Doğu Karadeniz'deki HES projeleri ardı ardına vadileri yok etme hızında devam ederken, bir taraftan da bölgede yaşayanların şirketlere karşı verdiği amansız mücadelelere tanık oluyoruz. Ancak görünen manzara orada yaşayan insanlara karşı şiddet dozunun giderek arttırıldığı yönünde.
Dereleri ve yaşam alanları üzerinde HES vandalizmini yaşamak istemeyen köylüler, elbette mücadele edecek, ancak karşılaştıkları şiddet kabul edilebilir bir durum değil.
Trabzon'un Çaykara ilçesine bağlı Köknar Karaçam bölgesinde yaşanan HES gerginliğinde de bu durum apaçık görülebiliyor.
Bölgede, Okan Holding'in Başyurt ile Kavlatan arasındaki Balkodu 2 HES Projesi'ni BTA Elektrik ve Enerji Üretim ve İnşaat A.Ş. ile yürüttüğünü belirten Karaçamlılar, Derebaşı'ndaki HES projesinin de aynı holdinge bağlı Derebaşı Enerji A.Ş. tarafından yapıldığını söylüyor.
Son günlerde HES karşıtı mücadelenin en görünen yerlerinden biri haline gelen bölgede yaşayan halk, maruz kaldıkları şiddet karşısında dün bir açıklama yaptı: "Solaklı Deresinin acımasızca yağmalanması, hepimizin bildiği gibi Köknar ve Karaçam halkının büyük tepkisini çekiyor. Bölgede yaşayan bütün canlıları, gelecekte yok edecek bu girişimlerin önüne geçmek için yöre halkı elinden gelen her türlü mücadeleyi yapıyor. Bu nedenle tarihinin hiçbir döneminde yaşamadığı yoğun baskılarla karşılaşıyor...
"16-17 Temmuz 2012 tarihinde yaşlı-genç demeden 70 Köknar ve Karaçam vatandaşını, kimlik saptaması gibi garip gerekçelerle bütün gece karakolda tuttu. Aynı kolluk güçleri yasalara uymayan 'tetikçi' taşeronlarla çok samimi oldukları görülüyor. Bu samimiyetin nedenlerini herkes çok ama çok merak etmektedir.
"Çaykara Kaymakam vekili Dernekpazarı kaymakamı, Köknar Muhtarını HES karşıtı tutumu nedeniyle istifaya davet etti. Kaymakam hangi yasal yetki ile bunu yapmıştır?
"İdarenin yasalara uymayan bu militanca tarafgirliğinin nedenleri konusunda kafalarda yüzlerce soru işareti doğuyor. Köknar ve Karaçam Halkının istemediği HES projeleri için dava yoluna başvurdu. Dava süreci tamamlanmadan doğanın yağmalanması sürecinin devam etmesi kabul edilecek bir durum değil. Yaşam ve çevre hakkını savunan ve bunun için demokratik tepki gösteren Köknar ve Karaçam halkına karşı idarenin acımasız ve orantısız baskısı vicdanı olan hiç kimsenin hoş göreceği bir durum değil. Biz buradan yetkilileri sağduyuya davet ediyoruz. Karadeniz'de doğanın kendini yeniden üretmesinin olmazsa olmazı olan derelerin bu kadar acımasızca yağmalanmaları politikalarına son verin. Birazcık vicdan sahibi iseniz gidin görün o korkunç doğa katliamını, yaşananları ve de yaşatılanları."
"İşgal ordusu gibi dalarsanız"
İki yıl evvel Çoruh Vadisi'nde yapılmak istenen baraj ve HES projeleriyle ilgili bölgeye gittiğimde orada yaşayanlardan biriyle sohbet ederken, bana şu cümleyi kurmuştu: "Burada yaşayan insanların tepesine işgal ordusu gibi dalarsanız, onlar da size mücadele edeceklerinin mesajını verirler. Kimsenin başkasının yaşam sahasına bu denli fütursuzca dalmaya hakkı yok. Bu talandır, yağmadır..."
Evet, Köknar ve Karaçam gibi Türkiye'nin dört bir yanında yaşam alanları, hayatları şiddetin gösteri alanına dönen insanların bu hale getirilmesini zulüm sözcüğü bile açıklamaya yetmez. İnsanları ve doğayı rahat bırakın artık, yeter! (UB/HK)