23 Nisan öncesi 17 de nereden çıktı diyor olabilirisiniz. Haklısınız da… Bu nedenle sizi bilgilendirmek için buradayım. Bakalım yazı bizi nereye götürecek? Önden buyurun lütfen…
17 Nisan 2008 özelinde Türkiyeli lezbiyen, gey, biseküsel, travesti ve transseksüeller (LGBTT) ve genelinde memleketin muhalif damarı için önemli bir tarih. O gün 1993’ten beri İstanbul’da faaliyet gösteren ve 2006'da da varlığını kamusal alanda görünür kılmak adına dernekler masasına başvurarak dernek olmak isteyen Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği hakkında çılan "kapatılma" davasının 5. Duruşması görülecek.
Kimilerinize sıradan gelebilir. Altı üstü dava der geçebilirsiniz ancak maalesef ki bu duruşma önceki dört duruşmadan biraz daha farklı bir noktada duruyor.
Neden mi? Çünkü Lambdaistanbul derneğinin faaliyetlerini sürdürdüğü kültür merkezi 7 Nisan 2008 pazartesi günü polislerce basıldı. Evet, yanlış duymadınız "Lambdaistanbul Kültür Merkezi polislerce basıldı." Kulağa ilk anda korkunç gibi geliyor değil mi? Korkunç elbette. Ancak bir o kadar da "komik".
Ellerinde arama belgeleriyle Lambdaistanbul’un kapısını çalan polisler bir ihbar(!) neticesinde misafir olduklarını belirtmişler. Sözde derneğe gelene gidene bakmışlar, şüphelenmişler. Travesti ve transseksüellerin girdiğini görünce de baskın yapmaktan kendilerini alamamışlar. Çünkü travesti ve transseksüelin girdiği yere otomatik olarak fuhuşun da gireceğini düşünmüşler.
Ortada illegal hiçbir şey yokken, hele hele Lambdaistanbul derneğinin tüzüğünde travesti ve transseksüellerle dayanışma ibaresi varken, Lambdaistanbul gönüllüsü LGBTT bireyler "birimize yapılan, hepimize yapılıyor" derken, kapıya polis dikmek trajikomik. Kapısından içeri travesti ve transseksüellerin girdiği bir derneği "fuhuş yapılıyor" iddiasıyla basmak demokratik bir hukuk devletinin ne denli sorunlu bir algısı olduğunu gösteren bir belge gibi.
"Ne biçim dernek burası?"
Ellerinde "arama emriyle" Lambdaistanbul’a gelen polislerin yarattığı ilk andaki şokun hemen ertesinde soğukkanlı davranan arkadaşlarımızı tebrik etmeliyim. Sizler de edin…
Bunu tarihinde ilk kez yaşayan bir topluluk için iyi refleksler göstermişler. Hatta polislerin "Ne biçim dernek burası?", "Gönüllü mü çalışıyorsunuz, o da ne demek?" şeklindeki kafa karışıklığıyla terennüm ettikleri sorularına da sakin sakin yanıtlar vermiş, bir şekilde polislerin kafalarında soru işareti yaratmışlar.
E, sen yoksan bir eksiğiz diyoruz yıllardır. Bir kişi bir kişidir değil mi?
Nitekim "fuhuş yapan travesti ve transseksüel" bulmak umuduyla derneği basan polislerin beklediklerini bulamamanın verdiği halet-i ruhiye ile prosedür gereği(!) dernek kayıtlarına bakmaları, defterler incelemeleri, ortalığa bir göz atmaları gibi rutin(!) işleri yapıp derneği terk ettiklerini iletmeliyim. Onlar için beklenmedik, bizler içinse bildiğimiz final oldu. Ancak her şey burada bitmiyor tabii ki.
"Ya hap beraber, ya hiç birimiz"
Geçen haftaki yazımı meşhur sloganla bitirmiştim: "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!"
Sloganın herkesçe sahiplenildiğini, herkesin bu sloganı en coşkulu haykırdığını düşününce nedenini de anlamam zor olmadı. Demokrasinin, hukukun, adaletin, eşitliğin mumla arandığı, bulmanın zorlu ve meşakkatli bir yolculuk olduğu bir ülkede tüm ezilenler ve ötekiler için "dayanışma"dan başka yolun olmadığının idrakındayız hepimiz.
Ve bu nedenledir ki 1 Mayıs’larda, Newrozlarda, eşcinsel onur yürüyüşlerinde, 8 Mart’larda, savaş karşıtı mitinglerde hep bu sloganla inletiyoruz alanları. Ve bu slogan bize güç veriyor. Ve şimdi bu yazıyı okuyan herkesi 17 Nisan 2008 Perşembe günü saat 10:00’da Beyoğlu Adliyesi 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde, Lambdaistanbul’un kapatılma davasının 5. Duruşmasında Lambdaistanbul gönüllüleriyle dayanışmaya davet ediyorum.
Bu kez, özellikle de bu baskında sonra adliye bahçesinde kalabalık olmak ve korkmadığımızı göstermek istiyoruz. Bu nedenle de sesinize ihtiyacımız var. Martin Luther King’in "her şey sona erdiğinde hatırladığınız düşmanımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliğidir" sözündeki o "sessizliği" kırmak, buz gibi mahkeme duvarlarında çiçekler açtırmak istiyoruz.
Ve yıllardır bıkmadan söylediğimiz o meşhur sloganı yineliyoruz: "Sen de gel, sen de gel, sen yoksan bir eksiğiz!" (BÇ/GG)
Lambdaistanbul’un konuya ilişkin açıklaması için burayı tıklayınız.
* Bawer Çakır, [email protected]