Magazin sayfalarına gözü ilişmeyenlerdenseniz, gazeteyi elinize aldığınız anda magazin eklerini atanlardansanız, hatta daha da ileri gidelim, magazin eki olan gazete okumayanlardansanız, sadece NTV ve National Geographic izliyorsanız, görmemiş olabilirsiniz.
Türkiye magazin dünyası haftaya iki önemli haberle başladı. Seda Sayan altıncı evliliğini gerçekleştirdiği kocası Onur Şan'a boşanma davası açmıştı. Gerekçesi kocasının kendisiyle yeterince ilgilenmemesi, ki bence de yerinde bir gerekçe, bu nedenle boşanmaya hiç de itiraz etmem. İkinci haber ise yine bir boşanma, bu kez boşanan Tuğba Erbil ve Mehmet Ali Erbil. Bu ikiliden hangisinin dava açtığını bilmiyoruz. Ama ikilinin çenesi düşük olanı Mehmet Ali Erbil, bu belli.
Mehmet Ali Erbil ile Seda Sayan çok eski arkadaş, hatta "kanka". Ancak neden bilinmez, bir kaç sene önce küstüler. Magazin dünyası bir süre bu küslüğü konuştu, muhtemelen bunu da bilmiyorsunuz. Birkaç yıl küs kaldılar ve barışmaları ikisinin de boşanma haftasına denk geldi. Birbirlerine "ne haber düdük" gibi mesajlar atarak barıştılar haberlere göre. Magazin gazeteleri Erbil ve Sayan'ın İstanbul'un meşhur lokantalarından birinde şampanya patlatarak boşanmalarını ve barışmalarını kutladıklarını yazdı. Ziyade olsun, gözümüz yok...
Mehmet Ali Erbil, dedik ya, çenesi düşük. Tuğba Erbil'den boşanacağı gazetelere sızdığından beri durmadan konuşuyor, nereyi açsak Erbil var, Salı akşamı Fox TV'de ana haber bülteninde bile konu buydu. Erbil meselenin tek konuşanı değil, avukatı da konuşuyor, üstelik ikisi de pek had bilmiyorlar.
Boşanma meselesi ilk andan itibaren Tuğba Erbil'in boşanma için istediği tazminat ile gündemde. Tuğba Erbil, iddialara bakılırsa 15 milyon dolar tazminat istiyormuş. Gazetelere de malzeme çıkıyor tabii böylece. Mehmet Ali Erbil'in malvarlığı ortaya dökülüyor ve başlıkların hemen hepsi birbirinin aynısı: "Boşanmak için servet istiyor!"
Çalışmadı peki, ya ev içi emek?
Dört yıl önce evlenen Erbil çiftinin Ali Sadi adında bir çocukları var. Tuğba Erbil evlilik boyunca çalışmamış, Mehmet Ali Erbil'in avukatı bunu şöyle dile getiriyor: "Bir gün bile çalışmadı, bir lira kazanmadı." Şimdi, ben iyi bir magazin izleyicisi olarak bunun doğru olmadığını tahmin ediyorum, zira Tuğba Erbil bir ara, birkaç yıl önce tişört tasarımı işine girmişti, yani bir iş yaptı. Ama velev ki yapmadı diyelim, hiç para kazanmadı, hiç çalışmadı, bütün gün evde oturdu, eee? Bu aileye, evine hiç emek vermediği, ev içi emeği olmadığı anlamına mı gelir?
Bütün gazetelerin günlerdir para peşinde koşan bir kadın konumuna soktuğu Tuğba Erbil aslında kadın hareketinin kazanımlarından biri olan evlilikte eşit mal paylaşımı hakkından, doğal bir haktan yararlanıyor. 2002'den beri yürürlükte olan ve evlilik sırasında edinilen malların eşit paylaşılması yasalarla güvence altına alınmış durumda.
Hülya Gülbahar anlatıyor
2002 yılından beri yürürlükte olan edinilmiş mallara katılma rejimi, o dönemde de 2004 yılında da çok konu olmuştu. bianet'ten Burçin Belge'nin Aralık 2001'de Avukat Hülya Gülbahar ile yaptığı söyleşide Gülbahar anlatıyor:
"Türkiye'de 76 yıl boyunca mal ayrılığı rejimi uygulandı. Bu rejim, kadının ev işleri, çocuğun, kocanın, hastaların, yaşlıların bakımı için harcadığı emeği bedavaya getiren ve kadın emeğinin sömürüsüne dayalı bir rejimdi. Mal ayrılığı rejiminde, evlilik sırasında edinilen mallar kimin üzerine kayıtlı ise, onun üzerinde kalıyordu. Kadınlar sözde mirastan eşit pay alıyordu, dışarıda çalıştığı zaman geliri kendisine kalıyordu. Ama, devlet bakanlığının yaptığı bir istatistik de gösteriyor ki, bugün Türkiye'de aile üzerine kayıtlı gayri menkullerin sadece yüzde 8.7'si kadınların üzerine. Demek ki, mal ayrılığı rejimi sayesinde, kadınların ev içindeki emeği sonuna dek sömürüldüğü gibi miras paylarına da erkekler el koymuş. Dışarıda çalışsalar bile, elde ettikleri erkekler üzerine kayıtlanmış. Çiftlerin evlendikten sonra edindikleri malların eşler arasında eşit paylaşımını öngören "yeni mal rejimi" ise, ev kadını olduğu için hiçbir mal varlığına sahip olamayan kadınların emeğini tanıyor, ilk kez ev içi emeğin karşılığının adını koyuyor.
Avukat Gülbahar, "yeni mal rejiminin kadınların evde harcadığı emek ile erkeğin dışarıda çalışarak elde ettiği ekonomik gelirin eşit değerde olduğu ilkesinden yola çıktığını" hatırlatıyor:
"Yeni rejim, ister evde ister işte çalışılsın, evlilik sırasında edinilmiş bir mal varsa, bunun gelirinin eşit paylaşılmasını öngörüyor. Kadınların boşandıktan sonra ya da miras sırasında evde ürettikleri emeklerinin maddi karşılığını almasına imkan tanıyor. Bir başka deyişle, boşanma halinde erkek, edindiği tüm malları alıp gitmek yerine eşiyle paylaşmak zorunda kalıyor."
Mehmet Ali Erbil ne kadar vergi ödedi?
Bu yasaya baktığımız zaman, Tuğba ve Mehmet Ali Erbil çiftinin boşanmasında medyanın attığı "servet istedi" manşetlerinin kötü niyetliliği de çıkıyor aslında ortaya. Tuğba Erbil, Mehmet Ali Erbil ile evli olduğu beş yıl içinde Erbil'in edindiği mal varlığının yarısını istiyor. Erbil, beş yılda 30 milyon dolarlık varlık elde etmiş, bunun 19 milyon dolarının gayrimenkul olduğu da televizyon haberlerinde söylendi zaten.
Bu durumda, aslında medyanın merak etmesi ve araştırması gereken "servet isteyen" ve boşanmak üzere olan kadın değil, bence Mehmet Ali Erbil'in geçtiğimiz beş yıl içinde bu kazanca karşılık ne kadar vergi ödediği olmalı.
Evet, 15 milyon dolar büyük bir para. Telaffuzu bile zor hatta. Ama ortada kazanılmış ve yasalar gereği bölüşülmesi gereken bir para var. Olayın çirkin tarafı ise yasal hakkını isteyen Tuğba Erbil değil, durmaksızın medyaya boşanmak üzere olduğu Tuğba Erbil hakkında konuşan Mehmet Ali Erbil. Erbil, gazetecilere sürekli eski eşlerinin (dört eski eşi var malum) hiç böyle sorunlar! çıkartmadığını söylüyor, hepsinin "hakkını verdiğinden" dem vuruyor, kısaca Tuğba Erbil'in "haddini aştığını" ima ediyor. Mehmet Ali Bey'in anlamadığı şu: ortada bir terbiyesizlik, had aşma ya da "servet avcılığı" yok. Ortada yasalarla güvence altına alınmış bir hak var. Erbil'in de uyması gereken şey bu, yasa! (ÇM/TK)