Türkiye, yaklaşan seçimlere kilitlenmiş durumda. Yeni bir anayasa tartışmalarının, Kürt sorununda çözüm ve barışın kendini dayattığı bir süreçte gerçekleşecek seçimler, geleceğimiz açısından önemli bir yerde durmaktadır.
Seçimlerin bir başka yönü ise, Türkiye'deki güç odaklarının nasıl bir hesaplaşmaya gireceğidir. Kemalist statüko ile yeni filizlenen liberal-muhafazakar AKP statükoculuğu seçimler sonrası Türkiye'sinin hesaplarını yapıyor. Bu hesaplaşma içerisinde, etkin olamayan demokratik sol güçlerin boşluğu, müthiş bir dinamizmle yürüyen Kürt hareketinin çabalarıyla giderilmeye çalışılıyor.
Bütün bu hesapların içinde Dersim seçimleri daha önemli bir noktada duruyor. Yüreği Dersim için atanlar açısından Dersim seçimleri farklı bir hesaplaşmanın konusu olacaktır. Dersim seçimlerini farklı kılan şey; onun geçmişinden, toplumsal karakteri ve mücadele içerisinde oynadığı önemli rolden kaynaklanmaktadır. Dersim, egemen, sömürgeci anlayışın asimilasyon ve katliam politikaları ile teslim alamadığı bir coğrafyanın adıdır. O yüzden de Dersim, direniş ile anılır.
Dersim direniş ile anılırken, kendi içerisinde acının, ihanetin, teslimiyetin de öteki adı olmuştur. Bu nedenle de Dersimli olmak ve Tuncelili olmak arasında farklı bakış açıları ve algılamalar vardır. İşte bu seçimler, aslında farklı politikalarla sonlandırılmaya çalışılan Dersim'in direniş kimliği ile Tunceli teslimiyet kimliğinin mücadelesi olacaktır.
Seçimlere giderken kendini Tuncelili görenlerin safı bellidir. CHP'sinden AKP'sine kadar "Tunceliliyim" diyenler bir cephe oluşturmuştur. Bu cephede en temel karakteristik özellik, geçmişin acılarını, direnişini, zengin kültürünü görmeden, Dersim kimliğini egemen olan Türk kültürüne yamama çabasıdır. Bu yönüyle CHP ve AKP farklı gözükse de özünde birdirler aslında.
Başbakan bu yıl, "Tunceli'yi de alacağız" deyip, devletin Sünni-baskıcı karakterini ifade ederken, CHP de devletin bir başka yüzü olan Kemalist-katliamcı karakterini ifade ediyor. Son tahlilde ikisi de devleti temsil eden bir safta buluşuyorlar. Aralarındaki kayıkçı kavgası, söz konusu olan Dersim'in devrimci, Kızılbaş, Kürt kültürü olunca bir anda duruluyor.
Kamer Genç'in: "Ne Kürdü kardeşim, biz farklıyız" demesiyle, Erdoğan'ın: "Tunceli bizim parçamızdır" demesi arasında fark var mıdır? İkisi de inkârcı, ikisi de katliamcı karakteri temsil ediyor. CHP'li Öymen, Meclis'te Dersim katliamını överken, onu alkışlayan Tuncelili Kılıçdaroğlu değil miydi? Lafın özü, Cihan Açıkgöz, Kamer Genç ve Hüseyin Aygün aynı zihniyetin parçalarıdır. Bu topraklarda doğmuş olmaları bir şey değiştirmiyor. Zihniyet "Tunceli" zihniyetidir. Yani Kemalist-katliamcı ve inkârcıdır.
Tunceli zihniyetini karşısında ise bu toprakların özünü savunan, kimliğini, kültürünü, direnişini savunanların oluşturduğu Dersim Cephesi vardır. Ferhat Tunç ile temsilini bulan Dersim'in devrimcilerinin, demokratlarının, ilericilerinin buluştuğu cephe, bir hesap sorma, geçmişine sahip çıkarak özgürleşen Dersim, özgürleşen Kürt-Ermeni-Alevi, özgürleşen emekçi-yoksul, özgürleşen Türkiye mücadelesi cephesidir.
Bugüne kadar Dersim kimliğine sahip çıkma pahasına bedel ödemekten çekinmeyen, halkının yanında durmayı en büyük değer kabul eden, her yerde Dersim kimliğinin ve kültürünün yılmaz savunucusu olmuş, bu anlamda halkın sanatçısı olmayı hak etmiş Ferhat Tunç, şimdi de halkın vekilliğine soyunuyor.
Ferhat Tunç'un Kamer Genç ve Hüseyin Aygün ile mücadelesi, aslında geçmişin bir devamıdır. Seyid Rızaların, Alişerlerin, Şahan Ağaların Rayber'le mücadelesi neyse, bugün yaşanan da aynı tarihin bir tezahürüdür. Rayber'i temsil etmekte beis görmeyen Genç ve Aygün'ün karşısında, değerlerimiz olan Seyid Rızaların, Şahan Ağaların, Fındık Ağaların yolunu süren, onlara layık olmaya çalışan Ferhat Tunç'un mücadelesinde her Dersimlinin saf tutması oldukça önemlidir.
Her Dersimli safını bu kıstaslara göre belirlemelidir. Verecekleri oyla seçecekleri temsilcinin hangi değerlerin temsilcisi olduğunu unutmamalıdır. Rayberlere karşı bitmeyen Seyid Rızaların direnişi, bugün de sürüyor. Tercih sizin, ya Rayber geleneğinin, zihniyetinin temsilcisi olan AKP, CHP yani Kamer Gençler, Hüseyin Aygünler ya da Dersim'in kendisi, özü olan, Alişerlerin direniş geleneğinin, süreğinin, yolunun devamcısı olmaya çalışan Ferhat Tunç.
Verilecek karar ya kendi özlerini temsil eden Ferhat Tunç'u Meclis'e taşıyacak ya da katliamcı, inkarcı çizginin temsilcileriyle adım adım yok edilmeye çalışılan Dersim'in cellatlarına yarayacak.