Önemli olan hak ihlallerine alışmamak ve hakikatte ısrar etmektir.
Birkaç hafta önce Ukraynalı arkadaşıma durumunu sorduğumda şunu söyledi: “Saldırıları haber vermek için kurulan uyarı sistemi artık bizim için bir anlam ifade etmiyor. Savaş yaşamımızın bir parçası oldu. Geçen akşam ütü yaparken uyarı sistemi devreye girdi; ancak artık bu uyarıları o kadar kanıksadım ki ütümü yapmaya devam ettim.”
Kiev’de yaşayan arkadaşımın günlük yaşam tasviri, savaşın ve yol açtığı acıların, ihlallerin en ağır yönlerinden birisini ortaya koyuyor: Alışmak.
Putin, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını artırarak sürdürebileceğini duyurdu. Kiev’in ABD füzelerini kullanmasının ardından Rusya, saldırılarının şiddetini artırdı.
Gazze’deki soykırıma alışmak mümkün mü?
Benzer şekilde, Gazze’de yaşanan ihlallere, şiddete de alıştırılmaya çalışıyoruz. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı’nın 26 Kasım 2024 tarihli açıklamasına göre, İsrail’in Gazze Şeridi’ne 417 gündür sürdürdüğü saldırılarda 44 bin 249 Filistinli öldürülürken, 104 bin 746 Filistinli yaralandı.
Gazzeli yetkililer, hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğunu ancak İsrail ordusunun engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığını belirtiyor.
İsrail Filistinlileri kolektif olarak cezalandırıyor
Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Halkının ve İşgal Altındaki Topraklardaki Diğer Arapların İnsan Haklarını Etkileyen İsrail Uygulamalarını Araştırma Özel Komitesi (UNSCIIP), Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri ile Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi dahil olacak şekilde insan hakları durumunu incelemek üzere 1968 yılında BM Genel Kurulu kararıyla kuruldu.
Özel Komite, Ekim 2023-Temmuz 2024 dönemini inceleyen raporunu 20 Eylül 2024’te yayımladı. Raporda, İsrail’in Gazze’deki uygulamalarının, bölgede yaşayan Filistinlilere yönelik kasten oluşturulan yaşamı tehdit edici koşullar ve kitlesel sivil kayıpların soykırım niteliği taşıdığını ortaya koyduğu belirtildi.
Ayrıca rapor, İsrailli yetkililerin Filistinlileri yiyecek, su ve yakıt gibi insan yaşamını sürdürmek için gereken temel ihtiyaçlardan yoksun bırakacak politikaları açıkça desteklediğini de vurguluyor. İsrail’in, insan yaşamını kurtarmayı amaçlayan malzemeleri taşıyan insani yardımlara keyfi biçimde müdahale etmesi, askeri ve siyasi kazanımlar elde etmeye yönelik bir strateji olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda, İsrail’in Filistin nüfusuna karşı kolektif bir cezalandırma politikası izlediği ve açlığı bir savaş yöntemi olarak kullandığı tespiti, raporda dikkat çeken bir diğer husus olarak öne çıkıyor. Ayrıca İsrail, bu uygulamalarının olağan olduğu algısını yayarak insanları bu katliama alıştırmaya çalışıyor. Öte yandan, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarında öldürülen insanların sayısının 3500’ü geçtiğini de ayrıca not etmek gerekiyor.
Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 21 Kasım’da yaptığı açıklamada, İsrail devletinin itirazlarını reddettiğini ve Gazze’de 8 Ekim 2023-20 Mayıs 2024 döneminde işlenen savaş suçları ile insanlığa karşı suçlar nedeniyle Başbakan Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emrinin çıkardığını duyurdu.
Bu açıklama, İsrail’in soykırımına alışmak istemeyenlerin çıkardığı seslerden biriydi. Kanada, İrlanda, Hollanda, İspanya, İtalya, İsviçre karara uyacağını belirtti. Öte yandan, UCM’nin bu kararına alışmak istemediğini de duyuranlar oldu. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Netanyahu’yu ülkesine davet edeceğini ve UCM kararının kendileri açısından geçerli olmadığını açıkladı. ABD Başkanı Joe Biden ise kararı eleştirdi. İsrail’in uygulamalarına alışmayacağını söyleyenler, bu ihlalleri durdurma çabalarından vazgeçmeyeceklerini de açıkça ortaya koyuyor.
Mesele, keyfiliğin ve istediğini yapma arzusunun ağır bastığı bir anlayış ile insan onurunu, barışı, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savunanlar arasındaki mücadeleye dayanıyor. Ne yazık ki, hak ihlallerinin çeşitliliği, yoğunluğu ve gerçekleştiği yerler dikkate alındığında, dünyanın pek çok bölgesi güvenli olmaktan çok uzak. Ancak, biz insan hakları savunucuları olarak, aşırı sağcı, baskıcı ve hukuk tanımayan iktidarların dayattığı bu uygulamalara alışmayacağız.
Savaşa, çatışmaya, şiddete ve hak ihlallerine alışmıyoruz. Bu ihlalleri raporlamaya ve hakikatin peşinden gitmeye kararlılıkla devam ediyoruz.
(Oİ/VC)