Fransız sanatçı JR’ın, “Şehrin Kırışıklıkları” projesi kapsamında, Balat’ta yarı yıkık bir binanın ayakta kalmış cephesine uyguladığı eserinin üstünü o yürek daraltan gri renkle kapatan kişi veya otorite hala ‘bulunamadı’.
Fatih Belediyesi sanatçıyla ortak çalıştıklarını, durumun kendileriyle ilgisi olmadığını ancak araştırdıklarını söylüyor. JR’ın Balat’taki diğer eserleri de kısmen tahrip edilmiş durumda.
Gazetelerden öğreniyoruz ki, bazı semt sakinleri yaşlı adam resminden, Abdullah Öcalan’a benzediği gerekçesiyle rahatsız olmuş. Oysa o görmüş geçirmiş yüz, kendi mahallelerinden birine, belki de komşularına ait.
Şikayetçi olan mahalleli, açık açık söylüyor “Fatih Belediyesi’ni aradık, kaldırılmasını istedik” diye. Bazıları ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden görevlilerin geldiğini, çalışmanın fotoğraflarını çektiğini anlatıyor.
Yapılışını herkesin gördüğü, kimilerinin sanatçıyı açıkça taciz ettiği, yerel makamlara şikayet ettiği eser yok edilirken kimseler görmemiş. Ki o resim, üç katlı bir evin duvarını baştan aşağı kaplamaktadır, tamamını silmek için dev bir merdiven veya vinç gerekmektedir.
Balat halkı görmedik, duymadık diye dursun, biz o griyi çok iyi biliriz. Tutuculuğun, otoritenin, karamsarlığın rengi griyi…
O gri, ceberrut otoritenin, tahammülsüzlüğün rengidir. Çok sesliliğe, mizaha, gençlik neşesine, eleştiriye tahammülsüzlüğün rengidir… Merdivenlerin gökkuşağı renklerine boyanmasına, gençliğin duvara yansıyan isyanına, graffiti sanatçılarına tahammül edemeyen, farklı renklerin gördüğü yerde başını ezmek refleksiyle hareket eden yönetimin rengidir.
Biz o griyi çok iyi biliriz…
Gezi’den biliriz, Onur Yürüyüşü’nden biliriz, her 1 Mayıs’tan biliriz, şehrin sokaklarında ömrü bazen kelebekten kısa süren graffitilerden biliriz.
O griye daldırılmış fırçayı tutan eli de iyi biliriz.
Sokakta ses çıkaran her bireyin arkasında, gölgesi gibi dolaşır o el. Senin sesini bastırmaya, yok etmeye, başkalarına ulaşmasına engel olmaya çalışır. İster ki her şey, sen oradan hiç geçmemişsin gibi olsun, kimse izlerini görüp de peşinden gelmesin.
Distopyadır o gri… Ama sen hep bir adım önde olursun, onun kaderinde senin gölgen olmak vardır. (BT/HK)