Medyada "Afet Yönetimi, Afet Yönetim Merkezi, oluşan doğal afet bilinci, Coğrafi Bilgi Sistemi, olası bir afete karşı hazırlıklı olmak, Çorlu'dan Bolu'ya kadar uzanan bir İstanbul Nazım Planı" vb. gibi şeylerden bahsedilirken adı geçen, düşünülen veya ima edilen tek doğal afet deprem oluyor.
Evet! Ülkemiz bir deprem ülkesidir, kaybımız çok ve yaramız derin... Ama doğal afet ormanında, deprem ağacına çok yakından baktığımız bu günlerde, doğal afetler ile mücadeleden bahsedenlerin bu ağacın arkasındaki ormanı görmeyen ve yaklaşık olarak diğer 30 çeşit doğal afeti inkar eden yaklaşımları da ülkemiz için doğru ve çıkar bir yol da değildir.
Halbuki, "dolu, şiddetli yağmurlar, taşan dereler, toprak kaymaları, yıkılan evler, su basan iş yerleri, dereye uçan otomobiller, telef olan hayvanlar ve milyarlarca liralık zarardan" bahsedilirken de afetin, afet bilincinin, afet yönetiminin ve imar planın da bahsi geçmelidir ki, Türkiye de gerçek anlamda bir doğal afet bilinci oluşuyor olsun.
Doğal Afet Nedir ki?
Dünyada süre gelen doğa olayları, insanların yaşamını önemli ölçüde etkilediğinde, doğal afet olarak nitelendirilir. Diğer bir deyişle, doğal afetler, toplumun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel faaliyetlerini önemli ölçüde aksatan, can ve mal kayıplarına neden olan doğa olayları olarak da tanımlanabilir.
Doğal afetlerin büyük bir kısmı hava şartları ile çok yakından ilişkilidir .
Örneğin, orman yangınları, tarımsal zararlılar, tarımsal ve hidrolojik kuraklık, çölleşme, göl ve deniz su seviye yükselmeleri, çığ ve seller vb. hava şartları ile yakından ilişkisi olan doğal afetlerdir. Yağışlar, şiddetli yerel fırtınalar, tropikal fırtınalar, fırtına kabarması, şiddetli kış şartları, kırağı, don vb. ise hava şartları tarafından direk olarak oluşturulan afetlerdir. Meteorolojik şartlar ile doğrudan ve dolaylı olarak ilişkili olan doğal afetlerin tümü, meteorolojik afetler veya meteoroloji karakterli doğal afet olarak adlandırılır.
Dünyada etkili olan 31 çeşit doğal afeti, Bryant (1993), şiddetini, oluşum sürelerini ve etkilerini esas alarak değerlendirmiş ve önem sırasına göre dizmiştir. (MMO, 1999).
Böylece, dünya ve Türkiye genelinde konu ele alınınca, doğal afetlerin büyük bir kısmını meteorolojik afetlerin oluşturduğu görülür. Yine bu tabloya göre doğal afetlerin en önemli üçünü de meteorolojik afetler oluşturmaktadır.
Doğal afetlerden, ülkemizde gözlenebilirliği ve etkileri bakımından önemli olan 22 adet meteoroloji karakterli doğal afet TMMOB Meteoroloji Müh. Odası tarafından ele alınıp kısaca tanıtılmış ve çözüm önerilerinde bulunulmuştur (MMO, 1999. Tablo 1.) Dünyadaki doğal afetlerin karakteristik özellikleri ve çeşitli etkilerinin puanlanmasına göre önem sıraları (Bryant, 1993). Buradaki puanlamada ve önem sırasında ölçek 1'den (en büyük veya önemliden) 5'e (en küçük veya önemsize) kadar değişmektedir.
Yerin Üstüne de Dikkat!
Ülkemizde şehir vb. yerleşim yerlerinin seçiminde, yerleşim kararlarının alınmasında ve şehir planlamasında meteorolojik şartlar da yeterince göz önüne alınmamaktadır. Birçok vatandaşımız imara açılan sel ve çığ yataklarına yerleşmiş ve uykusunda hiçbir uyarı vb. olmadan hayatını kaybetmiş ve kaybetmektedir. Birçok şehrimiz de, hava kirliliği problemi ile boğuşmaktadır. Artık ülkemizde, şehir planlamaları, sanayi ve yerleşim bölgelerinin seçimi vb. problemlerin disiplinler arası çalışmaları gerektirdiği bilincine varılmalı ve gerekli meteorolojik etüdler de zorunlu tutulmalıdır.
Türkiye, ders almak için yeterli sayıda meteorolojik afet de yaşamıştır zaten...
Örneğin, 18-20 Haziran 1990'da Trabzon'da; 16-17 Mayıs 1991'de Doğu Anadolu Bölgesi'nde; 25-26 Ağustos 1982'de Ankara ve çevresinde; 1994'de Marmaris'te; 13 Temmuz 1995 Senirkent'te; 3-4 Kasım 1995 İzmir'de; 19-22 Mayıs 1998'de Batı Karadeniz ve 14-15 Ağustos 1998'de Trabzon Sürmene-Köprübaşı-Beşköy'de görülen sellerde , yanlış yerleşim ve alt yapı eksiklikleri ile birlikte, ülkemizde modern anlamda sel ve fırtına uyarısı yapılamadığı için çok fazla can ve mal kayıplarımız olmuştur.
Gelişmiş ülkelerdeki fırtına öncesi halka yapılan modern fırtına uyarıları , eğitim ve bilimsel hazırlıklar Türkiye'de de yapılabilse ülkemizde de can ve mal kayıpları kesinlikle çok daha az olacaktır. Diğer bir deyişle, yerin üstüne de dikkat etmek için daha ne bekliyoruz ki?
Metorolojik afete erken uyarı
Dünya Meteoroloji Örgütü'ne (WMO) göre, sadece 1980'li yıllarda dünyada 700,000 kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmiştir .
Meteorolojik afetlerin "Önceden Tahmin Edilerek Erken Uyarılarının Yapılabilmesi", deprem vb. diğer doğal afetlerden onları farklı kılan tek ve en önemli özelliktir. Bu özellikten yararlanarak, gelişmiş ülkelerin afet yönetim programlarının bir parçası olan meteorolojik tahmin ve erken uyarı, planlama ve eğitim ile can kayıplarında önemli azalmalar ve ekonomik zararlarda da önemli düşüşler sağlanmıştır (MMO, 1999).
Depremi habercisi aygıt yok ama... Afetler tahmin edilebilir
Medyadan depremi önceden saptayabilen bir aygıtın geliştirildiği ve bazı depremlerin önceden bilindiği şeklinde çıkan haberler, ülkemizde çok ilgi uyandırmaktadır. Dünyada bir örneği olmayan bir aygıta bu kadar ilgi duyan bir ülke, gelişmiş ülkelerde yıllardır meteorolojik afetleri tahmininde kullanılan bilim ve teknolojinin neden bu ülkesinde yeterince kullanmadığını ise hiç sorgulamamaktadır.
Daha da acıklısı, 3254 sayılı Devlet Meteoroloji İşleri (DMİ) Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki kanuna bakınız. Sel, fırtına, çığ, kuraklık, don, dolu vb. gibi meteorolojik afetler ile ilgili tek bir kelime var mı?
Güzel havaları tahmin için kurulmuş
Türkiye'nin Ulusal Meteoroloji Servisi sanki sadece "güzel havaları tahmin etmek için kurulmuş!" Üniversitelere danışılmadan, 1986 yılında güya günün şartlarına göre yenilenen bir kanun , meteoroloji biliminin felsefesine ancak bu kadar aykırı olabilirdi.
ABD, İngiltere'den vazgeçtik Kenya Ulusal Meteoroloji Teşkilatı bile şiddetli hava olaylarını tahmin edip halkı uyarmak ile görevliyken Türkiye'deki meteoroloji gerçeğini akıl ve mantık ile açıklamak mümkün değildir.
Sonuç olarak Türkiye'de meteoroloji karakterli doğal afetler de sık sık birer felakete dönüşerek gelişmiş ülkelere göre çok daha fazla insan ve ekonomik kayıplara neden olmakla birlikte, geçerli çözümler de geliştirilememektedir.
Halbuki doğal afetler ile mücadelede, meteoroloji biliminin de nasıl kullanılabileceğini gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerdeki (örneğin, ABD'nin FEMA, Federal Acil Durum Yönetim Dairesi'nin) uygulamalardan açıkça görmek mümkündür.
Türkiye'de de hortumun tahribatı giderek artıyor
"Türkiye'de hortum, tayfun gibi doğal afetlere çok şükür pek rastlanmıyor..." türü görüşlere de katılmak mümkün değildir.
Evet Türkiye'de tayfuna; İstanbul ve Ankara'da da hortuma pek rastlanmıyor ama, Türkiye sadece İstanbul ve Ankara'dan ibaret değil ki; Örneğin, Dalaman, Konya, Alanya, Diyarbakır, Balıkesir, Şile, Serik, Ceyhan, Mersin, Çanakkale vb. yerlerdeki hortumların meydana getirdiği trilyon liralık maddi hasarlar ve can kayıplarını, ateş düştüğü yakar misali, bir de oradaki insanlara sormak gerekir. (Internete girilip Türk basınını taranırsa Türkiye'de hep inkar edilen meteorolojik afetlerden bir olan hortumun ülkemizde giderek artan tahribatı hakkında az da olsa bir fikir edinebilirsiniz.)
Afet İşlerinde tek bir meteoroloji mühendisi yok
Yukarıda gösterildiği gibi deprem ve volkan patlamaları dışındaki tüm doğal afetler meteoroloji bilimi ile doğrudan veya yakından ilişkilidir. Buna rağmen, ülkemizin Afet İşleri Genel Müdürlüğü şimdiye kadar tek bir meteoroloji mühendisi dahi istihdam edip meteoroloji biliminden yararlanmamıştır. Umarız, artık bilim ağır basar da, siyasi ve büyük meslek gruplarının etkilerinden uzak kalınarak Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü (TAY) meteoroloji biliminden de uzman seviyesinde gerektiği şekilde yararlanabilir.
Gelişmiş ülkelerde fırtına uyarıları , meteorolojinin topluma sağladığı en önemli ve hayati hizmetlerinden biridir. Ülkemizde uzun yıllardan beri meteoroloji mühendisleri bu önemli görevlerini gelişmiş ülkelerdeki meslektaşları gibi en iyi şekilde yaparak ülkelerine hizmet etmek ve Türk ulusunun meteorolojik afetlerden dolayı ortaya çıkan can ve mal kayıplarını en aza indirgenmesine katkıda bulunmak istemektedir.
Ülkemizdeki siyasi iradenin, yıllarca süre gelen yanlış uygulamalarından vazgeçerek, artık Türk meteoroloji camiasında meteoroloji mühendislerine yeterince fırsat vermesini ve yıllardır özlenen bilimsel ortamın doğmasına katkıda bulunması gerekiyor.
Depremle birlikte tüm doğal afetlere çözüm aramak...
Türkiye'de ilk ve orta dereceli okullarda duvarlara "Depremler değil çürük bina öldürür" türü yazılar asılarak "Sağlam zemine sağlam bina yaparak" depremden korunmanın mümkün olduğu vurgulanmaktadır.
Ona karşılık, dünyanın bir numaralı doğal afeti olan kuraklıktan korunmak çok ama çok daha zordur !
Şu an dünyanın en büyük çevre problemi ve gelecek kuşaklar için doğal afet potansiyeli olan küresel ısınma ve iklim değişimi hakkında ne zaman somut bir şeyler yapıp okullara gireceğiz? Doğal afetlerin büyük bir kısmı ile onları sadece inkar ederek mücadele edemeyiz...
Türkiye'nin de doğal afetler ile mücadelede başarılı olabilmesi için, deprem ile beraber tüm diğer doğal afetleri bir bütün halinde, eğitim dahil tüm yönleriyle ele almaktan, tartışıp çözümler geliştirmekten ve gerekli reformları yapmaktan başka bir çaresi yoktur...
_________________________________
KAYNAKLAR
* Bryant, E.A., 1993: Natural Hazards, Cambridge University Press.
* MMO, 1999: Meteorolojik Karakterli Doğal Afetler ve Meteorolojik Önlemeler Raporu, TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası, s. 61, 1999.