İnsanlık, birbirinden oldukça farklı birçok amaç için her gün milyonlarca fikir ve meta üretiyor. Edebi veya sanatsal ürünler de dahil olmak üzere üretilen bu fikir ve metalar eğer benzersizlik içeriyorsa da, fikri mülkiyet yasaları tarafından güvence altına alınıp kişinin ürettiği şeyler üzerinde aidiyeti sağlanıyor. Peki, sanat, edebiyat, müzik, fotoğraf ya da başka bir ürün, insan zekası ile değil de yapay zeka tarafından oluşturulursa ne olacak?
Kaliforniya’da görülen bir davada, Endonezya’dan bir makak maymununun, özçekim fotoğrafının telif hakkını alamayacağına hükmedilmişti. İlgili dava, maymun tarafından çekildiği öne sürülen bir fotoğrafın kullanımının, maymunun telif haklarının ihlali olduğunun iddia edilmesinin sonrasında açıldı. Ardından, fotoğrafçı David Slater hakkında dava açıldı. Ancak, hakim iddiayı reddetti. Buradan fikri mülkiyetin çoğunlukla insan merkezli olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, neden fikri mülkiyet çoğunlukla insan merkezlidir? Bunun arkasında birçok felsefi ve diğer sebep var. Örneğin John Locke, 17. yüzyılda doğal haklar üzerine yaptığı çalışmalarda, insanların ürettiklerinin ve emeklerinin üzerinde doğal bir hakkı olmasının insanlığın ortak çıkarına hizmet ettiğini belirtiyordu. Tabii ki, ilgili konu için farklı ekonomik gerekçeler de var.
* David J Slater / Wikipedia Commons, BY BY-NC
Fikri mülkiyetin korunması, ekonomik ilerleme için gereklidir. Eğer zekanın sonuçları korunmuyorsa, bu, insanların ürünleri imal etmekten, sergilemekten ve diğer insanların kullanımına sunmaktan alıkoyabilir. Bu durum, nihayetinde insanlığın ilerlemesini etkileyecektir.
Zeka ve ürünleri, kendi içinde bir değer olarak korunmalıdır ve bu, gerçekten, fikri mülkiyetin haklı sebeplerinden biridir. Ancak, bütün bu gerekçeler arasında, yapay zekanın ürünlerini hangi konuma yerleştirmemiz gerekiyor? Çünkü, insan üretimi yapay zekalar da kendi ürünlerini ortaya çıkarmaya başladılar. Yakın bir zamanda da, birçok alanda yapay zekanın üretimi metalarla karşılaşacağımız aşikar. Bu sebeple, yapay zekaya sahip cihazların zekaya verdiğimiz önemi korumak için telif hakkına sahip olduğu kabul edilmesi doğru olabilir.
Yapay zekalı makineler söz konusu olduğunda, son yıllarda kayda değer pek çok adımın atıldığını görebiliyoruz. 1970’lerde, İngiliz bir sanatçı olan Harold Cohen “makine üretimi sanat” hakkında yazılar yazmıştı ve soyut görüntüler üreten yazılım AARON’ı geliştirmişti.
Diğer taraftan, IBM Watson, yapabildiği birçok şeyin yanında, sorulara cevap vermek için doğal dili çözebiliyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacı Igor Mordatch’ın geliştirdiği algoritmada da, robotlar hedefleri gerçekleştirmek için kendi optimal araçlarını öğrenebiliyor ve öğrendiği araçlarla çalışabiliyor.
Fakat bunu “zeka” olarak adlandırıyor olmamıza rağmen, birçok kişi yapay zekaya sahip makinelerin fikri mülkiyet sahibi olabileceği fikrini desteklemeye isteksizdir. Tartışmadaki bu argümana sahip taraf, kabaca, fikri mülkiyetin yalnızca zekayı korumak için olmadığını savunur. Burada, yalnızca insana ait olan zeka ürünlerinin ve uzun zamandır toplumlar arasında yer edinmiş zeka kavramının korunmasının amaçlandığı öne sürülür.
Akıllı makinelerin yaptıklarının sonuç olarak bir insan programcının ürettiği programın veya algoritmanın işletilmesi olduğu gerçeği önümüzde duruyor. Dolayısıyla, bu akış içerisinde düşünüldüğünde, yapay zeka üretimi ürünlerin fikri mülkiyet haklarının yapay zekaya teslimi gibi bir şey söz konusu olmamalıdır. Bu şekilde, insanlar yapay zeka sistemlerinin ürünlerinin de telif haklarına sahip olurlar, sonuçta bu ürünleri geliştirdiler.
Her ne kadar insan yapımı olsalar da, özellikle yakın gelecekte insan zekasına daha da çok benzeyen yapay zekalarla karşılaşacağız. Hatta, insan üretimi yapay zekaların ürünü olan yapay zekaları göreceğiz. Suudi Arabistan vatandaşı olduktan sonra “bir bebeğe sahip olmak istediğini” söyleyen robot Sophia da dahil olmak üzere, makinelerin her geçen gün daha da çok [onları geliştiren] insana benzediğini unutmamak gerekiyor. Peki, bir yapay zekanın, kendi ürünlerinin fikri mülkiyetine sahip olamaması ile zeka kavramımızın doğasının çelişmesi sözkonusu mu?
University of Westminster’den Paresh Kathrani, yapay zekanın kendi başına bir fikri mülkiyet hakkına sahip olmamasının, zekanın öz değerini riske atacağını düşünüyor. Kathrani’ye göre; başlı başına bir zeka kavramından söz ediyorsak, yapay zekanın ürünleri de tıpkı insan zekasının ürünleri gibi birer yaratıcılık örneğidir. Dolayısıyla, yapay zekaların da kendi fikri mülkiyet haklarına sahip olmaları kaçınılmazdır.
Avrupa Birliği, yapay zeka tabanlı makinelerin ve robotların gelecekte sahip olacağı önemi kabul etti ve bir robot kanununun yürürlüğe konulmasının düşünülmesini talep etti. Fikri mülkiyet hakları da, yapay zekalar ve robotlar için ihtiyaç duyulan yasal statünün bir parçası olabilir. (YCD/AS)
“Yapay Zekalar Ürettikleri Şeylerin Fikri Mülkiyet Haklarına Sahip Olabilir mi?” başlıklı makale ilk olarak BilimFili’nde yayınlandı.
Kaynaklar ve ileri okuma:
What is Intellectual Property?, World Intellectual Property Organization
We, robot: the computer co-authoring a story with a human writer, The Conversation
Jon M. Garon, Normative Copyright: A Conceptual Framework for Copyright Philosophy and Ethics, 88 Cornell L. Rev. 1278 (2003) Available at: http://scholarship.law.cornell.edu/clr/vol88/iss5/2
A Master Algorithm Lets Robots Teach Themselves to Perform Complex Tasks, MIT Technology Review
Khong, Dennis W. K., The Historical Law and Economics of the First Copyright Act. Erasmus Law and Economics Review, Vol. 2, No. 1, 35-69, March 2006. Available at SSRN: https://ssrn.com/abstract=986202
Civil Law Rules on Robotics, European Parliament
Sophia the robot wants a baby and says family is ‘really important’, BBC
Could intelligent machines of the future own the rights to their own creations?, The Conversation