Yerkürenin siyasal sorunları ve ekonomik çalkantılarının yanında insanlık bir süredir ortak bir gündemle meşgul: Covid – 19. Milyonlarca insan etkilendi, ülke ekonomileri darbe aldı, hayatın normal akışı değişti. En çok etkilenen ülkelerse, salgınla mücadele politikasından yoksun ülkeler oldu. Ama zamanında ve doğru bir refleks gösteren ülkeler, zararı minimum düzeyde tutabildiler. Bu nedenle, deneyim paylaşımı ve enternasyonal dayanışma, yeni tür salgınlara hazırlık için hayati değerde.
Koronavirüs mücadelesinde takdiri hak eden ülkelerin başında Tayvan geliyor. Çünkü Tayvan, coğrafik ve politik zorluklara rağmen ilham verici bir başarı öyküsüne imza atabildi.
Öyle ki konuştuğum Tayvanlılar, kendilerinden emin bir şekilde “En başarılı ülkeyiz” diyorlar. Tabii Tayvan, dünyayla deneyim, teknoloji ve bilgi paylaşımı konusunda çok istekli. Bu nedenledir ki bugün de uluslararası toplumun sıkı işbirliğinin gerekliliği sıklıkla belirtiliyor. Bu, salgının etkilerini azaltmak bakımından bir çıkış kapısı. Çünkü tahrip edilmiş dünyada insanlık, farklı salgın türleriyle karşı karşıya kalabilir.
Tayvan’ın Covid-19’la tanışması
Sağlık Bakanı Chen Shih-chung
Tayvan, Doğu Asya’da 23 milyonluk nüfusa sahip bir ada ülkesi. Çin’le yaşanan tarihsel ve siyasal sorunlar, Tayvan’ı kısıtlayan başlıca faktörler. Ama buna rağmen zamanın ruhunu yakalayıp bilişim ve teknolojide kendini kabul ettirip Asya Kaplanları arasında yerini almış bir ülke.
Resmi anlamda neredeyse dünyanın tamamınca bağımsızlığı tanınmıyor, ciddi bir coğrafik ve politik kuşatma altında ama Tayvan’ın dikkate eder özelliği, aleyhine olan şartları lehine çevirmeyi başarması. Ki Koronavirüs karşısında da sahip olduğu dezavantajları avantaja çevirmeyi bilmiştir. Konuyu anlamak için önce Tayvan’da salgının gelişim sürecinden başlayalım.
Amiyane tabirle koronavirüs, Tayvan’ın gündemine fısıltı gazetesiyle giriyor. Çünkü Çin’in Wuhan şehrinde Aralık 2019’da başlayan koronavirüsün adı, Tayvan’a vardığında “gizemli hastalık” olmuş.
Ama “gizemli hastalık” dedikodusu, Tayvan için alarm zillerinin çalması için yeterli olmuş. Öyle ki 31 Aralık 2019’dan itibaren Wuhan’dan Tayvan’a gelen herkese havaalanında sıkı bir kontrol uygulanıyor. Tayvan hükümeti de maruz kaldıkları hastalık konusunda Çin’e şeffaflık çağrısında bulunuyor. Sonra da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) harekete geçirilmeye çalışılıyor, onlardan da bilgi talep ediliyor. Buna rağmen dünya “bekleyip görelim” modunda kalmayı tercih ediyor.
Tayvan’ın Covid-19 önlemleri
Tayvan hükümeti, ilk olarak 20 Ocak 2020’de salgına karşı mücadeleyi yürütmesi ve kurumlar arası koordinasyonu sağlamak amacıyla “Merkezi Salgın Komuta Merkezi”ni (CECC) kuruyor. İlk koronavirüs vakası da Wuhan’da çalışan bir kadının 21 Ocak’ta Tayvan’a dönüşüyle havaalanında tespit ediliyor.
Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı
Tayvan’dan Central News Agency’nin (CNA) Türkiye temsilcisi Horng Ru Ho, 3 Şubat’a kadar Wuhan’dan 247 Tayvanlının tahliye edildiğini ve özellikle maskeye erişim konusunun hızlıca çözüldüğünü belirterek şunu ekliyor: “Tayvan, yoğun halk sağlığı önlemleri ile düşük vaka sayısını korumayı başardı. Tiyatrolar, büyük mağazalar ve en önemlisi okullar büyük toplantılara izin verilmese de kapatılmadı.”
Salgının yayılmasıyla birlikte Tayvan’a yapılan uçuşlarda 14 günlük karantina uygulanmaya başlandı. Hastalığın seyrine göre aşamalı olarak önce Wuhan’dan gelen uçuşlar durduruldu, sonra buna Asya ülkeleri dahil edildi. Mart ayından itibaren ise büyün uçuşlar askıya alındı. Havaalanları, kamu binaları, mağazalar vb. yerlerde termal kamera veya ısı ölçen cihaz kullanımı yaygınlaştırıldı. Teknoloji, salgının bulaşmasını engellemek ve halkın bilgilendirilmesinde etkin olarak kullanıldı. Maske ihracatı durduruldu, üretim beş katına çıkarıldı.
Karantina süreçleri teknolojinin de desteğiyle titizlikle uygulandı. Neredeyse tüm Tayvanlıların sağlık sigortaları mevcut. Böylece ücretsiz test hizmeti verildi. Tayvan Sağlık ve Refah Bakanı, şeffaf bilgi paylaşımıyla halkın güvenini kazandı. Engelliler için işaret diliyle de bilgilendirme yapıldı. Yabancılar için farklı dillerde çalışmalar hazırlandı. Tayvan’da yaygın iletişimi olan LINE üzerinden 7/24 saat hizmet verildi. Bugün nüfus yoğunluğuna rağmen Tayvan, toplamda 455 vaka ve 7 ölüm ile koronavirüsü durdurmayı başarmış durumda.
Avantaja çevrilen dezavantajlar
Tayvan’ın, koronavirüsün başladığı Çin’e sadece 130 km uzaklıkta. Yani Çin’in burnunun dibinde, ama virüsten bir hayli uzakta. Ki sadece 2019 yılında Çin’den Tayvan’a gelen ziyaretçi sayısının 3 milyona yakın olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla coğrafik konum, Tayvan için bir dezavantaj sağlıyordu.
Ama bu durum, Tayvan’ı büyük bir riskle karşı karşıya olduğu noktasında uyarı fişeği oldu. Böylece Tayvan hükümeti, Çin’e uzak olan ülkelere göre tehlikeyi anında hissedip zaman kaybetmeden tedbirler alarak coğrafik dezavantajı, avantaja çevirebildi.
Tarihsel sorunlar ve siyasal şartlar da Tayvan için farklı bir dezavantaj oluşturuyordu. Özellikle Çin’in Tayvan’a yönelik politikaları, Tayvanlıların kuşkularını arttırdı, reflekslerini geliştirdi. Bu nedenle virüsün Wuhan’da kendini gösterdiği ilk etapta Çin hükümetinin şeffaf olmadığı düşüncesi, bilgi paylaşımının tatmin edici olmaması Tayvan’ı hızlıca en üst düzeyde tedbir almaya sevk etti. Dolayısıyla Çin’e yönelik politik güvensizlik, durumun ciddiyetini kavradı.
CNA muhabiri Ho, Tayvan’ın DSÖ’de tanınmamasının da önemli bir dezavantaj olduğunu belirterek Tayvan’ın uluslararası kamuoyundan övgü almasına rağmen DSÖ’nün yıllık sağlık toplantısına davet edilmediğini ifade ediyor. Aslında bu bile, her ne kadar politik anlamda olumsuz görünse de Tayvan’ı hırslandıran bir gelişme.
Çünkü bu durum, Tayvan’ın koronavirüse karşı kendini hazır hale getirmesine neden oldu. Sonuç olarak Tayvan, dünyanın takdirini kazandı, Yeni Zelanda Tayvan modelini kullanmaktan bahsetti. Bu sebeple ABD ve Japonya başta olmak üzere birçok ülke Tayvan’ın DSÖ’ye “gözlemci” ülke olarak kabul edilmesini talep ediyor.
Tayvan açısından bir diğer dezavantajlı noktaysa demografik durumdu. Çünkü dağlık bir ülke olan Tayvan’da nüfus kıyılardaki şehirlerde toplanmış durumda. Bu da Tayvan’ı, kilometrekareye düşen insan sayısı konusunda dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek 17’nci ülkesi yapıyor. Buna rağmen Tayvan hükümeti ile Tayvanlılar arasında kurulan güven ilişkisi ve teknolojinin etkin kullanımı işlerin kargaşaya dönüşmeden olmadan yürümesini sağlayabildi. Bu anlamda Tayvanlıların hükümetle işbirliği yapması önemli. Bunun bir nedeni de “bilginin özgürlüğü”. Çünkü toplum, hükümetin kendileriyle her türlü bilgiyi paylaşacağına güveniyor. Aynı şekilde hükümet de, yurttaşlarının kendisiyle işbirliği yapacağını biliyor.
Başarının 8 anahtarı
Tayvan’a dışarıdan bakıldığında, başarının nedenleri şöyle sıralanabilir: Hızlı sınır kontrolü, kararlı karantina uygulamaları, teknolojinin etkin kullanımı, şeffaf yönetim anlayışı.
Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen
Tespitlerimizin yanında Tayvan Sağlık ve Refah Bakanlığı kendi sayfasında başarının nedenlerini 8 maddede açıklıyor: SARS deneyimi, Merkezi Salgın Komuta Merkezi, bilginin şeffaflığı, kaynakların iyi dağıtımı, zamanında sınır kontrolü, bulaşın engellenmesi için akıllı yöntemler, ileri medikal teknoloji, yurttaşların iyi davranış kuralları.
Burada SARS deneyimi önemli bir yer tutuyor. Çünkü Vietnam, Singapur, Güney Kore’de olduğu gibi Tayvan’da da SARS sonrası önemli adımlar atılıyor. Tayvan’da 2003'te 346 SARS vakası görülürken 73 kişi de yaşamını yitiriyor. İdari ve toplumsal anlamda yaşanan sorunlar, Tayvan’ı salgına karşı bir strateji geliştirmeye itiyor. Bu kapsamda kurumlar arası uyum arttırılmış, hızlı müdahale etme ve zamanı doğru yönetme konularında tedbirler alınmış, strateji oluşturulmuş. Öyle ki SARS’tan sonra sağlık personellerinin düzenli olarak salgın tatbikatları yaptıkları belirtiliyor.
Bir diğer önemli nokta, Tayvan hükümeti’nin şeffaf bilgi paylaşımı. Bunun nedenini şöyle açıklıyorlar: “Açık, şeffaf ve doğru bilgi becerisinin koronavirüs salgını sırasında, bu korkunç zamanda korku ve söylentileri ortadan kaldırdığına inanıyoruz.” Bilginin yaygınlaştırılması konusundaysa dijital uzmanlardan öneri ve analizler alınmış. Bu yönüyle Tayvan, salgının bilim, teknoloji ve demokratik yönetimle engellenebileceğini göstermiş durumda. Tayvan Dijital İşler Bakanı Audrey Tang, Tayvan’ı “Dijital Demokrasi” olarak tanımlıyor.
Ki Tayvanlı siyasetçiler de sıklıkla demokrasi vurgusu yaparak uluslararası topluma sıkı işbirliği çağrısında bulunuyorlar. Tayvan’ın DSÖ’ye üye olma talebinin de nedeni, “bilgi paylaşımı”.
Bir diğer nedense, salgınla mücadeledeki deneyimlerini dünya kamuoyuna ulaştırmak. Öyle ki Tayvanlı tıp öğrencileri de kurdukları çevrimiçi veri tabanıyla, salgınla nasıl savaşıldığını anlatarak uluslararası mücadeleye de katkı sunmaya çalışıyorlar.
Bunun yanında toplumun edindiği görgü kuralları da koronavirüsle mücadelede etkili oluyor. Tayvanlı gazeteci Ho, “Tayvan vatandaşları, 1950'lerden beri sağlık ve diğer nedenlerle maske takarlar. Daima ellerini düzgün yıkamaları ve ağızlarına dokunmaktan kaçınmaları hatırlatılır” diyor.
Bu konuda Tayvan hükümeti, farklı toplum kesimlerine hitap edecek şekilde bilgilendirme çalışmaları yapıyor. Onlara göre ilk iş, panik yapmamak. Sonra da toplumu harekete geçirip iki konuda kesin sonuç almak: Maske takılması, ellerin yıkanması.
Yine koronavirüs süreci, örnek bir toplumsal dayanışma ve duyarlılık da yaratmış durumda. Öyle ki Tayvanlılar, öncelikle ihtiyacı olanların maske alabilmesi için “Ben iyiyim, önce sen git” kampanyası da başlatmışlar. Bütün bunların toplamında ortaya çıkan sonucu, Dijital İşler Bakanı Tang “Kolektif zeka” olarak tanımlıyor.
Salgından ders çıkarmanın önemi
Bütün bunların yanında, en başarılı ülkeler, liderlerinin kadın olması da önemli bir detay. Özellikle Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-Wen cesur politik duruşu ve salgın sürecini yönetmedeki başarısı takdir topluyor. Bununla birlikte bulunduğu coğrafyanın zorluklarına rağmen Tayvan’nın demokrasi ve özgürlükler vurgusu önemli. Aynı şekilde koronavirüs konusunda kaydettiği somut başarı, gelecekteki benzer salgın tehditleri karşısında bütün dünyaya ilham oluyor.
Bu sebeple deneyim ve bilgi paylaşımı, koronavirüsün dünyaya öğretebileceği en önemli sonuç olacaktır. Çünkü Tayvan, başarısını SARS’tan çıkardığı derslere bağlıyor. Gelecekte ise birçok ülke, ancak koronavirüs salgınından alacağı dersler ve tedbirler kadar başarılı olabilecektir. (İE/EMK)