Son bir haftanın gündem konusu toplu taşıma araçlarında taciz.
Evet, buna taciz denir. Adını açıkça koymak gerek.
Kampanya görseline ve sosyal medyada paylaşılan fotoğraflara uzaktan, göz ucuyla baktığımızda bile bunun taciz olduğunu açıkça görebiliyoruz. Tuğçe Sarıgül’ün daha önce bianet’e söylediği gibi, bu tacizin altında yatanın “erkeklerin kadınları yok sayması, alanları sadece kendilerinin zannetmesi, fiziken fazla alan kaplama isteğinin tamamen iktidar olma arzusuyla alakalı bir durum” olduğunu da biliyoruz.
İstanbul Feminist Kolektif, o kadar yaygın bir sorunu görünür kıldı ki, “Bacaklarını topla, yerimi işgal etme” cümlesini gören her kadın, “İşte budur” dedi, bu konuda yalnız olmadığını anladı ve çıkartmaları nasıl edineceğini düşünmeye başladı.
Ama tahmin edileceği üzere, çözüm yine eşitliği sağlamak yerine ayrımcılıkta aranmaya başladı.
Yeni Şafak, çareyi kadınlarla erkekleri farklı taşıtlara bindirmekte bulmuş. Saadet Partisi’nin 2012’de ortaya attığı dünya saçması “kadınlara özel pembe metrobüs” önerisini hatırlatmış. Hatta bu öneri o kadar kafalarına yatmış ki, haberi “Bacaklarını topla' çığlığına 'Pembe Metrobüs' çaresi” başlığıyla görmüşler.
Evet, ya! Bu nasıl aklımıza gelmedi? Toplu taşımada herkesin birbirine saygı gösterip, insan gibi oturması yerine, kadınlarla erkekleri farklı araçlara bindirelim.
Hatta tecavüzleri önlemek için kadınlar pembe sokaklardan, erkekler mavi sokaklardan yürüsün!
Bu pembe metrobüsler çıkacaksa eğer, erkekler için de V şeklinde koltukları olan mavi metrobüsler de üretilsin ki rahat etsinler.
Kadınlar da hayatlarını taciz öznesi olarak sürdürmeye devam etsinler.
Pembe metrobüs uygulaması da tutmazsa, artık kendi Anarres’imizi bulup oraya gideriz. Anarres’i de “Türk”leştirip adına “Pembe Uydu” deriz mesela. (ÇT)