuda söz verdi ama hiçbir zaman kadın erkek eşitliği konusunda bir söz vermedi. Bunun fıtraten olamayacağını düşünen bir zihniyete sahipler.
“Dünyanın birçok ülkesinde sağ hareketler de benzer görüşte. Kadın ekonomik özgürlüğünü kazanınca itiraz etme şansını kazanıyor bu nedenle de istemiyorlar. Kadınlar şiddet görünce boşanamıyorsa nedeni ekonomik oluyor.
‘Ankara ve Konya’daki tablo dehşet’
“Bu derinleşen meseleyi yerinde gözlemek için gittik. Biraz kafamızda canlandırabiliyorduk. Gerçekten Ankara ve Konya’da gördüğümü tablo dehşetti. Gittiğimiz her yerde iktidarın çizdiği refah tablosunun ne kadar yalan olduğunu gördük. Gerçekten manipülasyonun toplum üzerinde etkili olduğunu insanların ne kadar zor koşullarda yaşadığını gördük.
“Ankara’da mesela Urfa’dan gelmiş mevsimlik işçileri ziyaret ettik. Artık mevsimlik işçi değillerdi neredeyse bir yılın 7 ayını oralarda geçiyorlar. Çadır kentlerde kalıyorlar.
"Aklınıza düzenli çadır kentler demezsin kendi emekleri ile yaptıkları derme çatma çadırlar. Hepsinin ortak bir söylemi vardı ‘Biz kendi topraklarımızda kendi karnımızı doyuramadığımız için buradayız.’
Çadır kentler
“Oysa Urfa tarımın ilk yapıldığı yer ve siz burada ekmeğinizi çıkartamıyorsunuz. Çok uzaklara gitmek zorunda kalıyorsunuz. Kadınlar şunu diyordu: ‘Neden kendi topraklarımızda emeğimizin karşılığını alamıyoruz, çalışamıyoruz?’
“Çoğu 12 saat çalışıyor. Hiçbirinin sigortası yok. Düşüp ölseler bir güvencesi olmadığı için bir hakkı yok. Çoğu ailesi ile geldikleri için çocukları da vardı.
"O çadır kentte doğan çocuklar vardı. Çocuk işçilerden söz etmiyorum doğduğunda çocuk işçi olarak doğan çocuklar vardı. Elektrik ve su yok. Çok zor bir koşullardalar. Eğitim alma imkanları yok. Kadınlar için mesai 24 saatti oralarda. Çoğu zaman emeklerinin karşılığını alamıyorlardı. Hemen her gittiğimiz yerde kadın yoksulluğunun başka boyutuyla karşılaştık.
Adıyaman
“Adıyaman’a gittiğimizde kendi mallarını ürettiklerinde aldıkları ücret kendi giderlerini karşılamayacak düzeydeydi.
“Üreticinin kazanamadığını ara komisyoncular büyük meblalarla kazanıyorlardı. Orada da genç bir kadın da şunu demişti: ‘Herkes geliyor ama kimse sorunlarımızı çözmüyor. Üniversiteye gitmek isteyen bir kadındı ama tarlada çalışıyordu,tableti yoktu. Başka genç kadınlar da vardı onun gibi.
Ege’de Roman kadınlar
“Ege’de Roman kadınlarla bir araya geldik. Onlar da görünmeyen kesimiydi toplumun. Gerçekten kendilerini gidip görmek ve söylemlerini dinlemek lazım.
"Bizim aktardıklarımız onların yaşadıklarını anlatmaya yetmez. Kentin en görünmez köşesindeler. Seçim süreçlerinde oy hesabıyla gidilen yerler. Yerel ve merkez tarafından hizmet verilmeyen yerler. Orada hiç unutmadığım şuydu, kadın tuvaleti için komşuya gidiyordu. 21. yüzyıl Türkiye’sinde yaşanıyor bu. Ege’de de müzisyen kadınlarla bir araya geldik. Bazıları enstrümanlarını satmak zorunda kalmıştı."
TIKLAYIN - Raporun tamamını okuyun
TIKLAYIN- Yoksulluğun kadınlaşması yazı dizisi-1: "Elde yok avuçta yok, 4 çocuk var"
TIKLAYIN – Yoksulluğun kadınlaşması yazı dizisi -2"Gelirimiz yok, çöpten geçiniyoruz"
(EMK)