Yirminci yüzyıl iki büyük dünya savaşı yaşadı. Onlarca da lokal, bölgesel savaşlar... Yıllarca sürdü savaşlar (kimileri on yıllar). Milyonlarca insan ölüp gitti. İnsan bedeninde kalıcı izleri on yıllarca sonraki kuşakta dahi çıkabilen kimyasal bombaların, napalmların ne hesabını soran oldu, ne de hesap vereni!
"Savaştır, olur, ülkeler savaşır halklar insanlar sonuçlarına katlanır" dendi ve öyle de oldu.
Acımasıza üretim yapan silah sanayii ve ürettiklerini pazarlayan devasa bir sektör vardı çünkü emirlerinde. "Vardı" derken sakın ola aklınızdan şimdi yok, sonları geldi düşüncesi gelmesin! Şimdi de varlar ya! Günlerini, zamanlarını, sıralarını bekliyorlar sanki, gün ola devran kendilerinden yana döne misali!
21. yüzyılın ilk çeyreğinde önceki yüzyılın bakiyesi savaşlar kimi bölgelerde sürüyor olsa da! Asıl felaket yeni yüzyılın ilk çeyreğine beş kala dünya düzleminde tank, top, tüfek kimyasal, nükleer olan silahlarının yerine "biyolojik" olanı ile başladı.
İnsanlığı evlere mahpus etti biyolojik viral savaş. Adına Covid-19 denilen virüs Mart 2020 itibariyle ilk patladığında dünyayı sarıp sarmalayacağı ama aşı ve ilacının da Eylül ayı gibi bulunacağı telaffuz edilmişti.
Öyle de oldu. Dört ay boyunca dünyanın en az 200 ülkesinde insan soyunu kendisine göre mevzilendirerek gündem belirledi/belirletildi. Ölümcül virüse karşı aşı, tek umut olarak kamuoyu bir anlamıyla şartlandırıldı.
Eylüle ramak kala beklenen sırayla gündem oluşturmaya başladı. Önce Rusya Devlet Başkanı Putin'den geldi ilk açıklama; "aşı tamam hazır" dedi. Hatta ilk, insan kaynaklı deneyi de kendi kızı üzerinde yaptırdığını paylaştı.
Kimileri "kuşkulu" yaklaşsa, "Rusya'ya güvenilmez" filan dese de! Diğer ülkelerden de peş peşe açıklamalar gelmeye başladı. ABD, İngiltere, Almanya, Çin ve diğerleri. Yüz milyonlarca dozla ifade edilen siparişler, ön bağlayıcı anlaşmalar şimdiden yapılmış bile.
Dünya yeni bir yörüngeye giriyor. Uçaktan, gemiden ya da başka şekillerde ülkeleri insanları vuran silahların, bombaların rekabetlerinin yerini, artık virüse/virüslere karşı üretilen aşıların savaşları alacak gibi!
Öyle görünüyor ki; "Benim aşı'm, senin aşını döver" devrine giriyoruz. Hayatlarımız artık bize ait değil. Başka ellerde. Alın yazısı, kader dediğimiz, artık ötelerde kaldı gibi! Yaz(g)ımızı, aşı'larını satın alıp bedenlerimize zerk ettiklerimiz belirleyecek gibi artık bundan böyle.
"Aşılanmasak mı" diyenleriniz elbette olacak! Ama sanki, heyhat! Dünya alemi bu yeni dünya düzenine çok iyi hazırladılar gibi...
(ŞD/AÖ)