İşte sonunda bu da oldu. “Tecavüz etmenin keyfi”, “arz talep dengesini gözeten bir ürün” hassasiyetiyle piyasaya sunuldu ve gerçek hayattaki cezai yaptırımdan muaf olmanın dayanılmaz hafifliğiyle, sanal da olsa bu “keyfi” sürmek isteyenler oyunu satın aldı!
Tecavüz kurbanlarının travmasını kazanılacak puanlara ve eğlenceye dönüştürmeyi hedefleyen bu hasta zihniyet, hangi pazar şartlarına, hangi eğlence anlayışına, hangi cinsel iştaha dayanıyor dersiniz?
Japon yapım şirketi Illusion tarafından üretilen ve İnternet alışveriş sitesi Amazon'un satışa çıkardığı bir oyundan söz ediyorum. Oyun dediğime bakmayın, hakiki bir oyunun taşıması icap eden masumiyetten, naiflikten, neşeden filan hiç mi hiç nasibini almamış, vicdansız, karanlık, kirli bir şey bu.
Amacı sanal kadın karakterlere tecavüz etmek olan bir tecavüz simülatöründen bahsediyoruz burada! Oyuncular tarafından yönetilen tecavüzcü ya da tecavüzcüler (zira oyuncular isterlerse bir araya gelip çete kurarak toplu tecavüzler de yapılabiliyor!) gözlerine kestirdikleri yalnız bir kadını metroda takip ederek tecavüz etmek yoluyla puan topluyor.
Senaryo, tecavüzcünün metro istasyonunda bir anneyi taciz etmesiyle başlıyor ve kadının “bakire okul kızı” diye adlandırılan iki genç kızına yönelik cinsel saldırı ile devam ediyor. Finalde de hamile kalan kadınlar kürtaja zorlanıyor; kürtajı reddedenlerin doğurdukları çocuklar trenlerin altına atılıyor. İnanması güç değil mi?
Haklı tepkiler yükselmeye başlayınca bir zahmet 'ürünü' satıştan çekmiş Amazon'cular. Sonra da oyunun kendileri tarafından değil, milyonlarca kişisel satış sahibinden biri tarafından satışa sürüldüğünü açıklamışlar. Artık yerseniz!
Belki de gelecekteki pek çok tecavüzün ilham kaynağı olan yapım şirketi ise “Biz oyunda bir problem göremiyoruz. Gerekli kontrolleri geçti” şeklinde aymaz bir açıklamayla yediği haltın üzerine bir de tüy dikmiş.
Onların problem dediği şey, oyunun performansında yaşanacak muhtemel teknik sıkıntılar olsa gerek.
Bu alışverişin kasalarına sokacağı paraya öylesine ağız suyu akıtıp odaklanmışlar ki içeriği insani açıdan değerlendirmek fikri o zavallı akıllarının köşesine dahi uğramamış.
Konuyla ilgili bilgi toplamak için internete girip, anahtar kelimeleri yazdığımda karşıma oyunla ilgili haberler yerine, benzer “fanteziler” için kurgulanmış pornogrofik malzemeler silsilesi çıktı.
Meğerse sadece tecavüz değil, metroda tecavüz de hayli rağbet gören bir fantazi ürünü olarak çoktan bu doymak bilmeyen, hastalıklı pazardaki yerini almış.
New York metrolarında artan tecavüz vakalarını bundan bağımsız düşünebilir miyiz şimdi biz?
Arkadaşlarıyla toplanıp iştahla sanal bir tecavüze imza atan oğlan çocuklarının, gençlerin ve hatta yetişkinlerin hakiki hayatta karşılaştıkları bir kadına bakarken neler düşünebileceklerini tahmin etmek çok mu zor?
Tecavüze eğlenilecek keyifli bir oyun gözüyle bakmayı öğrenen bir insandan nasıl bir yaratık çıkar? Onlardan biriyle karanlık bir sokak aralığında karşı karşıya kalmaya kim cesaret edebilir artık!
Gerçek hayatta cezai karşılığı olanları yapma “özgürlüğü” getiren diğer oyunları hatırlayın. Araba çalarak, insan öldürerek, savaşlar kazanarak, topraklar işgal ederek puan toplanan oyunları...
Savaşarak, öldürerek, tecavüz ederek neşelenmeyi öğrenen insanların başka insanların hayatlarında açabilecekleri yaraları da...
Oyun oynayıp hoşça vakit geçirmek için bilgisayarının karşısına oturan çocuklar, daha gerçek bir kız arkadaş bile edinmeden, aşık olmadan, el ele tutuşup deniz kıyısında yürümeden, kısacası karşı cinsle doğal ilişkiler kurmayı öğrenmeden evvel, tecavüzden zevk almak üzerine kurulmuş böylesi bir cinsel eğitimden geçerlerse ne olacak?
Sinek ezer gibi insan öldürülen oyunlardan beyni uyuşup gözleri kanlanarak kalkan çocuklar, arkadaşlarıyla bir araya gelerek kadınlara tecavüz ettikleri bir oyunu oynadıktan sonra nasıl bakacaklar sokaklarda, metro istasyonlarında, köşe başlarında karşılaştıkları kadınlara? Tecavüzü erkeklerin fantazilerine hizmet eden bir eğlence biçimi, kadını duygulardan, acıdan, kimlikten, kişilikten bağımsız bir zevk aracı olarak gören bu zihniyet, nasıl bir dünya yaratacak bu gözü dönmüşlükten?
Bu sorumsuzluğu yapanlar, hesap makinelerinden kafalarını kaldırıp bir kez olsun bakmışlar mı acaba üzerine yapışan ellerin silinmeyen hatırasıyla acı çeken kadınların yüzüne? Gerçek bir tecavüzün ne demek olduğunu, bir kadının o tecavüz korkusuyla hayatının ne kadarını ıssız bir sokakta hep arkasını kollayarak geçirdiğini hesaplamışlar mı o hesap makineleriyle? Sanmam! Oysa tecavüz, dalga geçilemeyecek, hafife alınamayacak, görmezden gelinemeyecek kadar gerçek.
Şu anda dünyanın bir yerlerinde bir kadın bir erkeğin tecavüzüne uğruyor! Bunu bilin ve bu bilgiyi aklınızın, yüreğinizin bir yerlerinde tutmak kaydıyla derin bir nefes alıp sessizce arkanıza yaslanın.
Ben, birden yirmi üçe kadar yavaş yavaş sayacağım. Size hiçbir şey olmayacak. En azından şimdilik olmayacak. Ama ben yirmi üç rakamını telaffuz ederken, dünyanın bir yerlerinde bir kadın tecavüze uğramış olacak ve biz bunu bilerek devam edeceğiz hayatlarımıza. Çünkü her yirmi üç saniyede bir kadın tecavüze uğruyor bu dünyada.
Savaşlarda askerlerin, evlerde kocalarının, kimi zaman akrabaların, dışarıda ise yabancı ya da tanıdık erkeklerin tecavüzüne. Her yirmi üç saniyede bir kadın, üzerine çullanan karanlık bedenlerden kaçmaya çalışıyor; korku ve ızdırap içinde çabalıyor ama başaramıyor. Evet, sizin arkanıza yaslanmanızla şu ana kadar geçen zaman aralığında bir kadın daha tecavüze uğradı. Bu yazıyı okumaya başladığınız andan bu yana ise yaklaşık dokuz kadın. Bu kez kurban siz değildiniz ama bu asla olmayacağınız anlamına gelmez!
Öfke iyidir ama tek başına yetmez! (NY/EZÖ)