Sevgili Güler, böyle seslenebilir miyim sana?
Bugün mektubunu okudum, bana da yazılmış hissettim, öyle miydi sahi? Bana da mı yazılmıştı bilmiyorum ama ben üzerime alındım. bianet mektubunu yayınlamış, yanı başına da belli ki hapishanenin havalandırmasında çekilmiş bir fotoğrafını eklemiş. Tahminim o fotoğrafın bir yıldan uzun zaman önce çekildiği. Haklı mıyım acaba?
Ne kadar güzel görünüyorsun o fotoğrafta! Gözlerinin içi gülüyor. Şimdi olanların olmasına daha vakit var belli ki. Hapishanedesin, havalandırmaya çıkmıssın, belki iki dakikalık bir güneş molası. Güneş hem gözlerine iyi gelmiş hem de sana. Belli. Bakışlarından belli.
Bir süredir Balcalı'da hastanede yatıyorsun. Ailen yanında, arkadaşların, dostların kapıda bekliyorlar seni. Ailenin de yanına girebilmesi, seninle kalabilmesi zor oldu aslında değil mi? İnsanın kendi kızının yanında kalmasına bile izin vermiyorlar değil mi? Bu mektubunun yanına ilişen fotoğraftaki gibi gözlerinin içi gülüyor değil mi hala? O gülümsemenin silinmesine izin vermediğini umuyorum Güler. Hala gülümsediğini umuyorum...
O gülen gözlerini diktiğini varsayıyorum içimize, o gözlerin bizi de ısıtıyor emin ol!
Sana anlattılar mı bilmiyorum sevgili Güler, belki şu memlekete inancın daha da azalmasın diye anlatmamışlardır. Seninle aynı zamanlarda başka hapishanelerde kalan başka insanlar da hastalandılar elbet. Bazıları hapishane koşullarından hastalandı. Onlar için de senin için yaptığımız gibi, elimizden geldiğince mücadele etmeye gayret ediyoruz. Ses çıkartmaya çalışıyoruz, anlatmaya çalışıyoruz...
Bir grup daha var hastalanan Güler. Onların çoğu Silivri cezaevinde kalıyor, daha doğrusu kalması gerekiyor. Hepsi Ergenekon davasında yargılanıyor. Asker emeklisi generaller ya da profesörler. Hapishaneye girer girmez hastalandılar Güler. Hemen hastalandılar. Bazıları bir gece bile geçirmeyecek kadar hastalandılar Güler. Hastanalerde kalmaya başladılar. Bazıları ciddi ameliyatlar geçirdi, bazıları daha iyi. Ama hemen hepsi tahliye edildi Güler. Hastanedeyken de sonrasında da tutuksuz yargılanıyorlar artık, böyle deniyordu değil mi? Tutuksuz yargılanma...
Onlara baktıkça, şu topraklarda "insan hakları"nın bazı insanların hakları olduğunu gördükçe insanın tepesi atıyor Güler. Yaşam hakkından ne anladıklarını, herkesin eşit yaşam hakkı olduğunu, askerlerin daha mı eşit olduklarını anlamak zor, imkansız.
Ailenin, arkadaşlarının, seni tanıyan, tanımayan yüzlerce insanın senin ve diğer hasta tutuklu ve hükümlülerin yaşam hakkı ve tahliye edilemeleriyle ilgili talepleri artarak sürüyor Güler. Ne yazık ki bir tek sen değil, biliyorsun. Senin gibi onlarca insan daha var memleket hapishanelerinde. O yüzden hem senin için hem de senin durumunda olan onlarca insan için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Karşımızdakilere, sanki birer çocuğa anlatır gibi en temel insan hakınının yaşam hakkı olduğunu, bu hakkı kimsenin kimseden alamayacağını anlatmaya devam edeceğiz.
Hastane kötüymüş, daha doğrusu kaldığın yer kötüymüş, odan. Görenler söylüyorlar. Işık yokmuş hiç, doğru mu? Işıksız o hastalığın geçmeyeceğini bilmez mi doktorlar? Bilirler de ellerinden mi bir şey gelmez bizim gibi? Elimizden geldiğince ses çıkartmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Keşke yapabilsek. Kapıda bekliyorlar seni biliyorsun, babanla birlikte bekliyorlar. Yanlız olmadığını bil.
Senden ricamız ise basit, eğer dışarının sesi geliyorsa içeriye sevgili Güler, biraz daha dayan lütfen. O güzel gülen gözlerinden alacağın güçle biraz daha dayan. Çünkü biz her gün daha fazla insan sana ve senin durumunda olanlara yapılan haksızlıklara karşı ses çıkartmaya devam edeceğiz.
O güzel gözlerinden öperim sevgili Güler...
Dostlukla...(ÇM/EÜ)