Referandum, sandık, evet, hayır artık geride kaldı. Çok küçük bir farkla yüz yıldır yerleşik olan sistem bir gecede değiştirildi. Ya da daha doğru anlatmak gerekirse YSK’nin alenen hukuka aykırı skandal kararı ile ‘Evet’ kazanmış oldu. Akıllara zarar şaibeli sonucu kabul etmeyen binlerce insan birçok şehirde sokaklara döküldü. İzmir’in Bornova ilçesinde bir araya gelen üniversite öğrencileri ‘Hayır kazandı YSK çaldı’ sloganlarıyla protesto düzenlerken şaşırtıcı olmayan polis saldırısı başladı ve aralarında video aktivisti, belgeselci arkadaşım Kazım Kızıl’ın da bulunduğu 21 kişi gözaltına alındı. Kazım, gençlerin yapacağı basın açıklamasını izlemek için oradaydı, haber takibi yaparken alındı. 4 güne uzatılan gözaltı süresinden sonra sevk edildiği mahkemece ‘Cumhurbaşkanı’na hakaretten’ tutuklanıp Şakran Cezaevi’ne gönderildi.
Halkın haber alma hakkını ve özgürlüğünü savunan Kamera Sokak insiyatifinin kurucu gönüllüsü gazeteci ve yönetmen Kazım Kızıl mesleğini yaptığı için tutuklandı. Gerekçesi; Cumhurbaşkanı’na hakaret. Gerekçe; gazeteci olmak. Gerekçe; Kazım'ın hayatı boyunca yaptığını yapması; çoğu zaman 'Onlar'ın görmek istemediklerini gözlerine sokmak, görmemizi istemediklerini bize ulaştırmak; Yırca' da ve her yerde olduğu gibi, sokaklarda, direnişlerde, seslenişlerde, Kazım kamerasıyla oradaydı. Gerekçe; Kazım Kızıl'ın, ısmarlama haber yapmayı reddetmesi. Olana göz yumup, biat etmeyeni vatan haini ilan eden sözde gazetecilerden değil; onurlu birey olması. Bizim ulaşamadığımız neresi varsa, orada kamerasıyla bizim gözlerimiz olması.
Kazım, namı diğer Ka, insan hakları, barış, kadın mücadelesi, mülteci sorunları, ekoloji gibi konuları işleyen belgeseller çeker. Sadece üretilen malzemenin değil, onun üretim aşamasının da politik olması gerektiğini, bir videonun gücünün insanları harekete geçirme kabiliyeti ile ölçülmesi gerektiğini savunur. Haklıdır. Haklıdır ki Kazım şu anda tutsaktır. Kamerasının gücünün herkes farkındadır. Farkındadır ki mesnetsiz suçlamalarla tutuklu yargılanmaktadır.
Başkanlık Sistemi adı altında hileyle, yalanla, zorbalıkla, zorla kurmaya yeltendikleri 'Tek Adam' rejiminin ayak sesleri yaklaştı, yaklaştı ve özenle 'kötü'ye kapadığımız kapılarımızın önünde durdu, kilitlerimizi kırdı, arkadaşlarımızı aldı, tutsak etti. Kazım Kızıl tutsak edildi. Kazım'la birlikte görme hakkımızı da tutsak ettiler. Sokağın rengini, sesini, direnişini, bu saçma düzene ‘Hayır’ımızı cezaevlerine kapatıp, sokağa, bize 'yoksunuz' dediler, diyorlar, diyecekler.
Kazım suç işlemedi; kağıda düşen çikolata kırıntılarını karıncalara verip yemesini izleyen biri suç işleyemez zaten. Kazım, gençlerin sürüklenmesini, çığlıkları, sloganları, haksız şiddeti belgeledi. Bugüne kadar gerek fotoğraf makinesi gerek kamerasıyla haksızlığın olduğu her yerde halkın sesi, gözü oldu. Gezi’de, Soma’da, Yırca’da, Hopa’da, Cizre’de, Sur’da; Kazım’ın vizörü hepimizin vicdanıdır.
Video aktivisti, gazeteci, fotoğrafçı, belgeselci, sanatçı... Kazım'ın bu haksız tutsaklığı sadece bizim arkadaşımızın değil, gazetenin, fotoğrafın, sanatın, insanın, sokaklarındır. Şimdi; her zaman bizim yanımızda duranın, ‘Yırca’daki teyzelerin kara gözlü oğlunun, yanında durma vakti. Siz de ses verin, Kazım'ın tutsaklığına son verelim! (AN/EKN)