Haberin Kürtçesi için tıklayın
'Cumhurbaşkanına hakaret' ve iki bakana karşı da 'kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret' suçlamasıyla hakkında 12 yıl 10 ay hapis cezası istenen gazeteci Sedef Kabaş 49 günlük tutukluluğun ardından bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
Çağlayan’daki İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savcı Kabaş’ın cezalandırılması yönünde mütalaa verdi. Mahkeme ilk duruşmada kararını açıkladı. Sedef Kabaş'ın "kamu görevlisine hakaret" suçlamasından beraat ettirdi. "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasındansa 2 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum etti ve tahliyesine karar verdi.
Kısıtlı izleyici alındı
Salonun küçük olması ve pandemi tedbirlerini gerekçe gösteren mahkeme, duruşma salonuna sınırlı sayıda gazeteci ve gözlemci aldı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Sanatçı Melike Demirağ, CHP Milletvekili Utku Çakırözer ile İstanbul Barosu Başkanı Mahmet Durakoğlu duruşmayı takip edenler arasında.
Sedef Kabaş’ın Bakırköy Cezaevi’nden getirildiği duruşmada avukatları Uğur Poyraz ve Kerem Altıparmak hazır bulundu. Ayrıca duruşmaya AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu’nun avukatları da katıldı.
Hakimden Kabaş'a: Kendini anlatma
Kimlik tespitinin ardından Kabaş iddianameye karşı savunma yaparak başladı. “Mevcut iktidarın bana ve bize yaşattıklarına rağmen gerçekleri söylemeye devam edeceğim. Yurt dışında aldığım eğitimlerden sonra kendi isteğiyle yurda dönmüş bir gazeteciyim” diyen Kabaş’ın sözlerini hakim “Kendini anlatma” diyerek kesti.
Ardından Kabaş şu savunmayı yaptı:
Gazeteci olmak dışında bir eğitmen olarak öğrenciler yetiştirdim, konferanslar vermiş, danışmanlık yapmış biriyim. Geçtiğimiz yıllarda başka bir konuşmam AKP’liler tarafından montajlanarak yayınlanmıştı.
Konuşmamın içeriği kasıtlı bir şekilde çarpıtılmış ve kamuoyuna izletildi. Goebbels yöntemlerini eleştirdiğim konuşmam, Goebbels yöntemleriyle hedef gösterildi. Bu kişiler şimdi de atasözünden hakaret çıkarıp cezalandırılmamı istiyorlar. Ben bugün IŞİD üyesi olup, emniyetin canlı bomba listesinde olsaydım serbest olacaktım, uyuşturucu ticareti yapsaydım rahat rahat dolaşacaktım.
Otele, devlet ihalelerine çöküp millete küfretseydim suçlu olmayacaktım. Merak ediyorum acaba hukuk karşısında hakkımı aramak bu husumetin sebebi midir?
Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam. İktidarı gerekirse en ağır şekilde eleştiririm ve takdir edersiniz ki bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır ve bir gazetecinin görevidir.
Sözlerimde Erdoğan’ın ismini bile kullanmadım ama üzerine alındı. Bunların hepsi eleştiri, hakaret olarak kabul edilemez. Aksi halkın haber alma hakkını gasp etmek anlamına gelir.
Dünyanın hiçbir hukuk devletinde yaşanmayacakları yaşattılar bana. Yatarı belki birkaç saat olan bir suçtan bile hapis yatırdılar. Nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki 13 yıla yakın hapis yatmamı talep ediyorlar. Sözü ve kalemi dışında gücü olmayan bir kadına iktidarın gücünü kullanarak saldırdılar. Bunca saldırının öfkenin karşısında yüce Türk adaletine sığınıyorum. İddia edilen suçları kesinlikle kabul etmiyorum, beraatımı ve tahliye edilmeyi talep ediyorum.
Kabaş ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB/ 5 yıl içinde başka bir suç işlememesi halinde cezanın ertelenmesi) kabul etmediğini beyan etti.
Erdoğan ve Soylu'nun avukatlarından katılma talebi
Kabaş’ın savunmasının ardından Süleyman Soylu ve Erdoğan’ın avukatları şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini söyledi.
Duruşma savcısı da Soylu ve Erdoğan’ın 'suçtan zarar görme' ihtimaline karşın davaya katılması talebinin mahkemece kabulüne karar verilmesini istedi.
Ardından Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz söz aldı. Ancak hakim, Poyraz usul hukukuna ilişkin konuşurken sık sık araya girdi ve "Biz de biliyoruz" diyerek Poyraz’ın savunmasını böldü.
Poyraz savunmasında "Bu ülkede Tayyip Erdoğan’ın talebine karşı duracak bir hakim var mıdır? Bu kararı verecek hakimin sürülmeyi göze alması gerekir. Bu dava burada bitmeyecek." dedi.
Ardından söz alan Kerem Altıparmak da "Cumhurbaşkanının avukatı müvekkilinin buraya gelmeyeceğini söyleyerek açıkça ayrıcalık istiyor. Zarar gören kişilerin gelip mahkeme salonunda şikayetini anlatması gerekir. Eğer Anayasaya’yı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) tanıyorsanız bu katılma taleplerini kabul edemezsiniz" dedi.
Savcı Kabaş'a ceza istedi
Hakim ise Soylu ve Erdoğan'ın katılma taleplerini kabul etti. Ardından da duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını sundu.
Kabaş'ın "cumhurbaşkanına hakaret" ve Süleyman Soylu hakkındaki sözleri için "kamu görevlisine hakaret" suçlamalarından cezalandırılmasını istedi. Cezaların üst sınırdan verilmesini talep etti.
Savcı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu açısından da hakaret suçu oluşmadığı gerekçesiyle Kabaş’ın bu suçlamadan beraatına karar verilmesini istedi.
Ayrıca Savcı Kabaş'ın tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti. Hakim mütalaasının ardından duruşmaya 15 dakika ara verdi.
Aranın ardından konuşan Kabaş’ın avukatlarından Bahar Ünlüer “Müvekkilin bakmakla yükümlü olduğu 12 yaşında bir oğlu var. 49 gündür tutuklu olması nedeniyle annesinin bakım ve şefkatinden uzak. Parkinson hastası büyük annesinin yanında kalıyor.” dedi.
Kerem Altıparmak’sa “Burada çok ciddi bir aile hayatına müdahale var. Tutukluluğun devam etmesi bunu etkileyecektir. Katılanların avukatı AİHM’e başvurmayı tehdit olarak dile getirdi. Vedat Şorli kararı kesindir, bakanlar kuruluna yollanmıştır ve siz de buna uymak zorundasınız” dedi.
İlk duruşmada karar
Mahkeme bu beyanların ardından duruşmaya bir yarım saat daha ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme Sedef Kabaş'ın "kamu görevlisine hakaret" suçlamalarından beraat kararı verdi.
Kabaş'ın "cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işlediği sabit olduğu gerekçesiyle 2 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum etti ve tahliyesine karar verdi.
(HA)