Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, özellikle siyasi mahpusları etkileyecek olan yeni şartlı tahliye düzenlemesiyle ilgili soru önergesi verdi.
TIKLAYIN - Üniversiteliler “pişman olmamış” diye tahliye edilmedi
Şartlı tahliyede yapılan yasa değişikliği, 1 Ocak itibariyle uygulamaya başlandı.
Isparta’da üniversite öğrencisiyken katıldıkları basın açıklamaları gibi gerekçelerle “örgüt üyeliğinden” cezalandırılan Didar Boza, Mervenur İşleyici ve Ceylan Bozkurt, 4 yıl 8 ay hapiste kaldı. Şartlı tahliye yasasına göre 9 Ocak’ta tahliye edileceklerdi.
Aileleri hazırlandı, sokağa çıkma kısıtlamasına takılmamak için yasal izinlerini aldılar, kızlarını karşılamaya gideceklerdi. Ancak üç öğrenci de tahliye edilmeleri gereken tarihe bir gün kala, en az 6 ay daha hapiste kalacaklarını öğrendiler.
Şartlı tahliyelerini reddeden İzmir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı’nın kararındaki, cezaevinin psiko-sosyal yardım servisi raporunda Didar Boza’nın “suçunu kabul etmediği, yaptığı eylemin suç teşkil ettiğini düşünmediği, pişmanlık yaşamadığını ifade ettiği” gerekçesi ile tahliye edilmeyeceği belirtildi. Ayrıca “aynı suçu tekrar işleme riskinin olduğu düşünülmektedir” dendi.
Didar Boza hakkında “toplumla bütünleşme hususunda müspet bir kanaat oluşmadığı tespiti yapılmıştır” kararı verildi. Bir diğer tahliyeyi ret gerekçesi ise “57 kitap okuduğu fakat kurs veya manevi rehberlik (din görevlilerince yerine getirilen hizmet) faaliyetlerine yönelik bir talebi bulunmadığı” değerlendirmesi oldu.
Anneleri Nazlı Boza ile Nesrin İşleyici bianet’e yaptıkları açıklamalarda “çok üzüldüklerini, halen şokta olduklarını, bunun sadece mahpuslara değil, ailelere de ek ceza olduğunu” söylediler.
Avukat İmdat Ataş da bianet’e yaptığı açıklamada, yasa düzenlemesiyle, siyasi hükümlülere düşüncelerinden dolayı şartlı tahliye yolunun fiilen 1 yıllığına kapatıldığını ifade etti.
Didar Boza, Mervenur İşleyici ve Ceylan Bozkurt, Isparta’daki Süleyman Demirel Üniversitesinde öğrenciyken beş yıl önce tutuklanıp ceza almıştı, üçü de dördüncü sınıftaydı.
“Adil ve hukuki davrandığının teminatı var mı?”
Semra Güzel’in önergesinde de şu ifadeler yer aldı:
“1 Ocak itibari ile uygulamaya konulan şartlı tahliyede yapılan yasa değişikliği özellikle siyasi mahpusların şartlı tahliye edilmesinin önünü 1 yıl kapatıyor. Şartlı tahliye tarihi yaklaşanlar için savcı başkanlığında oluşturulan kurulların verdiği kararlar neticesinde mahpusların cezası uzatılabiliyor. Kurulda cezaevlerinin teknik işleri ile uğraşan kimseler dahi yer alırken avukat ya da barolardan temsilci olmaması ise kararı tamamen cezaevi yönetimine bırakan haksız bir uygulamayı doğuruyor.”
Önergede, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’den şu soruları yanıtlaması istendi:
* 1 Ocak tarihi itibari ile yürürlüğe konulan bu uygulamadaki temel amaç nedir? Özellikle siyasi mahpusları etkiliyor olmasının sebepleri nelerdir?
* Savcı başkanlığında toplanan bu kurullarda neden avukat ve baro temsilcisi bulunmuyor?
* Didar Boza, Ceylan Bozkurt ve Mervenur İşleyici hakkında öznel yargılara dayanan kanaatlerle verilen infaz yakma kararı hukuki midir?
* İzmir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı’nın adil ve hukuki davrandığının bir teminatı var mıdır? İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının kendi kişisel dünya görüşleri doğrultusunda verdikleri kararlar hukuki kararları hangi temelde bağlamaktadır?
* 4 yıl 8 ay cezaevinde kalarak haklarında verilen cezanın çoğunu yatan üniversite öğrencilerinin “suçunu kabul edip etmediği” bir gerekçesi olarak gösterilip infazlarının yakılması hukuki midir?
* Cezaevlerine giren herkesin suçunu kabul etsin, etmesin haklarında verilen cezayı yattığı düşünüldüğünde bu kararın hukuki bağlayıcılığı ne olmaktadır?
* Didar Boza hakkında psiko-sosyal yardım servisi raporunda yer alan “toplumla bütünleşme hususunda müspet bir kanaat oluşmadığı” soyut tespiti üzerinden infazının yakılması hukuki midir? Psiko-sosyal yardım servisinde çalışan kişiler bu kararı verirken hangi bilimsel argümanlar üzerinden vermiştir?
* Cezaevlerinde “kurs veya manevi rehberlik faaliyetlerine yönelik talepte bulunmamak” ceza olarak mı değerlendirilmektedir? Bütün mahpuslar tahliye olabilmek için bu hizmetleri talep etmek zorunda mıdır? Bu değerlendirmenin hukuki bağlayıcılığı nedir? (AS)