Bugün sevgili Hrant Dink’in aramızdan zorla alınışının 239. günü. 239 gündür Hrant Dink'i sevenler, Dink ailesi, Ermeniler, Agos ailesi Hrant'sızlığı yaşıyorlar..15 Eylül sevgili Hrant Dink’in aynı zamanda da doğumgünü. Onun yokluğunu çok derinden hisseden Agos ailesinden, muhabirlerinden her ne kadar aramızda olmasa da Dink için doğumgünü mesajlarını aldık.
Güneşin doğum günüdür 15 Eylül
Agos Gazetesi Yayın Koordinatörü Mayda Saris duygularını bir şiir yazarak ifade etti
"İnsan anlayışının ötesinde olsa da tüm olan biten
Algılarımızı zorlasa da kör düğümler
Ne yağmurlar ne de seller
Yaktığın meşalenin sonsuza dek tütmesine engel olamayacak.
Ağaç dallarında titreşse de yapraklar hazan vakti
Güneşin doğduğu, karanlığın bittiği gün bugün."
Aklımızda Kalbimizdesin...
Agos Gazetesi haber müdürü Aris Nalcı "Aklımızda ve Kalbimizdesin" diyerek Baron diye hitap ettiği Hrant Dink’e şöyle sesleniyor:
"Ne 'hatırlamak' ne de 'anmak' demek istiyorum buna. Zira ikisi de anılabilir ve hatırlanabilir kılıyor seni Baron, oysa sen hala burada gazetenin her köşesindesin. Seninle doğum günü kutladığımızı hatırlamıyorum hiç. Pastaları hep Agos'un doğum günlerinde kestik gazetede. İşte bu yüzden her Agos pastası kestiğimizde bir yaş daha büyüyorsun sen de Agosla birlikte."
En büyük pişmanlığım seni tanımamış olmak
Agos ailesine Hrant Dink’in aramızdan alınışının ardından katılan Özlem Ertan ise;
"Uzun yıllardır okuyucusu olduğum Agos’a ne yazık ki sen aramızdan ayrıldıktan sonra geldim ilk kez. En büyük pişmanlığım seni tanıyamamış olmak. Biliyorum sen düşüncelerinle, insan sevginle, odalara sığmayan kocaman yüreğinle hala yaşıyorsun içimizde Sevgili Hrant Agparig. Manen hep bizimlesin, biz de seninle. Senin Agos’unda çalışıyor, birşeyler yapıyor olmaktan o kadar gururluyum ki.
Doğum günün kutlu olsun Hrant Agparig.
Seni çok seviyorum. Seni çok seviyoruz!"
Hrant yokluğuyla var oluyor
Agos gönüllü muhabirlerinden Hrant Kasparyan ise "Hrant’sız ama Hrant’la" birlikte diyor:
"Hrant'ın 15 Eylül 1954'te Malatya'da başlayan hayat yolculuğu, bugün aramızda olsa 53. yılını dolduracaktı. Onun ışık saçan hayatı boyunca edindiği deneyimlerini, Agos vasıtasıyla bizlere ve topluma aktararak hepimizin hayatında beliren aydınlatıcı yansımaları, o hala aramızdaymış gibi tazeliğini koruyor.
Birkaç gün sonra aramızdan zorla alınışının tam sekizinci ayı doluyor ve bizler henüz bitmemiş bir yas içinde olsak bile, hala O'nun bize öğrettikleriyle ümitle bakabiliyoruz geleceğe. Herkesin çekinip sustuğu anlarda bile 'sessizlerin megafonu' olan Hrantımız'ın bizlere gösterdiği farkındalıklardan ilerliyoruz hala… Böylece O bugün fiziken bizimle olmasa bile, bu cesur ve onurlu duruşuyla, bizlere öğrettikleriyle hep yanımızda oluyor. Onu katleden karanlığa inat, yokluğuyla var oluyor Hrant.Ve bugün de söylemeye devam ediyoruz; iyi ki doğdun Hrant, iyi ki hayatımızda belirdin ve iyi ki hep yanımızdasın."
Boşluğun gittikçe büyüyor
Agos Gazetesi Kültür Sanat Editörü Lora Baytar sonbaharın hüzünle özdeş olduğunu söyledi:
"Sonbahar hüzünle özdeş olmuştur. Senin unutulmayacak adınsa ölümsüzlükle… Bugün 15 Eylül… Buruk bir sonbahar günü ve senin 53. doğumgünün. Kutlayamıyoruz… Aramızdan ayrılışının açtığı boşluk gittikçe büyüyor. Ve güvercinlerle ürperiyor her gün yüreklerimiz. "
Sensiz geçen 239 gün
Agos muhabiri Sevan Kazancı Hrantsız geçen 239 güne dikkat çekti:
"Yaşadığı cehennemi gerçekten de cennete çevirebilen insanlardan, dostluk ve iyilik timsali Hrant Dink'in aramızdan alınışının ardından tam 239 gün geçti... Yaşasaydı tam 53 yaşında olacaktı. Belki de doğumgününü yeni doğacak Nare'si ve omzundan indirmediği Nora'sıyla birlikte mutlu bir aile tablosu içinde geçirecekti. Ama olmadı. Bizi Hrant'sız, ailesini ise 'çutak'sız bırakan kör kurşuna ve milliyetçilik kisvesinin arkasına sığınan lümpen tetikçiye lanet olsun. Seni ve düşüncelerini hiçbir zaman unutmayacağız."
Gözün arkada kalmasın koca yürekli, güzel adam..
Nayat Karaköse olarak ben de Agos ailesine "Hrant'sızlıktan" sonra katılanlardanım..Ona mesajım ise:
"Seni ilk tanıdığım o mutlu günü hatırlıyorum , ben daha 16 yaşındaydım,annem ve babam 25. evlilik yıl dönümlerini kutluyorlardı, o gecede sen de vardın. Mikrofon sana uzatıldığında hislerini belirten bir konuşma yapmıştın, birliktelikten, özümüzden bahsetmiştin. Gazeteyi kuralı iki sene olmuştu, gözbebeklerinden içindeki çocuğu okuyabiliyordum, o gece etkilemiştin hepimizi.
Seneler geçti, Agos büyüdü sen de büyüdün, birileri derinlerden çıkıp geldi seni bizden üç kurşunla zorla aldı. Ben sana o dört harfli 'ö' ile başlayan 'm'ile biten kelimeyi hiç yakıştıramadım. Doğumdu sana yakışan.Sen bir kere ö...ün ama bil ki 19 Ocak'tan beri yüreğimizde, beynimizde her gün doğdun. Biz de seni hergün yaşatmak için yaşama daha fazla tutunduk.Sen sonsuza dek yaşamak üzere aramızdan alındın, iyi ki doğmuşsun koca yürekli güzel adam. Birileri her ne kadar kalbimizi kirletmeye çalıştıysa da senin o temiz yüreğin hepimize geçti ve bizi pakladı, gözün arkada kalmasın…" (NK/NZ)