Yine günümün yarısı Tophane'de geçti. Bu kez saldırganlardan biriyle beraberdim. Adı. E. Önce onun söylediklerini yazayım, sonra mahallede dönen yeni kavga senaryosunu...
E ile görüşme...
Karabaş Camii'nin önünde E. İle buluşuyorum. Genç bir adam,. Kirli sakalı var. Beni "mavi kuvvet" diye tanıtmışlar. Bu yüzden saygıda kusur etmiyor. Görüşme için araya girenler yüzünden de mütemadiyen "Abi" demekte. Gerçi geçen gece Boğazkesen'dekilerden biri olsam bana da çakardı iki tane... Bunu biliyorum; ama yine de nefret edemiyorum. Yüzüne bakarken.
E., AKP'li olduğunu söylüyor... Recep Tayyip Erdoğan'a da hayran. İki yıl önce tövbe etmiş... Ancak arada bir kaçamak yapıp demleniyor. "Dindar mısın?" diye soruyorum... "Daha çok yol var dindar demek için" diyor. İhtimal hiç düşünmemiş kendini tarif etmesi gerektiğini... "Muhafazakar mısın peki?" "Evet abi" diyor. Ekonomik durumunu "orta halliyiz" diye tarif ediyor. "Kendimize yetiyoruz. Ama ileride yetmeyeceğiz. Burada yaşayamayacağımızı söylüyorlar. Paramız yetmeyecekmiş" diye konuşuyor.
Ne oldu orada? diye soruyorum; "Kapalı bir ablaya laf atmış oradakilerden biri, Kültür başkentindeyiz; kapalı mı kaldı artık demiş... Ablanın yanında iki de genç varmış. Önce onlar kapışmış. Olay çıkmış. Biz de yukarıdan bağrışı duyduk, ben Cami'nin oradaydım, fırladım, iki kişi kahveden çıktı, üç kişi pilavcının oradan fırladı. Gittik kavgamızı ettik. Bakma abi, biz de darbe aldık. Ama kaçırdık o arkadaşları hemen. Yani onlar da vurdu."
Olayın olduğu geceyi anlatırken de, basit bir kavgaymışçasına anlatıyor. Mesele E. açısından mahallenin gençlerinin çıkardığı bir olaydan farksız. Yani "işin içine din, siyaset filan sokmak yanlış" E.'ye göre. "ama" diyor; " gazetelere baktım. Madımak yapmışız, sanata saldırmışız. Yok böyle bir şey. Üç yıldır duruyorlar orada. Niye saldırmadık" Ayrıca E, olayların failleri arasında içki içen arkadaşlarının da bulunduğunu belirtiyor.
E,'ye kendi taraflarından da dayak yiyenler olduğunu söylüyor. "Elleri kesilen, gözü şişen var" diyor. Cop, biber gazı ve sopa konusuna ise şöyle açıklık getiriyor E.; "Yalan. Elimizde onlar olsa hepsinin kafası kırılırdı". "İyi vuruyor mu galeridekiler?" diye soruyorum istemeden. "Vuruyorlar abi, onlar da üç senede Tophaneli olmuş. Güzel çaktılar bir iki tane" diyor.
Hazır sanat düşmanını yakalamışken sormak istiyorum bunu da... Ama daha çok galeri ziyaretçilerine takmış vaziyette. "Bunların çoğu manitacılığa gelmişler... Kırık aynanın önüne kurt köpeği koymuşlar, yalandan bakıyorlar. Hepsi dışarı çıkıp bira içiyor. Yanda Tekel Bayii var, bira şarap alıp devam ediyorlar. Sanat olsa bile içerde bakacak halleri yok ki."
"Sanat değil mi sana göre orada sergilenenler?" sorumu "yok abi bana göre değil" diyor. Ama ya ben faça veriyorum; ya o kibar davranıyor ve hemen ekliyor "Veyahut abi" diyor, "biz sanattan anlamıyoruz. "
E.'in işi var, gitmesi gerek, ayrılmadan önce "burada cemaat varmış" diyorum. "Nerede bu cemaat?" "Sekiz dernek var burada. Cemaat diye ona diyoruz biz. Yani bizim mahalle işte. Bizim cemaat..." diyor.
Bu arada, E, bir daha böyle bir olayın tekrarlanmayacağını da söylüyor. "Artık barış olacak inşallah. İyi geçineceğiz, herkes dikkat edecek, onlar da biz de dikkat edeceğiz" diye konuşuyor.
Kavga için yeni senaryo
Mahalledeki eski tanışlardan birine rastlıyorum E.'den sonra... E.'nin anlattıklarını aktarıyorum. "Kapalı Abla işi hikaye" diyor. "Süs o... Yeme" "Mesele şöyle" diye kendi versiyonunu aktarıyor sonra; "Bizim çocuklardan biri yukarı çıkmış tek başına; 'içeri girin' filan diye posta koymuş. Bunu benzetmişler bi güzel. Dayağı yiyince bizimki, inmiş aşağı mahallenin çocuklarını filan toplayıp yürümüşler yukarıya" "ee abla nereden çıktı?" diye soruyorum, "Valla onu bilemem. Biri salmış ortaya, yiyen yemiş" diyor.
O sırada yanımıza Tophaneli bir memur geliyor. Ne yazacaksın gazeteci?" diye soruyor. "Sen söyle" diyorum. "Ortadan yaz. O kadar büyütmeyin. Siz büyüttükçe iş dallanıp budaklanacak. Olmayan şey olacak" diyor. "Ne olacak?" diye soruyorum; ama yanımdan uzaklaşıyor...
Yazı Enis Tayman'ın blogunda yayınlandı. "Tophane'de ne öğrendim-1" için tıklayınız.