Zaman değişip, turizm önem kazanınca, kızlara verilen topraklar değerlendi ve damatlar zenginleşti. Türkiye'deki miras hukuku ve boşanmalar halinde ortaya çıkan durum, kadınların aleyhinedir. Ege Bölgesindeki durum bir istisnadır ve bu durum espri konusudur.
Bu aleyhte durum, 2002 yılının 1 Ocak tarihinde yeni Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle değişti. Bu kanunla kadınların yaşamını doğrudan etkileyen, özellikle de aile içinde eşler arasında eşitliği sağlayan yeni düzenlemeler dikkat çekti.
Yeni TCK'dan önce elde edilen Medeni Kanun'daki kazanımlarla ilgili olarak kitap hazırlayan Amargi Kadın Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar Yayıncılık ve Dayanışma Kooperatifi, "Kadınların, hangi yasal haklara sahip olduğunu bilmesi gerek" dedi.
Amargi Kadın Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar Yayıncılık ve Dayanışma Kooperatifi'nin "Yeni Medeni Kanunun Mal Rejimlerine Getirdiği Önemli Değişiklik: Edinilmiş Mallara katılma Rejimi, ve Kadınlar Açısından Getirdiği Diğer Önemli Değişiklik" başlıklı kitabını Avukat Seyda Selek hazırladı.
"Biz zorlamadıkça kanunla değişmiyor. Yine biz zorlamazsak elde ettiğimiz kazanımlar, uygulanabilir hale gelmez. Çünkü yasayı yapan da uygulayan da erkek egemen zihniyet" diye konuşan Avukat Seyda Selek, "En büyük sıkıntımız yaslar konusunda yeterince bilgi sahibi olmamamız" dedi.
Selek, kitabı hazırlama gerekçeleri olarak bianet'e şu açıklamayı yaptı:
"Hangi yasal haklara sahip olduğumuzu bilmemiz çok önemli. Ve de mağduriyeti ve eşitsizliği ortadan kaldırabilmek için yasal kazanımları uygulanabilir hale getirmek önemli. Ne yazık ki yasal haklarımız konusunda yeterince bilgi sahibi değiliz. Çünkü bu bilgilere ulaşabileceğimiz kaynaklar yaşamımıza konulmuş sınırlar nedeniyle bizden uzakta. Bu durum kadınların kaderi olmamalı kadınlar ve dayanışma içinde sorunlarını çözümlemeli".
Evlilik sona erdiğinde, kadınların ortak edinilmiş mallara ilişkin sorunlar yaşadığından, yola çıkılarak yapılan yasal düzenlemelerin önemine değinen Selek, Amargi'nin çıkardığı bu kitabın, kadınlara genel bir fikir vermesini istediklerini söyledi:
"Evlilik sona erdiğinde hangi mallarımızı nasıl paylaşacağımız, neler talep edebileceğimiz gibi sorulara yanıt aradık. Örneklerle genel bir tablo çıkartmak istedik.
Kadınları ilgilendiren konuları tespit ettik. Bunlar arasında 'Gaiplik kararı veren yetkili mahkeme', 'Cinsiyet Değişikliği', 'Evlenme Yaşı', 'Evlenme Başvuru Yeri','Aile Konutu', 'Boşanma ve Ayrılık Davalarında Geçici Önlemler', 'Boşanma da Tazminat', 'Yasal Mal Rejimi'vs gibi maddeler vardı. Ama en önemlisi 'Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi'ydi".
Kadınların aile içindeki haksızlıklara ekonomik bağımsızlıkları olmadığı için tavır koyamadıklarını söylüyor Avukat Seyda Selek.
Kadın hareketinin uzun mücadele, kamuoyu baskısı ve uluslar arası yükümlülükler sonucu Yeni Medeni Kanunu meclisten geçirttiğinin altını çizen Selek, "75 yıldır uygulanan yasal mal rejimi olan, mal ayrılığı rejimi kadınları hep mağdur etti. Bu yasayla boşanma halinde, mal kimin üzerine kayıtlıysa onda kalıyordu" dedi.
Medeni Kanun'daki"Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi"yle ilgili değişikliği Selek şu şekilde anlattı.
"Mal rejiminin devamı süresince, eşlerin (emek) karşılığını vererek edindikleri malvarlığı değerlerinin (hangi eşin üzerine kayıtlı olursa olsun) mal rejiminin sona ermesi (evliliğin boşanma ya da ölümle sona ermesi gibi) halinde, eşler arasında kural olarak eşit paylaşımını sağlayan mal rejimidir. Yani evlilik içersinde elde edinilen mallar, erkeğin üzerine kayıtlı olsa bile, kadın, bu malların değerinin yarısını isteme hakkına sahiptir."
Bu yeni kanun medeni kanuna yeni bir takım kavramları da sokar. Eşlerin evlenmeden önce yapacakları sözleşmenin yanı sıra, 'Paylaşmalı Mal Ayrılığı', 'Mal Ortaklığı' ve 'Mal Ayrılığı' kanunun seçimlik mal rejimleridir.
Selek, çiftlerin mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, 1 Ocak 2002 tarihine kadar'Mal Ayrılığı', bu tarihten sonra da 'Edinilmiş Mallara Katılım Rejimi'ne tabi olduklarını söyledi. Eski evli kadınlar için (1 Ocak 2002) haksızlığın sürdüğüne de vurgu yaptı.(AD)