Osmanlı’da ilk matbaayı Yahudi Nahmias kardeşlerin kurduğunu, geçmişten günümüze 101 Yahudi yayın olduğunu, enginarı, ipekböceğini Yahudilerin getirdiğini biliyor muydunuz? Peki Şabat, Hanuka, Hamursuz size tanıdık geliyor mu? Ya maftirim tasavvuf musikisi?
Türkiye’nin en kapalı toplumlarından biridir Yahudiler. Bunun sebebi sayılarının 20 bine düşmesi değil sadece, esas neden yüzyıllardır varolan günlük dildeki deyimlere de yerleşmiş olan önyargılar ve Yahudi düşmanlığı.
Yahudi toplumu bu kapalılığı ve önyargıları kırmak için son yıllarda daha görünür olmanın çabası içinde. Yahudi Tanıtım Günleri Holokost Anması, Struma Anması, kamusal alanda yapılan ilk Hanuka kutlaması bu çabanın adımları.
İşte Neva Şalom Sinagogu’na taşınan 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi de Yahudi toplumunu yakından tanımak için çok iyi bir fırsat.
Müze aslında yeni değil, 2001 yılından itibaren Zülfaris Sinagogundaydı. Daha çok kişiye ulaşması için zamanında Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı Galata’da yer alan Neva Şalom Sinagogu’na taşındı. Tabii içeriği baştan aşağıyı zenginleştirilerek.
Sinagog ve müzenin birlikte yer aldığı binaya girmek için kimlik kartınızı vermeniz ve 3-4 kapıdan geçmeniz gerekecek. 65 yıllık Neva Şalom Sinagogu’nun üç kez saldırıya uğradığını hatırlatalım.
Levi: 2300 yıldır bu topraklardayız
Müzenin Yahudi tatlarının da yer aldığı kafesinde yapılan toplantıda konuşan Vakıf Başkan Yardımcısı Moris Levi, Hz İbrahim’in torunları olan Yahudilerin yaklaşık 2300 yıldan fazla bu topraklarda yaşadığını ancak 500. Yıl Vakfı Müzesi ismini 1492 yılında İspanya engizisyonundan kaçarak Osmanlı topraklarına gelen Sefaradlardan aldığını hatırlatıyor.
Levi, Sefaradların kuşkusuz 2. Bayazıd’ın vicdanı sayesinde buraya geldiğini ancak gelirken de devleti payidar kılmak için tüccar, esnaf, diplomat, tıb insanı, öğretmen, düşünür, hukukçu, sanatçıları da beraberinde getirdiğine dikkat çekiyor:
“Bu müzeyle tarihimizi, değerlerimizi, getirdiklerimizi, vatanımızın diğer unsurları ile karşılıklı etkileşimleri, lezzetlerimizi, müziğimizi, bu toprakların zenginliğinin, mozaiğinin bir rengi bir parçası- ufak olsak da faydalı bir parçası -olduğumuzu yansıtmayı hedefledik.”
Müzeyi, Müze Müdürü Nisya İşman Allovi’nin rehberliğinde gezdik. Baştan söyleyeyim, müze modern müzecilik anlayışı ve teknolojik altyapıyla oldukça keyifli tasarlanmış. Baştan aşağı gezdiğinizde yüzyıllardır aynı topraklarda yaşadığınız ancak karşılaşamadığınız Yahudi toplumuyla tanışma fırsatı buluyorsunuz.
"Gri sayfaları da müzeye koyduk"
Siz yine kendiniz gezin ama birazcık tanıtalım.
İlk bölümde milattan önce dördüncü yüzyıldan günümüze kadar Anadolu topraklarındaki Yahudi tarihi anlatılıyor. Sabetay Sevi’nin anlatıldığı bölüme gelince Nisya İşman Allovi, “Büyük travmadır. Yahudi toplumunun 200 sene kapanmasına neden oldu Sabetaycılık” diye açıklıyor.
Yakın tarihin anlatıldığı dokunmatik panoda konular resim ve videolarla desteklenerek verilmiş. Burada Yahudi toplumunda travma yaşatan dönemler Varlık vergisi, Trakya olayları, 20 sınıf askerlik, Struma faciası da yer alıyor.
Moris Levi, müzenin içeriğinin cesurlaştırıldığına da dikkat çekiyor: “Bir yerde bu kadar uzun süre yaşarsanız pembe sayfaların yanında gri sayfalar da olur. Eski müzede bu sayfalar yoktu. Şimdi bunları da ekledik."
Basın için ayrılan bölümde Cumhuriyet öncesi ve sonrası yayımlanan Türk Yahudi basınına ait gazete örnekleri, matbaa objeleri ve tarihçe yer alıyor. 1840’dan günümüze tam 101 yayın var.
Başta dedik, 1493 yılında İspanya’dan göç eden Nahmias kardeşler ilk matbaayı II. Beyazıt’ın iznini alarak kuruyor. 1512 yılında basılmış olan ilk kitaplardan Midraş Teilim eseri de müzenin önemli parçalarından.
Sünnet ve düğünleri de izleyebilirsiniz
Neva Şalom Sinagogu ile müze arasında fiziki bağlantıyı kuran “midraş holü” sinagog içinde yapılan sünnet, düğün, Bar Mitzva gibi ritüelleri canlı olarak izlemenizi sağlıyor.
Etnografya bölümünde ise doğumdan ölüme yaşam döngüsü objeler, belgeler, resimler ve videolarla aktarılıyor.
Son bölümde Yahudi gelenekleri, bayramlar, yemek ve dil kültürü, müzik ve Yahudilerin çoğunlukla yaşadıkları bölgelerde yer alan sinagog, mezarlık gibi yapılar panolar ve dokunmatik ekranlarda anlatılıyor.
Özellikle yemek bölümü çok eğlenceli olmuş. Dokunmatik ekranlarda yemek tariflerini izleyebiliyor, istediğiniz tarifi kendinize mail atabiliyor, ya da panolardaki tarifleri koparıp yanınıza alabiliyorsunuz. Patlıcanlı borekitası tavsiye ederim.
Müzede belirli günlerde Sefarad ezgilerinden oluşan müzik dinletileri, paneller ve söyleşiler, kitap tanıtımları, film gösterimleri gibi etkinlikler yapılması planlanıyor.
Müzenin hediyelik eşya dükkanında Türkçe, Judeo-İspanyol ve diğer dillerde Yahudilik tarihi ve kültürünü anlatan kitaplara, romanlara, müzik CD’lerine ve DVD’lere de ulaşabilirsiniz.
Müzeyi pazartesi-perşembe arası 10:00-16:00, cuma: 10:00-13:00 ve pazar: 10:00-14:00 saatleri arasında isteğe bağlı olarak bağış yaparak gezebilirsiniz. (NV)
Fotoğraflar: Mıgırdiç Arzivyan