Yırca'yı hatırlarsınız. Yani, umarım hatırlıyorsunuzdur... Resmi kayıtlara göre en son 301 maden işçisinin "fıtratları" gereği yaşamını yitirdiği Soma'nın bir köyü Yırca.
Manisa'yı iyi bilmeyen ya da tütüncülüğe, zeytine çok da meyl etmemiş olanlar da, bu zeytin köyünü en çok "ağaç felaketinden" tanıyor olmalı. Devlet destekli özel bir şirketin, köylünün binlerce zeytin ağacı yaşayan arazisine el koyarak, bile isteye göz yumularak yaptığı bir katliamın vatanı Yırca. Tam 6 bin adet, onlarca yıldır yaşayan capcanlı ağaç, termik santral yapılmak üzere, hukukuksuzca ve insansızca kesildi Yırca'da.
Bugün bir belgesel izledim. Adı "Ölmez Ağaç; Yırca Direnişi."
Belgeselin yönetmeni Kazım Kızıl adında İzmir'de yaşayan genç bir eczacı. İsmini, Kazım Ka olarak sokaklarda çektiği bir çok video ve fotoğraftan tanıyor olabilirsiniz. Kazım Kızıl, yaşanan toplumsal olaylara ve krizlere kayıtsız kalamayıp, bunları Kobane'den Suruç'a, Ermenek'ten Yırca'ya belgeleyerek bize ulaştıran güzel yürekli bir insan.
Yırca'da yaşanan insanlık dışı duruma elbette sessiz kalamayan Kazım, köylülerle, çeşitli aktivistlerle yaptığı söyleşiler ve hem kendi hem de yer yer Olcay Bingöl'ün çektiği görüntülerle hazırlamış bu belgeseli.
Kazım Kızıl, belgeseli Yırcalı kadınlara ve annesine ithaf etmiş. Yaşanan olayların başından itibaren özellikle yöre kadınlarının yılmayan direnişi göz önünde bulundurulduğunda, çok da yerinde bir ithaf olduğu söylenebilir.
52 dakikalık, 2015 yapımı "Ölmez Ağaç; Yırca Direnişi", 130 hanelik Yırca köyüne ait zeytinlik arazisinin, devlet eliyle özel bir şirkete peşkeş çekilmesinin ardından, halkın uğradığı haksızlığa karşı gelip, çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden var gücüyle direnmesini anlatıyor.
Atmadıkları imzalar, almadıkları paralarla yerlerinden edilmeye çelişen Yırca halkı, hem tüm geçim yolu hem de yaşamlarıyla bağlı oldukları ağaçlarını kestirmemek için, önce özel güvenliklerle, ardından devlet kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya geliyor. Yöre halkı dışında, Halkevleri gönüllüleri ve Greenpeace üyelerinin de bulunduğu Yırca'da, maalesef 6 bin ağaç kesiliyor. Belgesel boyunca; kesim devam ederken halkın yaşadığı acı ve direniş, ağaçların köklerinden ayrılmak istemezcesine çatırdayarak yokoluşları, kesilen ağaçların etrafında ağıt yakarcasına yere dökülen zeytinlerini toplayan köylüler, insanın içinden atabileceği gibi değil. Bizim de sadece 52 dakika izlediğimiz, halkın bir an bile vazgeçmediği haklı ve kararlı direnişi sonucunda, 21 nisan 2015 tarihinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun açılan mahkeme hakkında verdiği iptal kararıyla, termik santral yapma projesi iptal oldu.
Sağlık ocağı ve PTT şubesi dahi bulunmayan Yırca'ya, böylelikle halkın direnişiyle termik santral yapılmadı. Devletin verdiği yersiz gündelik kararların bir halkın hayatını nasıl etkilediğini detaylıca anlatan belgesel, 4. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Yarışması'nda 2.'lik ödülüne layık görüldü.
Belgeselin hayranlık duyulacak bir başka öğesi ise müzikleri. Aysu Çöğür ve Emre Özegemen'in yaptığı müzikler, belgeseli izlediğiniz her anda hissettiğiniz duyguları destekler halde.
Çokça vermek istesem de , spoiler vermeyeyim diye kendimden geçtiğim bu yazı sonunda diyeceğim şudur; "Ölmez Ağaç; Yırca Direnişi"yle karşılaşırsanız bir festivalde veya yakında Kazım Kızıl sizi mutlu edecek kadar şanslıysanız da internet ortamına düşerse; asla kaçırmayın. İzleyin, görün, dinleyin. Çok derinlerinizde hissedeceksiniz ağacın çatırtısını ve köylünün gözüpek direnişini.